Antalya’da 7 mahallenin karantinaya alınması ile başlayan kuduz vakası ile ilgili olarak Vali Münir Karaloğlu’nun açıklama yapmaması bizim basına adeta dert(!) oldu. Ahmet Dökdök Kulis köşesinde kuduz vakası ile ilgili olarak “Vali Bey konuşacak mı, susacak mı?” diye yazarak aslında kent halkının tamamını ve Antalya’ya misafir olarak gelen binlerce turisti ilgilendiren bir konuda en büyük il yöneticisi sıfatıyla Vali Bey’in bilgi niteliğinde konuşması gerektiğini vurguladı. Bu arada Tarım Müdürü ve Sağlık Müdüründen gelen “Antalya’da Kuduz vakası yoktur” açıklamaları ise halkın arasındaki fısıltı gazetesinin susmasına engel olamadı. Nihayet sosyal medyada Kasap Şeref’in çiftliğinde hayvanlarda şarbon hastalığı olduğu, ailesinden 3-4 kişinin de hastaneye kaldırıldığı yazıldı-çizildi. (Ben şahsen bu şahsın kim olduğunu bilemiyorum, böyle bir hayvan yetiştiricisi kasap var mıdır, onu da duymadım) İşte böylesi bir çalkantılı süreçte kim konuşacak. Tabii ki, ilin mülki amiri olarak vali bey konuşacak. Böyle bir hastalık varsa da yoksa da, en önemlisi de turizmin böylesi bir olaydan etkilenmemesi için kendisi bizzat basına açıklama yaparak halkın tedirginliğini ve korkularını giderecek bilgi verecek. Bu yolla da sosyal medyada yazılanların yalan olduğu da ortaya çıkmış olacak.
**
Vali, Bey’in konuşup konuşmaması büyük sorun oldu ya, arkadaşımız Ali Buldu da, Vali Münir Karaloğlu’nu konuk ettiği Kanal V’deki Yüksek Tansiyon Programında Vali Bey’i konuşturdu. Bakın kuduz olayı ile ilgili Vali Karaloğlu ne dedi:
“ Olay şüpheden ibaretti ve resmî kurumlar gereğini yaptı. İlk andan itibaren bilgim var, takip ediyorum. Şu an itibariyle resmi kurumlar gereğini yapmaya da devam ediyor. Ama şüpheli bir durum var diye ‘Antalya'da kuduz tehlikesi’ var diye büyük haber yapmaya gerek var mı? Bu olayı bizde söyle bir durum var diye neden bağıralım? Antalyamıza neden iftira atalım, neden böyle bir şey yapalım”
Evet Vali Bey’in programda söyledikleri satırı satırına böyle.
Bana göre Vali Bey; ya basını yanlış anladı, ya da misyonunun gereğini yapmak istemiyor.
Kendisine kimse “Antalyamıza iftira at” demiyor, böyle bir vaka madem yoktu neden 7 mahalle karantinaya alındı?
Böyle bir vaka yoksa, kimse kendisinden “var” açıklaması da beklemiyor.
Kendisinden tek istenen basını bilgilendirmesi. Daha doğrusu basın aracılığı ile halkı bilgilendirmek. Basın özgürlüğü dediğimiz de budur; “Halkın bilgi edinme ve haber alma özgürlüğü…” Bu konuda tek yetkili kendisi olduğu için bunu söylüyorum. Yetkisini başka birine devrederek de bu görev yerine getirilebilirdi şüphesiz. Kuduz vakası varsa vardır, yoksa da yoktur, kuduz şüphesi yüzünden 7 mahalleyi karantinaya alan görevli suç işlemiş olur.
Bu bilgiyi kendi başına basın vermeye kalkarsa sonuç da; sosyal medyada Kasap Şeref’in kasaplık danalarında şarbon da görülür, sülalesi de hasta olur. Turizme zarar söz konusu ise zaten7 mahallenin karantinaya alınması haberi yeter ve artar bile…