Orada değildim. Daha doğrusu dünyanın en büyük turizm borsası ITB Berlin 2009’un açılışına katılamadım. Ancak görünen o ki ITB Berlin Turizm Fuarı Akdeniz çanağındaki ülkelerin kıyasıya rekabet ettiği, turist kapma yarışına girdiği bir organizasyon olarak tarihe geçecek.
Bunun nedeni hiç şüphesiz içinde bulunduğumuz, sadece bizi değil tüm dünyayı etkileyen ve ilgilendiren ekonomik kriz. Bizi yönetenler toplumu rahatlatmak adına olsa gerek krizin bizi etkilemediğini söylese de görünen köy kılavuz istemiyor.
Başta en büyük rakiplerimiz İspanya ve Yunanistan olmak üzere Portekiz, İtalya ve Mısır’la kıyasıya bir rekabetin içine giriyoruz. Zira tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizden dolayı yataklarını dolduramayan 200’e yakın ülkenin turizmcileri adeta bir meydan savaşına çıktı. Konunun ciddiyetinin daha iyi anlaşılması adına rakamlar verecek olursak fuara 200’e yakın ülkenin, turizm bakanlıkları veya tanıtım ofisleri katılacak. Turizm borsasında 2 bin 607'si Almanya'dan, 8 bin 540'ı diğer ülkelerden 11 bin 147 kuruluş ya da şirket stant açacak. Bu fuarın en önemli özelliği de fuara tatilcilerden çok turizm profesyonellerinin katılıyor olması.
Fuarın açılışına Kültür ve Turizm Bakanımızın katılmıyor olması önemli bir eksiklik. Bu fuar turizmdeki başarı için çok büyük önem taşıyor. Hizmet açısından rakiplerimizi geride bıraktık. Fiyat konusunda da öyle. ‘Her şey dahil’ sistemini bizden iyi uygulayabilen ülke yok. Diğer rakip ülkelere göre ucuz ve kaliteli bir destinasyonuz. Tek eksiğimiz tanıtıma yeterli bütçe ayrılmaması... Üstelik bütçe hazırlığı yapılırken krizin boyutu belli değildi. Şimdi her şey ortada. Bir kriz var. Bu nedenle 125 milyon dolardan 100 milyon dolara çekilen tanıtım bütçesi yeniden arttırılmalı. Çünkü rakiplerimiz boş durmuyor. Atı alan Üsküdar’ı geçmeden tedbirimizi almalıyız.
Şimdi de hizmet zamanı...
ATSO’da tıpkı bir maraton gibi seçim sürecinin sonunda ipi göğüsleyen Çetin Osman Budak, Başkanlık görevini eski Başkanı Kemal Özgen’den aldı. Burak yeni yönetim kurulunu da basına tanıttı.
Öncelikle Budak ve ekibini bir kez daha kutlamak istiyorum. Bu konuda izniniz olursa birkaç kelime söylemek istiyorum.
Birincisi görevi devrederken Kemal Özgen’in konuşması. Özgen’in yarışın demokratik kurallar çerçevesinde gerçekleştiğini ancak kimsenin kırılmadığını söylemesi, ardından yeni ekibin emrinde olduğunu dile getirmesi demokrasi anlayışı açısından çok önemli... Çetin Osman Budak ve ekibinin bu sözlere ve tecrübeye saygı duyarak bundan sonraki çalışmalarında Özgen’in desteğini almaları gerekir.
İkincisi Budak, tarafsızlığını ve amacının sadece hizmet olduğunu görev bölümünde ortaya koydu. Kendi ekibi dışından, daha doğrusu Hamdi Güneş’in listesinden yönetime girmeyi başaran Ali Kıvrak’ı Saymanlık görevine getirerek ATSO’nun kasasını teslim etmesi de kendisine önemli bir puan kazandırdı. Bu yolla muhalefetin desteğini de işin başında almayı başardı.
Üçüncüsü Hamdi Güneş’in gazetelere verdiği ilan. Güneş’in, ‘tercihleri ne olursa olsun’, ATSO’ya sonuna kadar sahip çıkan tüm üyelere teşekkür etmesi de bir başka demokrasi dersi.
İşte özlenen demokratik anlayış ve sivil inisiyatif böyle olmalı. ATSO’da seçim bitti, kavga zaten olmadı şimdi hizmet zamanı...
BİRAZ DA GÜLELİM
Temel ve sevgilileri
Temel’in 3 tane sevgilisi vardır. Biri öğretmen, biri doktor, biri de santralcidir.
Fakat öğretmenle evlenmeye karar verir. Bunu bilen arkadaşı sorar "Niye öğretmen de diğerleri değil?" diye. Temel de ona döner:
- Ula, bilmez misin doktorlar "bugün git yarin gel" der, santralci de "şu an meşgul daha sonra tekrar deneyin" der. Ama öğretmen ne der? Hadi bir daha tekrarlayalım...
GÜNÜN SÖZÜ
Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam; başkalarının aklını da kullanır.
Bernard Shaw