Eskilerin sözüdür. Leyleği ilk kez havada görürseniz, o yaz çok gezersiniz. Benimki de biraz öyle oldu. Görevli olduğumuz Triatlon Federasyonu’nun tüm yurda yayılan etkinlikleri çerçevesinde Nisan’dan bu yana dolaşıyoruz. Bunda şüphesiz Triatlon Federasyonu Başkanımız Hamdi Güneş’in; federasyonun çehresini değiştirerek, Triatlon sporunun gerek ulusal, gerek uluslararası alanda etkinliğini artırmak yönündeki ortaya koyduğu başarının da payı büyük.
Efendim sizlerden uzak kaldığımız son onbeş günlük dönemde Doğu’daydık. Önce Tatvan, Bitlis ve Van, ardından da Elazığ ve Hazar kıyılarındaydık.
Antalya’nın aşırı sıcağını bu bölgeye gidince daha çok fark ediyorsunuz. Geceleri rahat ve deliksiz bir uykunun tadına varıyorsunuz.
Tatvan altın bir gerdanlık
Önce Van’dan başlayalım isterseniz.
Tatvan Bitlis’in Van Gölü kıyısındaki boynuzun kulağı geçişine örnek verilebilecek, Doğu’nun altın bir gerdanlığı sanki. Bizim Kemer ya da Alanya gibi bir deniz kıyısı kenti. Van Gölü’nün o turkuazdan başlayıp mavinin her tonunu yaşatan rengini görünce yöre halkının göle neden deniz dediğini daha iyi anlayabiliyorsunuz. Göl üzerindeki yelkenli, gezi tekneleri ve su sporlarının yoğunluğu bizim kıyılardan daha fazla. Dragon (8 kişilik kayıkta kürek çekme) yarışları ile ilk kez burada tanışmamız gibi…
Van’ın ise batı’daki illerimizden bir farkı yok. Kalesi’nden Kültürüne, yeme içmesinden geleneklerine tipik bir Anadolu kenti. Tasrihi boyunca çeşitli kültürlere ev sahipliği yapmış.
En büyük sorun göç gibi
Akdamar Kilisesini gezerken iki olay beni çok etkiledi. Birincisi Ermeni kilisesinin duvarlarındaki rölyefler içinde, dönemin Osmanlı Padişahına Ermeni cemaatine yardımlarından dolayı yaptıkları ve teşekkürlerini ifade eden figürler hala duruyor. İkincisi ise Van Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bir Emniyet Amiri’nin söyledikleri.
Van son yıllarda çevre illerden yoğun göç alıyor. Yerleşik halkla göç edenler arasında müthiş bir kültür farklılığı var. Aslında bu sorun büyük kentlerimizin hepsinde görülüyor. Bu farkı azaltmak için Van Emniyet Müdürlüğü bir proje geliştirmiş. Buna göre göç yolu ile bu kente gelen kişiler toplu olarak çevredeki tarihi yerleri rehberler eşliğinde gezdirilerek bilgi sahibi oluyorlar.
Ne güzel değil mi? Para-pul ödemeden bu gezilere katılan insanlar o kadar mutlu ki; her şeyden önce yaşadıkları bölgeyi tanıyor, yabancılık çekmiyor ve bölge insanı ile uyum içinde yaşamanın ilk adımlarını atıyorlar.
Ancak gelin görün ki; o mel’un, hain, çocuk katilleri bu gezilere katılacak aileleri tespit ederek geceleri evlerine silahlı militanları gönderip geziye katılmamaları için baskı yapıyor, tehdit ediyor, Van gölünde gezdikleri tekneleri batırma tehditinde bulunuyorlar. Bir üçüncü tesbitim ise; Van ve bölgesinde yaşayan yerel halk her şeyden memnun bir yaşam sürüyor. Onların tek endişesi ve korkusu huzurlarını bozan PKK ve yandaşları ile onların parlementoya kadar varan uzantıları…
Van’ı burada noktalarken, triatlon yarışları ardından katıldığımız ANSİAD grubunun Van gezisinde yaşadığımız tüm güzel anlar için gezinin mimarları ANSİAD Ticaret Sektörü Başkanı Muharrem Koç ve Van Vakfı Başkanı Recai Kırmızıtaş’a teşekkür borcumdur. Van’da adeta elimizden tutup bizleri gezdiren Finikeli hemşehrimiz Van Vali yardımcısı Atay Uslu ile Kaş’dan Tatvan Kaymakamlığı’na bir yıl kadar önce atanan Süleyman Yılmaz’ı da hiç unutmayacağım.
Uluslararası Hazar Spor Oyunları
Elazığ ilimiz için Antalya’da yaşayan Elazığlı hemşehrilerimiz “Türkiye’nin Doğu’daki Paris”i yakıştırması yaparlardı da inanmazdım. Gerçekten öyle imiş. Çağdaş ve Modern bir Anadolu kenti. Bu bölge de hem Keban baraj Gölü, hem de Hazar ile denizle tanış olmuşlar. Elazığ Valiliği’nin desteği ile bu yıl uluslar arası kimlik kazanan spor oyunları çerçevesinde biz de ulusal triatlon şampiyonası düzenledik. Muhteşem bir ev sahipliği karşısında, Anadolu insanının misafirperverliğine tanık oluyorsunuz. Hazar Gölü kıyısında her geçen yıl daha da gelişen turizm anlayışı, spor aktiviterleri ile ivme kazanmış. Ayakkabı boyacısından Valisine kadar herkes Elazığ için kolları sıvamış. Terörü bu dünya güzeli kente sokmamak için elbirliği etmişler.
Bendenizin son onbeş günde yaşadığı bunca güzelliği; Bitlis’te tüm kent halkının şehrin göbeğinden geçen dereye attıkları çöpleri ve Elazığ’da yeşil dokunun çoğalması için bir çaba harcanmaması bile bozamayacağını söyleyerek bu yazsıyı da noktalamak istiyorum. Sizlere iyi bir hafta dilerken özetlemek gerekirse; Edirne’den Kars’a Yurdumun her karış toprağı; Vatanım...