Gazetelerde haberi okuyunca irkildim. Bu otobüs şoförü karar verici olunca, sonuçta ortaya çıkacak hataların düzeltilemez olduğunu düşündüm.
Özel Halk Otobüslerinin şoföründen bahsediyorum. Genelleştirmeden, hepsini suçlamadan… Ama şu atasözünü de unutmadan:
“Çingeneye bıçak vermişler, önce babasını kesmiş…”
Efendim malum şoförümüz, aracına binen yaşlı adamın gösterdiği Gazi Kartı’nın geçersiz olduğunu söylemiş, bununla da kalmayıp kendisinin eski polis ve gazi olduğunu söylemesine rağmen ite-kaka otobüsten indirmiş.
Adamın yaşına bir bak, zaten 65’iş geçmiş
Sen kriminal polis misin, kartın sahtesini doğrusunu bilen adamsın,
Sende utanma yok mu?
O kadar çirkin ki bu durum.
Çirkin ötesi terbiyesizlik…
Sonuçta, kendisine “men” cezası verilmiş, bana göre yargılanmalı da. Bu madalyonun diğer yüzü.
Öncelikle Devlete 28 yıl hizmet eden, güvenliğimizin güvencesi, gazilik mertebesine ulaşmış, madalya ve berat almış Türk Polisi Veli Akkuş beyefendiden toplum olarak özür dilemeliyiz. Çünkü o’na bu hareketi reva gören muhterem(!) özür dilemeyi bile beceremez.
İkincisi; o otobüsteki yolcuların, sadece seyirci rolünü üstlenip bu şoföre neden müdahale etmediğini merak ediyorum. Çünkü yanı başımızda olup-bitenlere; “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığı ile ses çıkarmamayı alışkanlık haline getirdik. Bu tutum ne Müslümanlığa, ne de Türklüğe yakışır. Ne de insanlığa…
Korkak insanlar olduk. Adliyeye gidip gelmekten üşendiğimiz için şahit olmayı istemeyiz, “şikayetçi olursak adımızı verirler” diye kaçarız, trafikte hata yapanı görür, ne müdahale ederiz, ne de şahit oluruz, daha bir çok sebep… O zaman biz neden yaşıyoruz bu toplumda?
“Avrupa ülkelerinde insanlar insan gibi yaşıyorlar” diye imreniyoruz. Trafikte herkes birbirine saygı gösteriyor, komşular üzerine düşeni yapınca kavga gürültü çıkmıyor, sokağı sırayla temizledikleri için, sırası gelince görevini yapmayan komşuyu şikâyet ediyorlar ve bu hiç ayıp olmuyor. Üstelik şikâyet edilen tüm komşularından özür diliyor. Devletin kendisine verdiği cezaya itiraz bile etmiyor.
Bir de üçüncü mesele var. Yöneticilerinin onca mücadelesine rağmen, halk otobüslerindeki bu gidişatın neden devam ettiğini de merak ediyorum. Ücretleri az buldukları için sık sık şoför değişimi, buna etken midir? Bunu da bilemiyorum. Ancak dernek ve oda Başkanlarının bu tür konularda önce özeleştiri yapmasını ve topluma hesap vermesi gerektiğini unutmaması lazım diye düşünüyorum…
Benden söylemesi…