“Natık Canca vefat etti.” Duyduğumda dona kaldım.
Beklemiyordum.
Sevdiğim saydığım, duygusal bağlarımın olduğu bir insandı.
Üzüldüm.
Cenazesi ardından bir yazı yazayım istedim ama elim klavyenin duşuna dokunamadı.
Biraz zaman geçti ya… Anca yazabiliyorum.
Ki, böyle insanlar unutulmasın.
Natık Canca…
Kendini halkının huzur ve güvenliğine adamış iyi bir insan…
Mesleğine âşık başarılı bir polisti.
Kolon kanseri teşhisi konmuş ama azmi ve neşesi ile bu namert hastalığı yenmişti.
Kendisini hal hatır için aradığımda hastalığı ile dalga geçecek kadar neşeliydi.
Durumu ağırlaşınca 15 gün önce hastanenin yoğun bakım servisinde tedaviye alındı ve sabaha karşı yaşamını yitirdi.
Ölüm sebebi akciğer kanseri…
Natık Canca, polis teşkilatının ve spor camianın önemli isimlerinden biriydi.
Erzurum Antalya Afyon gibi illerde il müdürlüğü yapmış, Türkiye Judo Federasyonu’nun da iki dönem başkanlık görevinde bulunmuştu.
Babası ve eşi de polisti.
Babası Nazım Canca, Atatürk'ün 1935-38 yıllarında koruma müdürlüğü görevinde bulunmuştu.
Babasını anlatırken gözleri buğulanır, onunla gurur duyardı.
O, babadan itibaren, polis teşkilatımıza her kademede ailece büyük hizmetler vermişti.
Yeri zor doldurulur bir insandı.
Yenilikçi ve modern bir anlayışı benimser…
Atatürkçü kişiliğinden ödün vermezdi.
Kendisi gibi emniyet müdürü eşi Nurdan hanımla görevlerinde, aile ve sosyal yaşamlarında daima örnek olmuşlardır.
Dürüst ve mütevazı ve çalışkandı.
İl müdürlüğüm dönemimde ailece ziyaretime geldikleri gibi evinde beni de ağırlama nezaketini göstermişti.
Hoş sohbeti cihana değerdi.
Polis Karakollarının iyileştirme ve yenileme projelerimiz çerçevesinde yaptığımız uygulamaları takdir eder, bunu da açıkça söylerdi.
“Oğlum Ali, bu kente her on yılda bir manyak gelir, her tarafı yeniler ve gider. Benden sonra gelen manyak sensin.”
Dediği gibi de oldu.
Görevden alındığımda beni Abdullah Keleş ile birlikte ilk arayan isimdi.
Ben görevden alınmamın nedenini araştırırken…
“ Yerine gelen arkadaşa yer aranıyordu, en zayıf halka seni buldular ”dedi.
FETÖ, denen hain yapının çok güçlü olduğu ve ahtapot gibi her tarafı sardığı günlerdi.
Ne istenirse veriliyordu.
Antalya İl Müdürlüğünü istemişler ve almışlardı.
Rahmetli buna çok tepki gösterdi.
Ruhu şad olsun.
Yaşadığı sürece örneğine az rastlanan mesleğine adanmışlığın öyküsünü yazdı.
O, Polislik mesleğini ideal olarak önüne koydu.
Mesleki ilerleme, maddi kazanç, dünyaya ait ne varsa onu arka plana itti.
Canca için, ”meslek aşkı ”yanında hiçbir şeyin değeri yoktu.
Hep teşkilatı konuşurdu.
Konuştukça heyecanlanır, heyecanlandıkça konuşurdu.
Polisin sorunlarının çözümsüz kaldığı bir dönemde…
Gözü açık gitti.
Emniyet teşkilatında bir yıldız daha kaydı.
“O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.”
Natık Canca da o iyi insanlardan biriydi.
Mesleki saygı; insanların gönüllerinde, gönüllerinin derinliğinde, şuur altlarında, hayallerinde doğar.
Canca, polislik mesleğinin gönül işi olduğunu sevgi saygı ve güven esasına dayandığını söylerdi
O hiç bir zaman “Ben” diyen biri olmadı.
Hatta emekli olduğunda unutulup gitmeyi ve sivil hayatı özledi.
Ancak onun önce gönlünden, yaşamından polislik hep kutup yıldızı oldu.
Kendini dev aynasında gören yeni yetmeleri görünce…
Seni çok özleyeceğiz be Abi.
“Bir topluluğu canlandıran, dinamik hale getiren, ona mucizeler yaptıran şey inançtır.”
Polislik mesleği de senin sayende çok şey kazandı.
Özellikle Antalya…
Ana hizmet binası ve bir çok yapı senin eserin.
“Eşek semeri ile insan eseri ile övünür.”
Biz seninle övünüyoruz.
“Ot gelip saman giden” yöneticiler de gördük.
Hala da görüyoruz.
Yalnız kazancını, midesini ve makamını düşünen insanlar her meslekte var.
Ne mana ne düşünce ne de hizmet akıllarında geçmez.
Kula kulluk etsinler.
Etsinler ki bir üst makama gelebilsinler.
Sen bunları söylerdin, söylerken de çekinmezdin.
Kendimi görürdüm sende… Onun için severdik birbirimizi.
Şahitlik yapar mısın Nurdan Abla?
Herhangi biri onun için, “Böyle söylüyorsun ama yaptıkların, yaşadıkların başka türlü” diyebilir mi?
Diyemez.
Cenazesi çok kalabalıktı. Devre arkadaşları, sevenleri, meslektaşları son yolculuğunda onu yalnız bırakmadı.
Eski bakan Mehmet Ağar ve Emniyet Genel Müdürü de törendeydi.
Ülkenin her yanında çalışan ya da emekli olmuş emniyet müdürleri Antalya’ya akın etti.
Sevilmek böyle bir şey.
Sonsuz karanlığın aydınlansın.
Işıklar içinde uyu güzel ve güleryüzlü insan.
Işığından bir damlasını da yenilere fırlat!