Hatırlayacaksınız, çünkü çok geçmedi. Geçen Aralık ayında Antalya’da düzenlenen “Ailenin güçlendirilmesi” Çalıştay’ında konuşan Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, “Türkiye’de aile yapısı ve toplum değerlerinin zembereği bozuldu” diyerek Televizyonlardaki evlilik programlarını kastererek, “İzdivaç programları rezillik ve de kepazelik” diye eleştirmişti. Hem de bu sözleri toplantıya katılan Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın gözlerinin içine baka baka söylemişti.
Bu konuyu Akdeniz TV’deki “Basın Odası” programında da dile getirmiş, konuğumuz olan Vali Bey’e;
“Bunu siz görüyor ve eleştiriyorsunuz da bu işlerden sorumlu olanlar neden görmüyor? Örneğin RTÜK üyelerinin gözleri mi bağlı, ya da televizyon programlarını seyretmiyorlar mı?” diye sormuştum.
Allaha şükür sayın bakan Kavaf, ilgili ve sorumluluk bilinci ile bizim sesimizi duymuş olacak ki; bu Çalıştay’ın ikincisinin düzenlendiği Edirne’de TV programlarını eleştirmiş ve “Şovla evlilik olmaz” demiş.
Kadın ve Aileden sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın kopye çektiğini söylemek istemiyorum ama, Valimiz Alaaddin Yüksel’in inanarak ve korkusuzca gündeme getirdiği bu konuya sahip çıktığı ve ezber bozarak, daha önce kimin söylediğine bakmaksızın Edirne’deki konuşmasını önemli bir ilerleme olarak gördüğümü ifade etmek isterim.
Bakan değerli bakan neler söylemış?
“ Evlilik programları şova dönüşmesin” - Milliyet 11 Ocak
“Şovla Evlilik olmaz”- Posta- 11 Ocak
“Bakan Kavaf, TV’deki Evlilik Programlarını eleştirdi” Vatan 11 Ocak
“Bakan Kavaf: Evliliği şov aracı haline getirmek büyük sıkıntılar doğurabilir”- Zaman 11 Ocak
Sıra RTÜK’de
Devlet yönetici bir bakan ile bir Vali’nin gündeme getirdiği ve kültürümüzü, Avrupalıların imrendiği Aile yapımızı temelden sarsan adı ister Evlilik olsun, ister İzdivaç olsun bu tür programların bir an önce durdurulması görevi sadece ve sadece RTÜK’e aittir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeleri siyaset yapacaklarına, görevlerine dönüp bu rezalete bir an önce son vermelidirler.
Hatta bununla da yetinmeyip, gençliğimize televole kültürü enjekte eden, yetişmelerini olumsuz etkileyen tün programları da gözden geçirerek değerlendirmelidirler. Türk gençliğinin; “Kim kiminle haşna-fişna yapmış, İbrahim Tatlıses hangi karısını dövmüş, iki eşli adam, karıları kavga etmeden nasıl bu işleri başarı ile yürütüyormuş… Hangi sanatçı hangi sanatçı ile öpüşmüş, kimin eli kimin cebinde, sosyete güzelleri kiminle kaçıncı evliliğini yapmış, kim tuvalet penceresinden kaçmış v.s…” benzeri programlara ihtiyacı yoktur.
Bizden söylemesi, geleceğimiz olan gençlerimizi bu bataktan çıkarmak hepimizin görevi…