CESUR KALEM

Cambaza Bak, Cambaza

Ülkenin dört bir yanında yine bir kadın, karşı cinsi tarafından ya dövülecek ya taciz edilecek ya da öldürülecek… Ve her defasında, hep beraber; “Yeter artık!” diye haykıracağız.

Bu ne demektir? Kadına karşı şiddet, taciz ve tecavüzler sona ermeyecek; Kadın ölümleri bitmeyecek!

“Karı kız oğlumun elinin kiri olur” diyen analar… “Dövse de, vursa da, aldatsa da, benim erkeğimdir” diyen kadınlar… “Erkek adamdır, yapar böyle şeyler” diyen babalar… “Sen kadınsın sonuçta! Haddini bil biraz!” deyip azarlayan abiler… Açık saçık olarak nitelediği genç kıza; “Su testisi suyolunda kırılır!” diyen, Hacı amcalar…  Supyan çocuklara tecavüz edildiğinde; “Bir defada bir şey olmaz! “diyen siyasiler… “

Sahi bu toplumda neyi konuşuyoruz? Kimse birbirini kandırmasın! Ülkemizde kadına bakış açımız ve buna neden olan örf ve adetler sorgulanmadıkça havanda su döveriz.

Sözleşmelerin, cezaların ve iyi olmayan sosyal politikaların sonucu değiştirmediğini hep beraber gördük!

Kadına yönelik sözde kalan söylemler… Kadına güvence vereceği yerde, karşı cinsinden gelen şiddeti artırdı.  Kanayan bir yara haline gelen bu tür eylemlerin önlenmesi için köklü bir “zihniyet değişimi” gerekir. Bu zihniyet değişiminin gerçekleşmesi için halkı yönlendirmesi gerekenler, “kayıkçı kavgası “yapıyor. Vay benim sahipsiz ülkem!

CHP içinden bir siyasetçinin ortaya çıkardığı, İstanbul'daki üç taciz ve tecavüz olayı CHP’yi sarstı. İktidar kanadı; bu can sıkıcı ve yüz kızartıcı olayı sürekli gündemde tutarak CHP’yi köşeye sıkıştırmak gayreti içerisinde.

Erdoğan, “Bu can sıkıcı konu CHP'deki tecavüz, hırsızlık ve taciz furyasıdır. Türkiye'nin ikinci büyük partisinin böyle yüz kızartıcı konuların yuvası olmasından utanç duyuyoruz" dedi.

Kadına yönelik şiddet ve tecavüz gibi insanlık dışı saldırılar toplumun her kesiminde var.  Büyük bir kitlede; “deli de çıkar veli de…” Örneğin, iktidar partisinde biri hırsızlık yapsa, topyekûn tüm partililere hırsız demek yakışık almaz. Suçu işleyen yargılanır ve cezasını çeker.

Çok yakında Bir dini cemaat veya tarikat içinde yaşanan cinsel taciz veya tecavüz olayına şahit olmadık mı? Böyle bir olay karşısında haklı olarak yeri göğü inleten; laik, ilerici ve solcu çevreler… CHP içerisinde meydana gelen bu olaylara da aynı yoğunlukta tepki göstermelidir.

Bir tarikat ve vakıfta meydana gelen çirkin olayları es geçen iktidar, CHP’de gelen aynı tür olayları günlerce tartışma konusu yapıyor.  Çifte standart… Hep vardı ve hala devam etmektedir.

CHP’ye düşen görev, savunmaya geçmeden bu tür kişileri şiddetle kınamak ve partiden ihracını gerçekleştirmektir.

"Senin tecavüzcün kötü, benimki iyi… Senin tacizcin kötü, benimki iyi… Senin namussuzun kötü, benimkisi iyi…” Bunu mu tartışacağız?

Şiddet, taciz, tecavüz kimden gelirse gelsin, suçun faili kim olursa olsun savunulacak bir tarafı yoktur.

Ankara’da müdavimi danışman olan özel bürolar oldukça rağbette… Bu işin sağcısı solcusu, muhafazakârı yok… Söylentiler ise ayyuka çıkmış durumda, ha patladı ha patlayacak… Bu hadiselerden sonra kısa sürede patlarsa şaşırmayın!
Her gün kadın motifli yeni bir itirafla, yeni bir ifşaatla, yeni bir ithamla karşılaşmaya hazır olun!

Kuşkusuz bütün bu tür taciz ve tecavüz olayları ile CHP'nin kurumsal kimliğinin bir ilişkisi yoktur. Her kurumda benzer sapkınlıklar, hırsızlıklar, taciz ve tecavüzler yaşanabilir.

Ne iktidar ne de muhalefet samimi olarak hesap sormuyor. Üstünü örtmek için çaba sarf ediyorlar. ”Güneş balçıkla sıvanmadığı gibi, hiçbir suç da cezasız kalmaz. Bugün ya da yarın…

Zira öyle bir hale geldi ki… Yolsuzluklar ve sapkınlıklar; üstü örtülemeyecek kadar yaygın ve can yakıcı. Kendi gözündeki merteği görmeyenler bir başkasının gözünde çöp arıyor.

Türkiye’nin onca sorunu varken, vatandaş olarak günlerce siyasilerin, “kim kiminle yattı, kim kimi taciz etti” hikâyelerini mi dinleyeceğiz.

İşsizlik, yoksulluk her yerde kol geziyor. Korona salgını milleti canından bezdirdi. Ruhsal bunalımlar kapının eşiğinde…

Enflasyon söylendiği gibi değil, tencerelerde dert kaynıyor. İcra daireleri ağzına kadar borçlu evrakları ile dolu.

Ecevit döneminde, Başbakanlık önünde, “bir yazar kasa atılması olayı” üzerine ortalığa ayağa kaldıran halk, suskun… Bu sessizlik hayra alamet değil. Bu devlet, bu millet bizim…

 

“Cambaza bak, cambaza” Türkçemizin güzel bir deyimidir. Çok eskiden köyde, kasabada, yankesicilerin çalıp çırpmak için uyguladıkları bir yöntem vardı.

Köy ya da kasaba meydanında millet aval aval bakınırken, biri “cambaza bak, cambaza” diye bağırır. Bütün başlar havaya kalkar. Herkes ip üzerinde yürüyen cambaza odaklanmışken, aşağıdaki yankesici cüzdanları götürür.

Dikkati, başka bir yana çekmenin yolu... Son yıllarda “Cambaza bak, cambaza!” nidası Türkiye gerçeği oldu!
En ciddi sorunlarla uğraşacak yerde cambazlara bakıyoruz! Ve burnumuzun dibini göremediğimiz için didişip duruyoruz!
Adalet, hak, hukuk, refah, korona… Biz CHP’deki taciz olaylarını tartışıyoruz. Kime ne faydası var.
Millet işsizlikten, açlıktan can çekişiyor; dertlere deva yerine, biz milletin uçkuru ile uğraşmayı seviyoruz!

Sorun varsa çözümü de vardır. Lakin “lafla peynir gemisi yürümez.” Siyasi kaygıları bir tarafa bırakıp, hep birlikte Türkiye olmanın çabası içerisinde olmamız gerekir.

Vakit varken…

 

Yayın Tarihi
27.12.2020
Bu makale 3764 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!