Ekonomide Gresham Kanunu’nu ekonomistler ve iş dünyası iyi bilir. Biz de üniversite yıllarında İktisat dersinde okumuştuk. Kanuna adını veren Gresham der ki; “Kötü para iyi parayı piyasadan kovar…” Bilim insanının bu sözleri ile anlatmak istediği, piyasada hep yırtılmış, eskimiş, kirlenmiş kötü paralar dolaşır. İyi paralar hep insanların cebinde ve cüzdanındadır. Bu tümceyi hayatın her alanında kullanabilirsiniz.
Siyaset kurumu öyle bir hal aldı ki, iyi insanlar sırra kadem bastı…
Şimdilerde siyasette başarılı olmanın yolu önce -maalesef üzülerek söylemek durumundayım- ‘yalakalık’ dan geçiyor. İkincisi biat etmek… Tüm varlığınızla lidere, parti görüş ve düşünceleri ile politikasına biat edip, gerekirse kendinizi feda etmek zorundasınız. Üçüncüsü yalan söylemek gerekiyor, göz göre göre, karşınızdakinin gözünün içine baka baka yalan söylemek… Sonuncusu ise algı yaratmak adına, karşı tarafın söylemesi gerekeni erken davranıp önce söylemek…
Bütün bunları yapabilmek gerçekten zor ama geçici de olsa yapanlar ve siyasette kendilerine göre başarılı olanlar var…
Ben ne hâkimim ne de kimselerin savcısı, tarafsız davranmaya çalışan, çalışan diyorum bugünlerde tarafsız olabilmek için çok çaba harcamak gerekiyor. Kiminle ilgili yazı yazsanız ‘iyi’ yazı ise teşekkür eden olmaz, biraz zülfi yâre dokunursanız, sizden kötüsü olmaz. Ama biz eğri ise eğri, doğru ise doğru yazmaya çalışırız, vicdanımız bunu emreder.
***
31 Mart’ta kentlerimizi yönetecek belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve mahallemiz için muhtarlarımızı seçtik. Her yarışın bir galibi, bir de mağlubu olacaktır. Biz şahsen ‘adaylar, partiler, siyaset değil Antalya kazansın’ istedik. Eğrisi, doğrusu, eksiği, yanlışı ile seçimlerde milli iradenin istediği oldu ve seçimleri tamamladık.
Siz öyle sanın, seçimi kaybeden ve bu nedenle kendilerine faturanın kesileceğini bilen siyasetçiler, mağlubiyete hemen kılıf aramaya başladılar. Bu feveran seçimi kaybeden aday için değil maalesef. Bu kendisini suçlu göstermemek, suçu başkalarına atmanın feveranı. Ne olur mağlup olduğumuzu kabullensek. Seçilen kişi düşman değil ki, o da senin, benim gibi bir insan, üstelik hemşerimiz, komşumuz, dostumuz veya arkadaşımız…
Konu yargıya intikal etmiş, Büyükşehir Belediyesi’nin ALDAŞ Şirketi’nde çalışan genç bir inşaat mühendisinin tutuklanması ile şimdilik sona ermiş bir ses kaydı davası ile ilgili bakın ne diyor; bugüne kadar hiçbir şeye itirazı olmayan AK Parti İl Başkanı İbrahim Ethem Taş… Üstelik yeni seçilmiş, konu ile ilgisi veya bağlantısı Cumhuriyet Savcısı tarafından kurulmamış, kanun karşısında suçsuz ve üstelik kentimizin yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek için yazılı açıklama yapan AK Parti Antalya İl Başkanı İbrahim Ethem Taş, 31 Mart Yerel Seçimleri'nde Antalya'da oy tercihlerini etkilemeye yönelik tezgâhlar, iftiralar, kumpaslar, hain planların ortaya çıktığını belirterek, bunun demokrasi bayramına gölge düşürdüğünü söyledi. Taş, "Sayın Böcek bu hain planların mimarı olarak her ne kadar seçimleri kazansa da tarih boyunca kamu vicdanında bu şer planlarının düzenleyicisi olarak yargılanacaktır" dedi.
Bununla da kalmayıp işe, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en hassas olduğu FETÖ bağlantısını da sokarak, seçimlere hile karıştırıldığı için “Bu seçime şaibe karışmıştır” damgasını da vurmayı başarmıştır.
Bu ithamlar gerçekten çok ağır. Kazandığı seçimin sevincini bile yaşamadan, böylesi bir ithama muhatap olan Böcek’e yazık değil mi?
İkincisi kendisi de Avukat olan Sayın Taş’ın; soruşturması devam eden dava ile ilgili yorum yapıp, hedef göstermenin TCK’da suç olduğunu bildiğini sanıyorum. Madem FETÖ bağlantısı ile ilgili bilgi sahibidir, bunun soruşturmayı yürüten savcıya söylemiş midir?
Gözaltına alınan 7 kişi CHP’ye yakınlığı ile bilinen kişiler, peki tutuklanan mühendisin ve babasının hangi partiye yakın olduğunu da açıklamak mümkün mü?
Amacım birilerini korumak, birilerini eleştirmek değil. Üstelik İktidar partisinin il başkanı olarak açıklama yapmanız en doğal bir şey ancak yukarıda saydığım endişelerim de inşallah sizi haklı çıkarır…