CHP ve Demokrasi denince; özgürlüklerin sınırsız olduğu parti akla geliyor önce. Sonra da parti içi Demokrasi…
İsteyen istediği gibi konuşuyor, bunun adına da “Parti içi Demokrasi “ deniyor, karşılıklı atışmaya dönüşüyor, sonra bir bakıyorsunuz konuşan kendini Disiplin Kurulu’nda buluveriyor.
Daha dün öyle olmadı mı? Elazığ’ın çiçeği burnunda vekili Gürsel Erol, henüz yemin bile etmeden, hatta mazbatasını dahi almadan 24 Haziran seçimlerindeki başarısızlığın faturasını genel başkana kesip, Kılıçdaroğlu ve yönetimini istifaya çağırınca Disiplin Kurulu’na sevk edilmedi mi?
Şimdi sıra kimdedir derken, son ayların hiper aktif siyasetçisi, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce gene sahneye çıktı.
Davetin kimden geldiğini bilmiyorum ama Muharrem İnce ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önceki gün birlikte akşam yemeği yediler. Ertesi gün gazetecilerin yemekle ilgili sorularını cevaplandıran İnce, bir gazetecinin- ‘Kılıçdaroğlu size bir teklif sundu mu’ sorusuna; İnce’nin cevabı aynen şöyle oldu:
- Kılıçdaroğlu bana bir teklifte bulunmadı ama ben ona bir teklifte bulundum. Kılıçdaroğlu'na bir yarış içinde olmayacağımı söyledim. Kendisine isterse kurultayı toplayarak beni genel başkan olarak gösterebileceğini, kendisinin onursal başkan olabileceğini, bu çalışmaları onursal başkan olarak sürdürebileceğini, benim de partiyi genel başkan olarak seçimlere hazırlayabileceğimi söyledim. Kendisi bir yanıt vermedi. Ben imza toplamayacağım; ama hayır derse örgüt kendisi çözecek"
Parti içi demokrasinin bu kadarı da fazla diyenleriniz çıkacaktır. Bu lafın üstüne laf söylemek nasıl bir şeydir ki Kılıçdaroğlu ne desin?
Önce karşındaki kişi mensubu olduğun partinin Genel Başkanı,
Küstahlık desem, daha geçen hafta CHP’nin ülkeyi yönetmeye talip Cumhurbaşkanı alternatifiydi biraz ayıp kaçar,
Bu nasıl bir Ego’dur desem psikiyatri uzmanı mıyım?
Narsist desem, bu kadar da şımarması normal midir?..
En doğruyu muhatabı söyler şüphesiz
Cevap gecikmedi tabi, Kılıçdaroğlu demokrat ve saygın bir lider, ve de bir siyasetçiye yakışan kibarlıkta bir üslupla “Özel bir yemekti, bağlamından koparılması siyasi nezaketsizlik” demekle yetindi.
Evet siyaseten nezaketsizlik…
Çünkü Kılıçdaroğlu, kendisi ile konuştuktan sonra seçimi değerlendirme konuşmasında Kurultay düşünmediklerini söylemişti. CHP’nin bu seçimde oy kaybetmediğini, üstelik partisinden yüzde 8 daha fazla oy alan “Muharrem İnce bizim değerimizdir” diyerek o’na sahip çıkmıştı.
**
Şimdi adama sormazlar mı? Sen kim oluyorsun ki, hem imza toplamayacak, hem Kurultay isteyeceksin, hem de aday olmayacak seni Genel Başkanının aday göstermesini isteyeceksin. Bu biraz siyaset kitabına göre de etik olmadı Muharrem İnce.
Toplumun hemen her kesiminden sana inanan ve güvenerek oy veren insanları da bu “Vazgeçilmez adam” tavrın beğenilmedi bunu bilesin.
**
Şimdi bu işin devamında ne olur?
Ak Parti kanadından eller ovuşturulmaya, tırnaklar sürtülmeye başladı bile…
CHP Grup sözcüsü Bülent Tezcan açıkladı MYK Perşembe günü toplanıyor.
Var mısınız Gürsel Erol’un ardından Muharrem İnce de Disiplin Kurulu’na sevk edilsin. Çünkü o’nun sözleri Erol’un sözlerinden daha ağır… Bekleyelim bakalım Perşembe MYK toplantısına kadar CHP’de neler olacak?