Öyle anlaşılıyor ki; birikmiş borçlar, yarım kalan yatırımlar, aşırı personel yükü ve zarar eden şirketler nedeniyle, Danışman Av. Cansel Çevikol Tuncel’in de söylediği gibi Büyükşehir Belediyesi bu sene nadasa yatacak.
Önce tasarruf tedbirleri, bununla birlikte borçların 2019 yılına ait olan bölümünün tasviyesi, sonra da yeni yönetim anlayışı ile şirketlerin kar sağlama konumuna getirilmesi ile bu yılı tamamlayacağız.
Öncelikle bu konunun Büyükşehir yeni yönetimi tarafından açık açık söylenmesi de şeffaf bir yönetim anlayışının ürünü olsa gerek.
***
Böylesi bir Büyükşehir Belediyesi’nde rutin hizmetler mutlaka sürecektir, ama önemli bir meselesi var kentimizin. Başdanışman ve ANTEPE Yönetim Kurulu Başkanı Cem Oğuz’un, temsil ettiği meslek örgütü adına yıllardır sık sık gündeme getirdiği, ancak yerel düzeyde kimsenin ilgilenmediği, Antalya’daki 2000 yılı öncesi yapıların binaların -ki mevcut yapı stokunun yüzde 80’ini oluşturuyor- kötü durumları…
Falezlerde yıllardır süregelen kaymalar, falezler üzerindeki ağır yapı blokları, 2000 Yılı öncesi 4. Deprem kuşağına uygun olarak yapılan temelsiz binalar, Antalya’nın daha sonradan Birinci ve ikinci deprem kuşağına alınması, bu yapılarda yoğun biçimde kullanılan deniz kumu, betonun bu nedenle bozukluğunu üst üste koyduğunuzda çok kötü bir tablo çıkıyor ortaya.
Bu konunun behemehâl öncelikli işler arasına alınması ve çözüm üretilmesi gerekir. Bu iş için öyle büyük paralara da ihtiyaç yok.
Nasıl mı? Anlatayım efendim.
Yerel yönetimler bugüne kadar bu konuya el atmadı. Tehlikeli olmaya başlayan Özel İdare, Sağlık Koleji, Devlet Hastanesi gibi kamu binaları ile Falezlere yakın bazı yapıların yıkılmasına önayak oldu. Bazı binalar da oturulamayacak duruma gelince Devletin imkânlarından yararlanarak parsel bazında evler yenilendi. Işıklar Caddesinde bu durum devam ediyor.
İMO Başkanı Mustafa Balcı, “afet riski altındaki alanların belirlenmesi konusunda her türlü desteği vermeye hazırız. Ancak parsel bazındaki kentsel dönüşümün bir an önce durdurulması lazım” diyor.
Kesinlikle katılıyorum. Bu kentsel dönüşüm değil, binayı Devlet yardımı ile yenileme. Bu yenilemeleri kentsel dönüşüm kabul edip yardım edenlerin de aklına şaşarım.
Şimdi ne yapılacak?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kentlerde riskli yapıları belirledi. Büyükşehir Belediyesi bu işe el atıp;
- Afet riski olan binaların kesin bir envanterini çıkaracak,
- Önce ada, sonra cadde sokak ve en son mahalle bazında kentsel dönüşümler planlayacak,
- Eski Antalya dediğimiz tarihi değeri olmayan, örneğin Kışla Mahallesi türü semtlerde süratle ilçe belediyesi ile işbirliği yapıp planlamaya gidecek, artık bu mahallelerde kullanılamayacak duruma gelen tek ve iki katlı binalar yıkılacak, (Büyükşehir ve ilçe Belediyelerinde bu işi yapabilecek teknik kadrolar var)
- Sonra TOKİ ile anlaşarak Antalya tümüyle kentsel dönüşüme tabi tutulacak. Belki merkezi hükümet kabul etmiyor ama bu münferit bir olaydır yatak yerine dikey yapılanma tercih edilecek. (Bu konuda Kepezaltı Santral Örneği elimizde)
- Bu arada Belediye Meclisleri plan tadilatlarını kentsel dönüşüme uygun yapacak ve eski binaların yenilenmesi konusunda azami desteği ve gayreti gösterecekler. Belki de 1/1000 ve 1/5000 ölçekli planlar yenilenecek.
- Planlama sonucu herkese oturduğu eve veremedik, o zaman da hazineye ait araziler üzerinde binalara bu vatandaşlar yerleştirilerek uydu kentler kurulacak, Antalya’da rahat nefes alacak.
Hani derler ya seçilmiş belediye başkanları. “Adımı tarih sayfalarına yazdıracak hizmetler yapmak isterim” diye. Muhittin Böcek işte sana fırsat, çok paraya da ihtiyaç yok, merkezi yönetimle, daha doğrusu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile anlaş bu güzelim kenti kurtar. İşte o zaman Turizmin Başkenti oluruz, işte o zaman dünyanın en çok ziyaret edilen kenti oluruz, işte o zaman marka şehir oluruz.
Bunun önümüzde örnekleri de var. Eskişehir bataklıktan nasıl modern kent oldu görün… Ve Bir yanda ekonomi ve tasarruf yaparken bu meseleyi de aradan çıkarıverin, beş yılınız dolu dolu geçecektir başkanım…
Benden söylemesi…