ANTALYANIN KAHYASI

Yönetenler, girişimciye neden el vermezler?

Geçen hafta Basın Odası programında konuğumuz girişimci işadamı ve iş kadınları idi. Bu sohbetten söz etmeyeceğim, ama sohbete katılan ve katkılar veren genç işadamı Can Hakan Karaca’nın anlattığı bir olaydan başlayarak bizi yönetenlere minik bir eleştiri getireceğim.

Can Hakan Karaca, kafasında bin tilki dolaşan işadamı tipinden değil. O tipleme de eskilerde kalmış aslında. Şimdilerde girişimcilik ve uçuk fikirler ön plana çıkıyor. 

Lafı uzatmayalım Karaca, soğutma sistemleri üzerinde çalışıyor. Bir gün çok sevdiği küçük kızı henüz 6 yaşında olmasına rağmen, Antalya’da doğduğu için olsa gerek hiç kar görmemiş. Bir gün karı-koca o’nu Saklıkent’e götürmüşler. Çocukta müthiş bir haz, olağanüstü bir sevinç ve soğuğa aldırmadan karlar içinde yuvarlanıyor, debeleniyor demek belki de daha doğru…

Cin fikirler üreten Can Hakan Karaca’ya bu tepki yeni bir fikir veriyor ve o gün Antalya’da, 40 derece sıcakta içinde kar yağan bir oda yapmaya karar veriyor. İşe başlayınca da bunun bir odadan daha büyük olması gerektiği kanısına vararak projenin adını “Kar Oda” dan “Kar Ada” ya çeviriyor.

Şimdi gelelim asıl konumuza…

Belki size de uçuk gelebilir ama Can Hakan Karaca bu proje ile ilgili çalışmalarını tamamladı. Hatta örnek bir oda da yaparak Temmuz ayının sıcağında çocuklara kar topu oynattı.

Önce Büyükşehir Belediyesi olmak üzere diğer belediyelere ve başvurabileceği her makama başvurarak bu projenin gerçekleştirilebilmesi için asgari 50 dönümlük, denize yakın bir arazi talebinde bulundu. Hepsinden olumsuz yanıt aldı.

Hani biz turizmi çeşitlendirmeye çalışıyorduk?

Hani biz “Kent merkezine turist gelsin” diye yırtınıp, “Kent merkezlerinde Cazibe Merkezleri kuralım” diyorduk…

İşte size bu amacı gerçekleştirebileceğiniz proje…

Üstelik yatırımcı sizden para pul da istemiyor…

Ne oldu?

Kendimiz yapamadık diye başkalarının yapmasına engel olmak mı asıl fikrimiz. Belki de, belki değil en doğrusu bu herhalde…

Ama Can Hakan Karaca "Pes" dedi. Bu yatırımı eninde sonunda gerçekleştireceğini ancak yerinin Antalya olmayacağını söylüyor... Kimbilir belki de Afrika olur ne dersiniz?...

 

***

Bir başka örnek

 

Mustafa Aydemir, 1953 yılında Antalya'da doğmuş. 1972'de Antalya Lisesi'nden, 1979'da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun olnuş...

Caddebostan'daki Türk Balıkadamları Kulübü'nde, Tecrübeli Derinsu Balıkadamı ve dalgıç hocalığı görevleri, dalış okulu ve teknik komite başkanlığı yapmış. Sualtı Milli Takımı'nda ülkemizi temsil etmiş.

1977 yılında Teksas Üniversitesi adına Prof. George Bass grubu ile Serçe Limanı Bizans - Fatimi Batığı kazısında çalışmış. Antik batıklara, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları batıklarına dalmış.

Mış’lı Muş’lu söylüyorum çünkü kendisini tanıma şerefine henüz ulaşamadım. Bu bilgileri de internet ve dostlar yolu ile aldım.

Bununla da kalmamış hemşehrimiz Mustafa Aydemir 1981'den bugüne dek İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne kayıtlı, dünyanın en büyük amfora koleksiyolarından birini oluşturmuş...

Sıkı durun bu muhterem kişi; 1995 yılında Antalya-Kemer açıklarında daldığı Fransız Savaş gemisi Paris II batığını 9 yıl boyunca araştırmış.

İşte bu batığın sırlarını çözerek unutulmuş bir tarihi su yüzüne çıkardı. Ve bunu ''Ben Bir Türk Zabitiyim-Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul '' adlı kitapla belgeselleştirdi. Sizin anlayacağınız Mustafa Aydemir, Antalya’nın tarihine de bazı bilinmeyenlerine de ışık tutan bu kitabın yazarı…

 

İşte dilimizde pelesenk yaptığımız, “Antalyalı olunmaz, doğulur” safsatasına inat Antalya Çocuğu Mustafa Aydemir elindeki koleksiyonla memleketi Antalya’ya ve ülkemize bir “Deniz ve Amfora Müzesi” kazandırmaya, ayrıca da Antalya-Kemer açıklarında denizden yükselen ve bütün insanları kucaklayacak olan “İnsanlık ve Barış Anıtı” projesinin gerçekleşmesini sağlamaya uğraşıyor.

Bendenize kadar ulaştı ricası. İstediği bizi yönetenlerden sadece randevu sağlamamdı. Bunun için uğraşırken konuyu Vali Alaaddin Yüksel’e açtım. Çok mutlu oldu. Böyle bir girişimi her zaman destekleyeceğini söyledi. Ancak Deniz Müzesi ile ilgili Büyükşehir belediyesinde bir çalışma olduğunu, Mustafa Aydemir’in Büyükşehir yetkilileri ile görüşmesinin daha isabetli olacağını, kendisini makamına her zaman beklediğini ifade etti.

Çok mutlu oldum. Vali bey bizzat arayarak söyledi bunları… Hemen dostları arayıp durumu aktardım… Derin bir ah çekti telefonun diğer uzundaki arkadaşım…

“Ahhh ağabeyim ah… Büyükşehir Belediye Başkanı ile konu görüşüldü. Başkan ‘Deniz Müzesi’ni biz kendimiz yapacağız’ demiş. Oradan umut yok…”

İşte durum böyleyken böyle efendim. Gerisine siz karar verin…

 

 

Yayın Tarihi
25.01.2010
Bu makale 2344 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
"Kendim ettim, kendim buldum" diye bir söz var, ben o durumdayım. Büyükşehir belediyesinin ve kendi ellerimizle seçtiğimiz değerli başkanımızın dişe dokunur bir icraatını henüz göremedik, merak ve hevesle bekliyoruz. Sn.Erdoğan KAHYA'nın yazısında da belirttiği gibi nice eser sahibi ve araştırmacı insan hiçbir şekilde muhatap alınmıyor. Sadece büyükşehir değil, diğer ilçe belediyelerinde de maalesef durum aynı. Hiç kimse kusura bakmasın, ben bu durumu belediyelere postu seren, beceriksiz ve basiretsiz kadrolara bağlamak durumundayım. İçlerinde iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz çok zavallı tanıyorum.Bunun ceremesini de maalesef ki biz Antalyalılar çekiyoruz...

Bahadır Manyaslıoğlu (mimar) 27.01.2010

Antalya'da her zaman yeni ve ucuk projeler yaratilmali ki Antalya baska aktiviteleri ile de disarida anilsin. Ben Antalya'nin ilk turizm yüksekokulu mezunlarindanim. Biz okulda okurken rahmetli ÖZAL bir projeden bahsetmisti'' dünyada bir tane Calofirnia'da bulunan bu projeyi Antalya'da turizmin hizmetine sokacagiz'' ÖZAL'in bu söyledigi proje; Saklikent'den, konyaaltiplajina oradan sicanadasina ve oradan tekrar saklikente telefirik sistemi kurarak , yazin o bunaltici sicaginda yukarida saklikent'de kayak yapip asagiya inip denizine girdikten sonra sicanadasindaki otelindede kumarini oynayacakti? zengin turist i cezbedecek ucuk fikirleri vardi rahmetli ÖZAL'in. Antalya ben okula geldigimde1982 'de 80.000 nufusu olan kucuk bir sehirdi. Ama ÖZAL sayesinde bu sekline geldi. Simdi bu ucuk fikiri ilk defa duyunca aklima bu konu geldi. Mustafa Bey'e bu müsade verilmeli, turizm cesitlilik ve her yil yeni bir aktivitelerin olusmasi ile canli tutulabilir. Simdi Avrupa'da buralari görünce fikir ve yenilikleri görmek daha kolay oluyor. Avrupa benim yasadigim Belcika; hic turizm cazibesi olmayan yer ama bir demir yigini atomium ve sadirvanda bir cocugun pipisinden su fiskirtmasini yilda 30-35 milyon turist geliyor. Hemde zengin turist japon ve Amerikalilar. Otelleri derseniz bizim otzllerin yanina varamazlar, bizim oteller bunlarin yaninda 10 yildizli. Hele hele sistem yarim pansion; bir kisi 3 yildizli otelde 150€ ucak falan yok sadece konaklama. Bizde ne yersen ye ultra bedava. Hersey dahil. Bizde avrupanin en fakir kisilerini bizim otellere getirmeye calisiyoruz. Zengin turist istemiyoruz. Saygilarimla ERDOGAN AGBEY, BELCIKA'dan selamlar. NEJDET ÖZKAN

NEJDET ÖZKAN 27.01.2010

Antalya denince doga, deniz, günes akla gelir, Antalya´ya yapila cak bütün hizmetlerin bu sehrin yapisina dogasina entegre oluyorsa bu desteklenmeli ve alkislanmalidir saygilarimla

Sedat Tuac, Almanya 27.01.2010

Ne diyeyim yorumcular haklı. Antalya için birşeyler yapacakların her zaman önü tıkanır, şevkleri yolun başında kırılır malesef. ellerimizle başkan yaptığımız sayın Akaydın malesef 3 maymunu oynuyor. bu vurdumduymazlığın ve aymazlığın cezasını seçimde bizler yani sosyal demokratlar çekecekler!

Mehmet Çiller 26.01.2010

Bu değerli bilgiler ve insan yüreğiniz için binlerce teşekkürler. Bu konuda naçizane bir önerim var; konuyu sayın eski belediye başkanı Subaşı'ya aktarsanıza, belki kurutarak Elmalı Ovası'nın adeta kanını içtiği Avlan Gölü için günah çıkarmak isteyebilir. Ne de olsa yaş kemale ermiş, öte tarafı beriden yakın.

Ekin ALVAR 26.01.2010

Erdoğan bey yazınız için sizi kutlarım... Sizinle de paylaştığım sosyal iyileştirme ya da sosyal sorumluluk kapsamında değerlendirilmesinin doğru olacağını düşünüp beğeninizi dile getirdiğiniz projem için ben de hem muratpaşa belediyesine hem de büyükşehire görüşme taleplerinde epey bir çaba gösterdim. Muratpaşa da son olarak yönlendirildiğimiz kişi olumsuz kesin cevabı verdİ Büyükşehir en son ANTALYAGÖNÜLLÜLERİ derneğine yönlendirdi yaklaşık 3 aydır onlardan randevu bekliyoruz, ara ara değişik kanallardan hatırlatıyorum ancak hala oradan 10 dk. lık bir görüşme ayarlanamadı en son konyaaltı belediyesinden randevu talep ettik ....bir süredir onlardan geri bildirim bekliyoruz ama sağolsunlar hepsi de projenin içeriğini ve iletişim için bizim telefonlarımızı alıyorlar... bu da bir gelişmedir deyip kendimize moral mi versek ne ..... hepimize açık zihin ve kolaylıklar dileğimle

nahide namal 25.01.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!