ANTALYANIN KAHYASI

Subaşı ile Demokrasi üzerine…

Dostlarımızın bir grubu ile Cumartesi sabahları kahvaltıda buluşup sohbet ediyor, memleket meselelerini tartışarak, taşın altına elimizi nasıl sokabileceğimizi konuşuyoruz. Aramıza konuk olarak katılan dostlarımız da, konuşmaları ile bizi bilgilendirirken, kahvaltı sohbetlerine de renk katıyorlar.

Bu haftaki konuğumuz Av. Hasan Subaşı idi. Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı, DYP eski, Genel Başkan Yardımcısı… Şimdilerde çiftçi Hasan Subaşı… Can kulağı ile dinliyoruz. İki önemli hususa parmak basıyor:

Birinci söylediği; Cumhuriyet rejimleri demokrasi ile doldurulmazsa o ülkede sorun eksik olmaz.

İkinci söylediği ise; parti kapatarak, ihtilal yaparak ve en önemlisi halkın iradesine rağmen,halkın seçtiği iktidarlara saygı göstermemekle demokrasiyi yeşertemezsiniz… Bu konuda her atılan adım, ülkeyi bir 10 yıl, 20 yıl geriye götürür.

Bize uygun bir de canlı örnek veriyor: İnsanları birbirlerine çok benzeyen iki ülke Hindistan ve Pakistan… Düne kadar her ikisi de iç savaşlardan kurtulamayan bu iki ülkeden biri kardeş Pakistan, bizi adeta örnek alıp taklit ederek askeri müdahaleler ve yönetimlerle sürekli yerinde sayarken, toplumunda birçok dini barındıran ve demokrasisini içselleştirip, özellikle 21. yüzyılın sektörü iletişimde kalkınarak dünya devleri arasına giren Hindistan…

Aslında demokrasiyi oturtamayan ülkeler bizim gibi, günlük sorunlar ve kavgalarla vakit geçiriyorlar.

Merkez sağda durum.

Subaşı’na göre merkez sağda olabilecekler Anayasa Mahkemesi’nin parti kapatma ile ilgili vereceğe karara bağlı. Şu anda iktidar partisinin merkez sağda hakim rol oynadığına inanıyor.

Bugün “demokrasi” diyerek, “çok partili” sistemi savunarak, “her köye elektrik, her köye su” diyerek, ya da eskiden olduğu gibi liberal ekonomiyi komünizme karşı savunarak merkez sağda bir hareket yaratmanın mümkün olamayacağını söylediğimizde fikirler örtüşüyor. 1950’lerin, 1960’ların söylemleri ile “yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır” demenin de kafi olmadığını hepimiz biliyoruz.

Ancak merkez sağ hala bir bekleyişte. DYP-ANAP birleşmesine ramak kala ortaya çıkan sinerji, Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu tarafından birdenbire söndürüldü. Bu iki lider, merkez sağa gönül veren liberallerin hayali ile birlikte kendi siyasi geleceklerini de kararttılar. Aslında merkez sağda liderden çok yeni bir söyleme, yeni bir tarife ihtiyacı var diye düşünüyoruz. Bunun için de Subaşı’nın söylediklerine katılıyor ve kapatma davasının sonunu beklemenin doğru olduğu inancımızı paylaşıyoruz.

Yerel siyaset ne durumda?

Subaşı’nın CHP’den, direkt Baykal’dan ya da endirekt başka kanallardan önümüzdeki yerel seçimlerde Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için teklif aldığını artık bilmeyen yok. CHP’nin oyları ile Hasan Subaşı’nın oylarının birleşmesi, AKP tarafından yapılan son anketlerde yüzde 50’leri aşan AKP oylarına karşı tek alternatif gibi görünüyor. Subaşı net ve kesin konuşuyor:

“Bu konuda verilecek karar, partimden önce beni ilgilendiriyor. Benim kararımı gerektiriyor. Şu andaki fikrime gelince; artık yerel yönetimlerle ilgili bir düşüncem yok. Olursa da bunu dostlarımla ve kamuoyu ile paylaşırım. Aslında genel seçimlerle ilgili tecrübeme ihtiyaç olabileceği inancındayım.  Şurası da bir gerçektir ki siyasette kimse vazgeçilmez değidir.”

İşte böyle. Subaşı CHP destekli aday mı, değil mi net olarak öğrenemedik ama, bir baskı altında olduğu gerçek. Bu baskı mahalle baskısından da öte, Kent Baskısı… Bakalım zaman daha neler gösterecek?...

Not: Merak edenler için işte bizim Dostlar Meclisi Üyeleri: (Alfabetik) “Abdullah Kara, Abdurrahman Fırtına, Ahmet Çelebi, Ahmet Dökdök, Ali Karataş, Ahmet Ayvazoğlu, Bekir Çoban, Ekrem Şen, Erdoğan Kahya, Fethi Avşar, , Hayrullah Keskin, Nedim Seferoğlu, Hüseyin Sapmaz, Kemal Kara, Mehmet Tekin, Mehmet Çiller, Mustafa Gököz, Mustafa Gönenç, Nevzat Özekli, Orhan Altınay, Süleyman Erdoğan, Yusuf Esen, Yusuf Vermez

 

GÜLMECE:

 

Kaçan espri 

 

Ula temel der “Bir öğünde kaç hamsi yersin?” Temel cevap verir: “elli.”

Pekale der şimdi ramazan, oruçlu iken kaç tane yersin?

-Yüz tane…

Dursun hayır der. Oruçlu iken bir tane yersin, orucun bozulur. Diğer doksan dokuzunu oruçsuz olarak yersin.

Espri temelin hoşuna gider. Bu espriyi hemen bir arkadaşına satması gerekir.  Bir arkadaşı ile karşılaşır.   

Ula söyle bana der. Bir öğünde kaç hamsi yersin?

Arkadaşı cevaplar: “Yirmi tane. “

Temel “tüh be” der.  “Espriyi kaçırdın. Yüz tane deseydin sana güzel bir espri yapacaktım.” 

 

 

GÜNÜN SÖZÜ

Yapabileceğinizin en iyisini yapıyorsanız, başarısızlık hakkında endişelenmenize gerek yoktur.

Robert Hillyer
Yayın Tarihi
02.06.2008
Bu makale 1009 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!