Gazeteciliğin zor bir zenaat olduğunu her zaman söylerim. Kimseyi mutlu edemezsiniz çünkü. Kamuoyunu bilgilendirmek, toplumda olup bitenleri başkalarına aktarmak görevinizdir. Şayet muhabir değil de yazarsanız bunları aktarırken yorum da yapmak zorundasınızdır. Yorumlarınız birilerini övüyorsa, teşekkür eden çıkmaz da, şayet birilerinin bam teline basarsanız sizden kötüsü yoktur. Dostlarımız bile güven duymaz bize. “Acaba sohbette konuştuğum sırları yazar mı?” diye çekirnirler bizlerden… Oysa gazetecinin de diğer mesleklerde olduğu gibi iyisi de vardır, kötüsü de. Bir kısır döngüdür bu… Bu açıdan bakınca da, gazetecinin gerçek dostu da yoktur. Kimi lehinde yazılmasını ister, Kimi aleyhinde yazılmamasını. Oysa gazeteci ne savcıdır, ne de hakim. Doğruyu arayan, bulduğu ya da bulduğunu zannettiği an da bunu okurları ile paylaşan kişidir.
Bugün yine AKP’nin temayül yoklamasında olup bitenlerle ilgili yorumları sürdüreceğim. Baştan şunu ifade etmeliyim ki; aday adaylarının çoğu arayıp, yorumlarım için:
“Bizim görüp de söyleyemediklerimizi yazmışsınız. Tercüman oldunuz. Teşekkür ederiz” derken, tek olumsuz eleştiriyi de İl eski Başkanı Hüseyin Samani’den aldım. Samani temayül yoklamasında tek bir kişiye dahi yönlendirme adına herhangi bir şey söylemediğini, kendisine bu konuda, “Ne yapacağız?” diye soranlara da “Vicdanınızın kimi diliyorsa ona oy kullanın” cevabını verdiğini dile getirdi.
Sonuçlar “Teşkilat” diyor…
Samani’nin bir aday adayı olarak bu işlerin direkt içinde görünmemesi gerekir. Siyasal etik de bunu gerektirir. Ancak 81 aday adayının yarıştığı bir temayülde de teşkilatın varlığını hissettirmesini de anlarım. Hatta, teşkilatın aday adayı olan eski başkanını korumak adına bazı eylemlere girmesini de anlarım. Ancak teşkilatın listenin tamamına müdahale ederek, “Bizden olanlar ve olmayanlar” ayırımı yapmasını bir türlü izah edemiyorum, aklım da ermiyor.
Peki teşkilatın kendine yakın isimleri ön sıralara alması kimin işine yarayacak? Bunun yanıtını ARGE’den sorumlu Ak Parti Genel Başkan yardımcısı Elazığ Milletvekili Reha Denemeç verdi. Denemeç, temayül yoklamasının başladığı saatlerde aday adaylarını Kepez Arena’nın Şeref Tribününde toplayarak bir konuşma yaptı. Reha Denemeç, adayların belirlenmesi sürecindeki kriterleri anlattı. Sanki olacakları tahmin ederek; “Şüphesiz teşkilata yakın olan adaylar daha iyi sıralara gelecektir. Bizim için partimize yeni katılan birinin, ya da teşkilat tarafından tanınmayan birinin alacağı 100 oy, teşkilattan birinin aldığı 1000 oydan daha evladır” diyerek önemli bir gerçeği ortaya koydu.
Bana göre ise şayet teşkilat; parti görevlilerine blok oy kullanmaları konusunda bir telkinde bulunmuşsa bu durum, listenin ön sıralarındakilerin değil, arka sıradakilerin işine yarayacaktır. Aksi halde; daha dün kendisinin emrinde çalışan ve Antalyalı olmayan aday adayının amiri olan ve bu kentte 5 yıl Belediye Başkanlığı yapan amirinin önünde yer almasını hiçbir Ak parti yöneticisi izah edemez…
Mülakat başlıyor.
Bütün bu olup bitenlere rağmen temayül yoklamasının kaçıncı sırasında olduğuna bakmaksızın tüm aday adaylarının bugün başlayacak mülakat görüşmesine katılmalarını öneririm. Çünkü AKP’de aday listesi, temayül sırasına göre değil, kamuoyu araştırmaları ve mülakatta alınacak sonuçlara göre belirlenecek.
Bir açıklama
Temayül yoklamasında Kumluca’nın tam desteğini alan Merkez Valisi Veysel Dalmaz, yazılarımın birince “saygıdeğer Vali’nin merkeze alınmasına ilişkin sorunları çözerek aday adayı olduğu” yönünde bir yorum yapmıştım. Sayın Dalmaz, Sivas Valiliğinden Merkez Valiliğine alınmasının hükümetle arasında bir sorun olduğu anlamına gelmemesini gerektiğini, merkeze gelişinin hükümet dışında tamamen idari bir konu olduğunu dile getirdi ve hükümetle hiçbir sorunu olmadığını bana açıkladı.