Her parti gene kendi gazelini okuyor. Anketlere bakıyorsunuz, hepsi birinci parti. Hiç biri ”ben ikinciyim” demiyor. Milletvekili sayısı konusunda da aynı terane. İl Başkanına soruyorsunuz;
Neredeyse 16’ının hepsini onlar çıkaracak. Bir başkası da;
- 10’unu biz alırız ama diğerlerini bilemem
diye atıyor.
Hepsi kendilerine göre anket yaptırıyor, alan razı-satan razı, kamuoyu araştırma şirketi para aldığı partiyi birinci çıkarıyor, onlarda sessiz sedasız kabulleniyor. Hatta kamuoyuna açıklamasa kendi camiasını motive etmek için bu yalanlara sarılıyor.
Dün İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı eski MHP’li Lütfü Türkkan, 24 Haziran'daki seçimlerle ilgili olarak ellerine gelen anketlerde partilerinin yüzde 16,8'in altına düşmediğini söylüyor. Üstelik yaptırdıkları tüm anketlerde bu oranın altına hiç düşmediklerini iddia ediyor.
İYİ Parti bu durumda ise, hangi partilerden alıyor bu oyu? Diğer partilerin oy oranları nasıl? Cevap yok.
Ciddi bir kamuoyu Araştırma Şirketi, seçime 15 gün kala hala yüzde 13 civarında kararsız seçmen olduğunu söylüyor.
Bir başka araştırmacı, Ak Parti adayı Genel Başkan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oylarının yüzde 54 bazında dolaştığını iddia ediyor. Seçimi ilk turda kazancaklarını söylüyor. Diğer partiler ikinci tur hazırlığına başlamış bile…
CHP’nin anketlerinde Muharrem İnce ile Tayyip Erdoğan’ın oylarının neredeyse eşitlendiği, İnce’nin partinin oylarını da son bir ayda yüzde 10 artırdığını belirtiyor.
Hangi birine inanacağız? Dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Yalnız benim anlayamadığım hala yüzde 13 civarında kararsız seçmenin nasıl olduğu. Kafam hep buna takılıyor. Şunun şurasında seçime kalmış 13 gün; liderler, adaylar, vekiller meydanlara çıkmış, kapı kapı dolaşıyorlar, sosyal medya siyasetçilerin ablukasında, o iftar sofrası senin, bu iftar benim, hatta sahuru bekleyenler var, her kulvarda siyaset konuşuluyor hala kararını verememiş insanlar varsa benim aklıma Aziz Nesin’in Türk insanı için söylediği o malum sözler geliyor. Ya da : “Kardeşim bu kadar zor karar veriyorsan, ne işin var bu ülkede?” diyesim geliyor.
**
Bir de madalyonun diğer yüzüne bakıyorum. Eskiden seçim dedikodularını berberlerden ve taksicilerden alırdık. Onlar bile konuşmak istemiyor. Daha doğrusu dedikoduya malzeme olacak bilgi birikimini toparlayamamış. Onlar da;
- Siz gazetecisiniz bilirsiniz, ne olacak bu seçimlerin sonucu? diye bize soruyorlar.
Ancak dövizdeki son tırmanışla gelen pahalılık, bayram öncesi enflasyonu da körükleyen zamlar, dağıtılan bayram ikramiyesi bile halkın ateşini söndüremedi. Savurganca harcanan paralar, seçim ekonomisinin getirdiği ve devam edeceği tahmim edilen sıkıntı ve en önemlisi zamlar…
Seçmen biraz kızgın, siyasilere öfkeli. Ülkeyi bu hale getirenlerin beceriksiz siyasetçiler olduğunu onlar da biliyor. Bir de üstüne üstlük, birbirlerine karşı hakaretvari söylemleri insanları çileden çıkarıyor. Sırf bu nedenle seçimde, sandık başına gitmek istemeyen insanlar var…
Haydi millet uyanın biraz. Seçimler geldi, seçmen kartınızı hazırladınız mı, kime oy vereceğinizi düşündünüz mü… Haydi verin artık kararınızı …