Bugün sizlerle iki belgeyi paylaşacağım. Konu yine malum orman talanı. Yer de Serik’in Zırlankaya ve Büğüş Köyleri ile Etler Köyü Hacılar Mahallesi. Bu üç köyün halkı günlerdir eylem yapıyor. Onlar gece uykusuna daldığında birileri gelip burunlarının dibindeki ormanda ağaçları kesiyor ve kendilerine yapı taşı çıkaracakları ocak için yer açıyorlar.
Hukuk Devleti anlayışı içinde hareket eden köylüler, Serik Kaymakamlığı’na, İl Özel İdare Müdürlüğü’ne, Tarım İlçe ve Orman Müdürlüklerine dilekçe vererek, köylerine bitişik alanda maden ocağı istemediklerini gerekçeleri ile bildiriyor ve eylem yapıyorlar.
Bu arada Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nden 3 ocak 2008 tarihinde yapıtaşı çıkarmak üzere, orman alanı içinde 3.09 Hektar alanda II. Grup yapı taşı işletme Belgesi alan RM Maden Petrol İnş. Malzemeleri Taş. San. Tic. Ltd. Şti 28.07.2008 tarihinde İl Özel İdare Müdürlüğü Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlı’na bir dilekçe ile başvurarak, “Efendim işte bakanlıktan aldığımız kapı gibi işletme belgesi bize işyeri açma ve çalışma ruhsatı verin” diyor.
Bu arada ağaçlar kesilmeye başlanıyor…
Hani bizim İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Birol Ekici beyefendi geçenlerde yaptığı açıklamada “Yasal olarak Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nden ruhsat alan firmaya izin vermekten başka bir şey yapamayız. İzin vermezsek biz suçlu oluruz” demişti ya. Bu kez o sözlerini unutup Bakanlığa bir yazı yazarak ruhsat veremeyeceklerini özetle şöyle dile getiriyor:
“ Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından İşletme ruhsatı verilen RM Maden, Petrol İnş. Malzemeleri Taş. San. Tic. Ltd. Şti’nin işyeri açma ve çalışma ruhsatı talebi orman içinde kalan ruhsatlı sahalara Orman Müdürlüğünce verilmiş izin belgesi bulunmadığından işyeri açma ve çalışma talepleri idaremizce uygun bulunmamıştır.
Ayrıca bu bölgede yaşayan üç köy halkı işletme ruhsatı verilen alanın köy yerleşim alanları ile bitişik olduğunu, Orman İşletme Müdürlüğü tarafından 10 yıl önce ormana Kızılçam ağaçları dikilerek gençleştirme yapıldığını, burada maden ocağı açılması halinde hemen yanı başındaki seralarla zeytin ağaçlarının zarar göreceğini bildirmişler ve söz konusu maden işletme ruhsatının iptalini istemişlerdir. Bu iddiaların araştırılması için de Serik İlçe Tarım Müdürü Mustafa Çobanoğlu ile Orman İşletme Müdürü Durmuş Koyun görevlendirilmişlerdir”
Bu arada ağaçlar kesilmeye devam ediyor…
Demek ki verilmeyebiliyormuş
Evet sayın Genel Sekreter demek ki, Bakanlığın İşletme Ruhsatı verdiği her maden ocağına İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı vermek zorunda değilmişsiniz.
Neyse biz kaldığımız yerden devam edelim;
Köylülerin mücadelesi bununla da kalmamış.
Tarım İl Müdürlüğü’ne verdikleri bir dilekçe üzerine Ziraat Mühendisleri Fazilet Sarı ve Dilek Taşgın tarafından bölgede 13.08.2008 tarihinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan ve yanda sunduğum teknik rapor’da da köylülerin haklılığı bir kez daha kanıtlanıyor. İki uzmana göre, burada maden ocağı işletilmesi halinde bölgedeki zeytin ağaçları, açık tarla sebzeleri, bitkileri ve seralar, daha doğrusu doğa çok büyük zarar görecek. Uzmanlar teknik raporun sonuna bu bölge için verilen maden işletme ruhsatının kesinlikle iptal edilmesi gerektiği yorumunu yapıyorlar.
Bu arada ağaçlar kesilmeye devam ediyor…
Durmak yok…
Peki şirket ne yapıyor dersiniz. İş makinelerini bölgeye yığan, ne Tarım Müdürlüğü’nün, ne Orman Müdürlüğü’nün ve ne de İl Özel idaresi’nin rapor ve yazışmalarını dinlemeyen şirket işyeri açma ve çalışma ruhsatını 18 Ağustos tarihinde aldı. Çalışmaya ve en önemlisi 10 yıl önce ormanı gençleştirmek adına dikilen Kızılçam ağaçlarını gece yarıları kesmeye devam ediyor.
Ve insan ister istemez kendine soruyor:
“Bu insanlar böylesi gücü nereden alıyor ve de Devlet nerede?”
Biraz da gülelim…
Dede ile torunu
Dede bahçede oynayan torununu izlemektedir. Torunu bahçede kazma kürek oynarken bir deliğin içinde solucan bulur ve çekip çıkarır. O sırada dedesi bunu fark eder ve torununun yanına gidip,
- O solucanı tekrar deliğe sokabilir misin ? der
Torunu,
- Tabiki, diye cevap verir.
Dede hafif bir tebessümle torununa
- ‘Sen onu tekrar deliğe sok benden sana 10 lira, der
Çocuk annesinin odasına koşar ve saç sıpreyini kaptığı gibi solucana sıkmaya başlar, solucan kalem gibi düzleşir. Solucanı tuttuğu gibi yeniden deliğe sokar.
Dede şaşırır ve 10 lirayı torununa verir.
Ertesi gün çocuk yine bahçede oynarken bu defa ninesi gelir ve çocuğun eline 20 lira tutuşturur ve der ki:
- Aslan torunum benim sen neler öğretmişsin dedene öyle der.
GÜNÜN SÖZÜ
Bir memlekette namuslular, en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memleket için kurtuluş yoktur.
İsmet İnönü