Antalya’da araç kullananlar şöyle bir beri gelsin.
“Antalya’yı bir uçtan, diğer uca 4 dakikada geçerim” diyenler de karşıma...
Ben bir vatandaşım. Bu kentte sorunsuz yaşamak hakkım. Ya da bu hakkımı elimden almak isteyenlere hesap sormak…
Bir nikah töreni için hazırlandınız. Aracınıza bindiniz. Güllük Caddesi’nden, Muratpaşa Belediyesi binasındaki Nikah Salonu’na gideceksiniz.
Evden çıkarken her şey çok güzel. Ve birey olarak size verilen söz var ya... 4 dakikada kenti alt geçitlerle bir uçtan diğer uca geçeceksiniz... O yüzden de alt geçitlere takılıyorsunuz...
Ne mümkün...
İlk engel Meydan’dan Lara’ya gitmek için Narenciye-Kırcami yoluna gireceksiniz, yol üzerinde bir sıkışıklık var. Kuyruk oluşmaya başlamış alt geçitten itibaren. Hemen ardından bakıyorsunuz ki yol kapalı... Kırmızı renkli kurdelelerin boydan boya çekildiği yol girişinde;
“Bu yol trafiğe kapalıdır” yazıyor.
Uzun kuyruk eşliğinde zorunlu olarak Dedeman yoluna devam ediyorsunuz. Saniyeler, dakikaları, dakikalar saatleri kovalıyor. Burhanettin Onat Caddesi’nde Kırcami kavşağından Dedeman kavşağına tam tamına yarım saatte varıyorsunuz.
Haydi Dedeman’ı geçtik. Ve geldik Cumartesi Pazarı’na... Yine uzunca bir kuyruk. Bir o kadar daha beklemedesiniz. Sonuçta nikahı kaçırdık. Üstelik şahitlik yapacağımız nikah ve size sitem eden insanlar. Sanki yolu ben kapadım trafiğe...
Neyse akşam saatlerinde Konyaaltı’ndan kente dönüyoruz. Beachpark’ta bir yemeğe katılacağız. Bu kez Liman Kavşağı’nda yine o pembe kurdeleler... Ve yine bir gerekçesiz tabela: “Bu yol trafiğe kapalıdır”.
Haydi dön geriye... Konyaaltı kavşağından kente...
Tam bir işkence...
Her gün, nerede ne zaman belli olmayan o kırmızı-beyaz kurdeleler ve arkasında “Bu cadde trafiğe kapalıdır” yazısı Pazar günü de karşımıza çıktı. Dedeman’da CHP Kepez adayı Zeki Başaran’ın kahvaltı davetine gideceğiz. Runtalya maratonunu unuttuk tabii. Güllük Caddesi’nden Işıklar Caddesi’ne, haydi gücünüz yetiyorsa geçin bakalım Balbey’i...
Valilik önünden 3 şeritli olarak başlayan ve Balbey Camisi’nde tek şeride düşen trafiği düzeltebilecek bir babayiğit çıksın da ellerinden öpeyim onun...
Spora ve böylesi güzel bir etkinliğe karşı olmak mümkün değil, ancak senin trafiğin zaten altüst, bir de maratoncuları kentin içine sokarsan bu çok akıllıca değil. Yap maratonu Lara’da, ya da Kemer yolunda.
Sizin anlayacağınız bu kez Güllük Caddesi’nden Dedeman’a tam tamına bir saatte ulaşabildik. Osman Altınışık’la, Deniz Akgün araçlarını otele almayan trafik polisi ile kavga ettiklerini söylerken burunlarından soluyorlardı.
Antalya’nın Kahyası olarak soruyorum:
Bu kararları kimler alıyor, alırken kentin gerçekleri niçin göz ardı ediliyor?
Asfaltlama için daha tenha zamanlar niçin seçilmiyor? “Bu kış günü asfalt mı dökülür” diye niye kimseler sormuyor?
Kimin, neden yaptığı belli olmayan, hizmet adına vatandaşa çektirilen işkencenin hesabını kim ne zaman verecek?
Bütün bunlar olup biterken ortalıkta görünmeyen trafik görevlileri de işin cabası. Biryerlerde ceza kesmekle meşguller...
“Hangi yolunuz trafik için hazır da ceza kesiyorsunuz” diye bir soran çıkmadıkça bu işler böyle devam edecek...
Tıpta neler oluyor?
Ad değişikliği ile yurdun birçok bölümünde Devlet Hastaneleri eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne dönüştürülünce fakültedeki öğretim üyeleri tıp eğitiminden buralara tayin edilirken, Sağlık Bakanlığı son olarak “fakültelerarası rotasyon” adında yeni bir uygulama başlattı. Sizin anlayacağınız bir kalp profesörü kalkıp buradan Erzurum’a giderek Atatürk Üniversitesi’nde ameliyatlarına ve öğrenci eğitimine devam edecek. Buradaki, öğrencileri ne olacak?
Tıp Fakültesi öğretim üyeleri bu işe tepkili. Üstelik bu rotasyonlar bir yıl gibi uzun süreleri kapsıyor.
Konuştuğum hocalar bu uygulama ile öğretim üyelerinin eğitim, araştırma ve hasta bakımına yönelik çalışmalarının kesintiye uğrayacağını, döner sermaye ödemeleri gibi alanlarda özlük hak kayıplarının olacağını da söylüyor. Ayrıca, görevlendirmeler için hangi ölçütlerin kullanılacağının açık olmaması, bu tür görevlendirmelerin uzun süreli olarak planlanması, yönetim tarafından kişilerin isteğinden bağımsız olarak uygulamaya konulacağının anlaşılması, özgürlükleri sınırlayıcı bir ortamın oluşmasına neden olabileceği de dile getiriliyor.
BİRAZ DA GÜLELİM
Temel ve Kraliçe Elizabeth
Temel İstanbul a gelmiş, yürüyormuş. Bu arada 5 dakikada bir top atışları duyulmaktaymış. Merak edip sormuş:
"Hemşerim bu top atışları neyin nesi?" diye.
Kraliçe Elizabeth in gelmesi sebebiyle top atışı yapıldığı anlatılmış.
Aradan yarım saat geçmiş ve top atışları halen sürmekteymiş.
Temel yine sormuş bir başkasına:
"Bu top atışları neden?" diye.
Aynı cevabı alınca söylenmiş:
"Ulan, yarim saattir bir karıyı vuramadılar, be!"
GÜNÜN SÖZÜ
Okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören hakiki alimler çıkabilir.
Atatürk