Bu Halk Kart’ı ihale gününden beri bir türlü kavrayamadım. Bir ihale sürecinde oldukça uzun bir zaman olan 4 ay gibi bir gecikme ile devreye girdiği ve kullanımına başlandığı öne sürülen Halk Kart’ı kullanan sayısı oldukça az. Çünkü sütten ağzı yanan ve Antkart’a verdiği kart parasını geriye alamayan halk, depozit olduğu iddia edilen Halk Kart’ı parası geriye dönmeyeceği için almıyor.
Kart almayınca kıyamet mi kopuyor? Kesinlikle hayır. Dolmuşa ve otobüse binen her vatandaş aynı ücreti şoföre ödeyerek toplu ulaşımdan yararlanıyor. Karşılığında da kendisine bilet filan da verilmiyor.
Şimdi Vergi dairemizin dedektif denetim memurlarına seslenmek durumundayım. Sadece bayramda seyranda sanatçı ağırlayan beş yıldızlı otelleri gözaltına alarak olmuyor bu işler. Kendilerine şunu hatırlatmak isterim. Bu kartlar ilk neden ortaya çıkmıştı?
Birincisi halkın çağın elektronik nimetlerinden yararlanarak cebinde bozukluk taşımadan toplu ulaşım araçlarından elindeki elektronik kartı ile yine çağdaş bir biçimde yararlanması, ikincisi ve belki de ülke ekonomisi açısından önem arzeden dolmuş ve otobüslerin vergi mevzuatı açısından kayıt altına alınmasıydı. Düne kadar götürü usulde vergilendirilerek ülke ekonomisine hiçbir katma değer sağlamayan bu tür gelirlerin ekonomiye katkısını sağlamaktı amaç…
Ne oldu şimdi?
Menderes Türel döneminde kullanılan Akkart uygulamasında vatandaşın şayet kartı yoksa, şoför elinde bulunan kart’la makineden bilet keserek yolcuya veriyordu. Böylece nakit para ortadan kalkıyor ve otobüs ya da dolmuşun tüm geliri kayıt altına alınıyor, böylece şoförler de zan altından kurtuluyordu. Üstelik vatandaşın kart almasını teşvik amacıyla bu tür kartsız yolculara daha yüksek fiyat uygulanıyordu. En önemlisi de bütün bu gelirlerden belediye yüzde 2 oranında pay alıyordu.
Halk Kart’ın yeni ihale şartında belediye payı kaldırıldı. Bu pay oranında bilet fiyatı mı indi? Hayır… Fiyat aynı kalınca sözü edilen bu yüzde 2 belediyenin kasası yerine dolmuş ve otobüsçünün cebine girdi. Hadi bunu da kabul ettik, kartı olmayanlardan normal tarife üzerinden nakit para alan dolmuşçu ve otobüscüye neden kimse; “Aldığın paranın karşılığı neden bilet kesmiyorsunuz, niye aldığınız parayı belgelendirmiyorsunuz?” diye sormuyor?
Tramvay ve hatlar
Bir de bu hat meselesi var. Malum 300 milyon dolarlık tramvayımız hala boş gidip gelmeye devam ediyor. Halkım neden tramvayı tercih etmiyor? Etmiyor çünkü, tramvayı beklemek yerine aynı güzergahta daha sık gelen dolmuş ve otobüs var, hem de çok mini bir fiyat farkı ile? Yani vatandaşın tramvayı tercih etmesi için bir neden yok ortada… Örneğin hiç gelir elde etmemek yerine, bilet fiyatı yarıya düşürülse, ya da otobüs ve dolmuşların güzergahları değiştirilse, bu yolla da şehiriçi trafiği hiç değilse bu hat üzerinde rahatlasa olmaz mı?
Olur olmasına da, bu işten zarar görenler halka tercih ediliyorsa o zaman mesele başka.
Bu konuda son olarak bir duyumumu aktarmak istiyorum:
Yeni Otobüsler
Büyükşehir Belediyesi bilindiği gibi çok kaliteli 40 otobüs aldı. Amaç halka daha iyi hizmet vermek. Otobüs ve dolmuşçulara da bu işin nasıl yapıldığını göstermek… İyi de oldu. Ama madalyonun diğer yüzü de var. Otobüslerimiz her gün 600 lira yakıt harcıyor, personel masrafı hariç tabi. Günlük hasılatı ise 400 lira… Yani belediye her gün personel hariç, otobüs başına 200 lira zarar ediyor…
Toplu ulaşım konusunda iyi niyetine inandığım Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ a tavsiyem bu konuları uzmanları ile bir kez daha gözden geçirmesidir. Aksi halde zarar eden halk ve zarar gören bu kent olacak.