Bugün Pazar; gazeteye giderken Kaleiçi’nden geçerek yürüyüş yapmak istedim. Muhteşem bir hava,Yat limanı sessiz ve dingin… Tek tük insanlar dolaşıyorlar. Nefis hava ile doldurdum ciğerlerimi… İnsana mutluluk aşılıyor adeta…
Sokak aralarına girdikçe, daha doğrusu virane evlerle betonarme yeni binaları gördükçe bu kez kendimi terk edilmiş bir kent görünümü ile karşılaştım. O dinginlik yerini ıssızlığa ve ürpertici görüntülere bıraktı. O terk edilmiş hasarlı evleri gördükçe yüreğim “cız” etti. Hele o yıkım kararı çıkmasına rağmen, “İmar Barışı” denen gariplikler Yasası yüzünden yıkımlarından vazgeçilen ve adeta tarihi çekirdek kentin o güzelim görüntüsünü “ayrık otu” benzeri bozan o yeni, betonarme binalar üstüme üstüme gelmeye başladılar. Anlayacağınız nefes almak için girdiğim Kaleiçi gitti, yıkık-dökük, harabe bir kent çıktı karşıma…
***
Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ile Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal; Kaleiçi’nin tarihi kimliğini korumak için çok uğraştı. Bergama Krallığı'ndan Roma İmparatorluğu'na, Bizans'tan Osmanlı İmparatorluğu'na binlerce yıllık tarihe ev sahipliği yapan tarihi Kaleiçi, “Unesco Dünya Mirası” Listesine görmek üzere. Kaleiçi “Çiçek açan kentler” arasında sayılıyor artık. Kaleiçi; Antalya çevresindeki 400 antik kentin en önemlisi. Kaleiçi yaşayan bir antik kent. Dünyada çok az sayıda örneği var. Bizler kültür hazinesinin ortasında yaşıyoruz, ama farkında bile değiliz. Ve Kaleiçi virane şehir olmak üzere. Yıkık dökük binaları, bakımsız tarihi surları ve en önemlisi kimin izin verdiği bilinmeyen, Kaleiçi’nin estetik yapısını ve ruhunu bozan çarpuk-çurpuk yeni yapıları…
Şimdi gelelim ne yapılmalı sorusuna…
Her seçim öncesi, her belediye başkanı adayı Kaleiçi ile ilgili yapacaklarını anlatıyor, ama maalesef yönetimdeki ve bürokrasideki sıkıntılar nedeniyle hiçbir ilerleme sağlanamıyor. Kaleiçi sahipsiz gibi bir yer, ya da çok sahipli… Bir yanda da Eski Eserler ve ANITLAR Yüksek Kurulu… Bu nedenle de hiçbir belediye başkanımızı suçlamıyorum; çünkü elleri-kolları bağlı.
Şimdi Menderes Türel 359 projesi olduğunu ilan etti, mutlaka içinde Kaleiçi de var ama ben kendisine; “Gel bu proje sayısını 360’a çıkar ve Balbey’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arkana aldığın gibi Kaleiçi’ni de istimlak et. Sahiplerine ulaşılamayan, maddi gücü yetmediği için röleve projesi bile çizdiremediği için restorasyon yapılamayan viranelerle, yeni yapıları hallet, Kaleiçi’ni ayağa kaldır. Bak o zaman nasıl tarihe geçiyorsun” diyorum…
Sen hep dersin ya, “yaptığım eserlerimle Antalya tarihine geçmek isterim. Başka bir dileğim yoktur” diye… Kaleiçi’nde “Antalya’nın rüzgarını kesiyo” diye surları yıktıran Belediye Başkanı bile tarih sayfalarında, sen de “Kaleiçi’ni restore eden, ayağa kaldıran, Unesco Dünya Mirası Listesine aldıran” belediye başkanı olarak tarihe geç…
Çünkü şimdi tam sırası… Bunu sen başarırsın…