Bir zamanlar tarım ülkesiydik. Hatta kendi ürettiği, kendisine yeten dünyadaki sayılı ülkelerden biriydik. Antalya ise bu genel durum yanında tarımın başkenti olarak anılıyordu. Örtü altı üretiminde rakipsiz birinciydik.
Turizm henüz kanımıza girmemişti. 1980’lki yılların başında Alanya’da yol üzerinde oynayan çocuklar turistleri bırakın, arabaları görünce kaçışıyorlardı sağa sola… Mayolu denize girmek zor işti.
Daha dün gibi…
Büyük lider Atatürk’ün dediği gibi köylü milletin efendisi idi. Çünkü köylü üretmezse şehirli aç kalırdı.
Şimdi ne oldu?
Köylü tarlayı-takkeyi bırakıp şehre göçüyor. Ya da, ürettiği sebze, meyve, hububatı 20 yıl önceki fiyattan satmaya devam edince bu işin sonu geldiğini fark etti, işi bıraktı. Çünkü bu 20 yılda girdi fiyatları bırakın yerinde saymayı 20-30 misli arttı. Eskiden nüfus kalabalıktı, çoluk-çocuk çalışıyordu, herkesin karnı doyduğu için de bu işten kar edemediğinin farkında bile değildi çiftçi. Şimdi ise aile bölündü, çalışan azaldı, ürettiğini satınca kendi karnını bile doyuramıyor.
21. Yüzyılın bu ayağında rakamlar gerçekten ürkütücü;
Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, her yıl ortalama 200 futbol sahası büyüklüğündeki araziden tarım yapılmaktan vazgeçiliyor. Sadece bu yıl beş bin çiftçi tarım yapmaktan, ekip-biçmekten vazgeçti. Hayvanını otlatacak mera, besleyecek saman bulamadığı için hayvancılık da aynı durumda. Tarım yapılmadığı için samanı bile ithal ediyoruz. Bir kilo yemin fiyatı 80 lira olmuş.
Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, kentteki 170 bin çiftçinin yıllardır Devletten beklediği desteği görmediğini, bu yüzden tarımdan soğuduğunu belirterek, çiftçinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerektiğini söylüyor. Alp, tarımda
Üreticiden tüketiciye direkt bağ kuracak bir sistemin gerekliliğine vurgu yaparak, devletin işin içine girmesi gerektiğine inanıyor.
Bir de son zamanlarda krizi fırsata çevirmek isteyen cambazlar yüzünden köylünün 1 liraya verdiği domates şehre geldiğinde 10 lira oluveriyor. Kimse sebebini izah edemiyor. Antalya halindeki komisyoncular bu konuda suçlu ilan edildi. Aldıkları sadece yüzde 8 komisyon, onlar olmasa büyük şehirlere çiftçi mal bile gönderemez.
Ya fiyatları yükseltmek için soğanı depolarda saklarken, çürüten fırsatçılara ne dersiniz, Allah’ın parmağı yok ki, gözlerine soksun…