ANTALYANIN KAHYASI

Yetkilinin ve medyanın sorumluluğu

En doğrusunu da Vali Alaattin Yüksel söylemiş aslında: ''Durup dururken böyle vehimlere dayalı bir takım şeylerle kamuoyunu dağıtmak ve tereddütler yaratmak bana göre doğru değil…''

Evet ben de aynı fikri savunuyorum. Ortada bir iddia varsa ve bu iddia kenti değil bu ülkeyi zor durumda bırakacaksa medyanın bunu kamuoyuna aktarırken çok titiz davranması gerekir.

Ama bizde durum hiç de öyle değil. Bunu direkt medyayı suçladığım için söylemiyorum. Bizde medya doğru bilgiye zamanında ulaşamadığı için kulaktan dolma bilgilerle kamuoyu oluşturmayı o kadar alışkanlık haline getirdi ki… Bunu yaparken de işin sonunun nereye varacağını da bilmeden. Şu gerçek te var ki; 40 yıllık meslek hayatımda bilgilerin medyadan niçin saklandığını öğrenebilmiş değilim.

Örneğin konu domuz gribi...  Dünyayı korku salmış. Çaresi henüz bulunamayan bu hastalıktan 300’ye yakın kişi can vermiş. Amerika’dan sonra Avrupa’ya da sıçrayınca virüsün insandan insana geçtiği ortaya çıkmış… Bizim içim gerçekten büyük bir tehlike.  

Şimdi siz aşını, ekmeğini ve de geleceğini, turizme bağlamış bir kent olarak gazetelerinizde, yüksek ateş teşhisi ile hastaneye yatırılan bir kişinin ölümünü, şüphe de deseniz domuz gribine bağlarsanız, üstelik bunu hiçbir kaynağa dayandırmadan verirseniz önce kentinize, sonra da vatanınıza ihanet etmiş olursunuz.

Peki bu haber kamuoyuna nasıl yansımalıydı, kim ne yapmalıydı?

Aklın yolu bir, bu ve benzer konularda yetkililer zamanında ve doğru olarak medyayı bilgilendirmeli, medya mensupları da doğruyu buluncaya kadar araştırma yapmalı ve haberi yetkili bir ağıza dayandırmadan yazmamalıydı.

Nitekim Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. İbrahim Demir,  haber gazetelerde yer aldıktan sonra, sizin anlayacağınız ok yaydan çıktıktan, iş işten geçtikten  sonra açıklama yaparak,  hastanede herhangi bir domuz gribi şüphesi veya vakasının söz konusu olmadığını söylemiş ve  ''Gerek enfeksiyon hastalıkları kürsüsü, gerek acil servisteki hastayı değerlendiren ve ilk gelişte yakınlarından bilgi alan doktorlar olarak domuz gribi gibi bir kuşkumuz yoktur'' demiş. Başhekim bununla da kalmayıp, bu haberi kim medyaya sızdırdı ise bulup cezalandıracaklarını da eklemiş.

Bu benim sözünü ettiğim basını bilgilendirme değil, bu olsa olsa yayımlanan bir haberi yalanlama, ya da var olan bir gerçeği savunma durumudur.

 

Peki hangi tedbirleri aldık ?

Bir de madalyonun diğer yüzüne bakalım isterseniz… Her zaman övündüğümüz yılda 9 milyon yabancı turisti ağırlayan bir kent olarak, dünyayı ayağa kaldıran domuz gribi salgını ile ilgili olarak ne tedbir aldık? Bir kriz masası oluşturup şayet bu illet Antalya’ya da gelirse ne yaparız diye tartıştık mı?

Bunların hangileri yapıldı bilemiyorum, üstelik Vali beyin bu konulardaki hassasiyetini de iyi bilirim amaaaaa, bildiğim bir gerçek var ki; Ankara ve İstanbul havalimanlarında görev yapanlar maske takıp, vücuttaki yüksek ısıyı belirleyen araçlarla donatılırken bizim havalimanında henüz bir hareketin olmaması gerçeği... Üstelik bırakın maske takmayı havalimanında çalışan personelin bile bu konuda uyarılmadığını da öğrendim. 

Biz kaderci bir toplumuz. Dünya AIDS illetinden kırılırken de böyle yaptık, yapmaya devam ediyoruz: “Biz Türk’üz, bize bir şey olmaz…”

Yayın Tarihi
07.05.2009
Bu makale 720 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
sayın erdoğan bey yazınızı okudum çok haklısınız katılıyorum çok güzel olmuş ellerinize yüreğinize kaleminize sağlık saygılar başarılar diliyorum

perihangeckin 08.05.2009

Havalimanımızda termal kamera yerleştirilmiş durumda ve üstelik başında da görevlisi var. 40 milyara mal edilmiş... Bilginize. Sevgiler:)

seray DEREN 07.05.2009

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!