Sizlerden uzun süre ayrı kaldım. Yurt dışında bir akraba düğününe gittik ve biraz da uzun yıllardır yapamadığımız tatile zaman ayırmış olduk. Aslında tatil denince, dünyada olup bitenlere kulak tıkamak gelir benim aklıma. Televizyon izlemeyip, gazete okumamak, internete girmeden bir yaşam. Ama olmuyor ki; Avrupa’nın neresine giderseniz gidin, ayağınızda Türk gazeteleri… Uydu aracılığı ile izlenen Türk televizyonları ve de bir tıkla ulaşabildiğiniz yerel ve yaygın internet siteleri. Ve en önemlisi de güncellemek zorunda olduğumuz www.antalyabugun.com haber portalı… Sizin anlayacağınız Antalya’da ne olup bitti ise izlemek zorunda kaldım.
***
Almanya’da Fransa sınırı yakınlarında Landau kentine bağlı küçük bir köyde kaldık. Çevredeki büyük kentlerden Manhaim’i görme şansımız oldu, bir de Fransa’nın Strasburg kentine gittik. İki ülkenin ortasında ne sınır vardı, ne de pasaport soran görevliler. Sadece AB bayrağı tabelasında ülke adı yazıyordu.
Hem Almanya’nın hem de Fransa’nın kentlerinde bizde olmayan tek şeyin bir değil, onlarca meydanın olması ilk dikkatimi çeken konu oldu. İkincisi de bir karış toprak görmeyişimiz. Ya asfalt, ya parke döşenmiş tretuvar, ya da yeşil çimler ve çiçekler süslüyor kentleri. Tamamı parke döşenmiş caddelere bile devasa saksılarla ağaç çiçekleri taşımışlar. Çevre ise yemyeşil. Kişi başına düşen yeşil alan standarların çok üzerinde 15 metrekare…
Turizm nasıl yapılıyor?
Hoş Paris’i göremedik ama, Strasburg’da turizm konusunda hareketli bir kent. Paris sadece Eyfel Kulesi sayesinde Türkiye’ye tatil için gelen turistten daha fazla turist çekiyor. Strasburg’da ise tarihi Notre Dam Kilisesi ile tarihi doku ve kentin ortasından geçen Ren nehri turizmin üç önemli ögesi.
Yerel yönetim kente gelen yabancıları para karşılığı gezdiriyor. Kişi başı 4,5 euro ödeyip, minübüsten bozma araca bağlanan süslü romorkörlerin içinde kentin tarihi yerlerini gezerken, önünüzdeki kulaklıktan 5 ayrı dilde banttan sunum yapıyorlar. Kentin en eski eczanesinden tutun da Notre Dame kilisesinin tarihi geçmişi anlatılıyor. Aslı korunarak restore edilen evler muhteşem… Bu şehir turu 40 dakika sürüyor ve gezenler kent hakkında temel bilgileri alıyorlar. Ayrıca bayanların ayak gücü ile kullandıkları ve iki kişiyi gezdirdikleri motorsuz mini taksiler de adeta kenti süslüyor. Son olarak Ren nehri üzerinde dolaşan üzeri açık botlar da turistleri kent boyunca akan nehri gezdiriyor.
İkincisi; Strasburg bizim kadar sıcak olmasa da insanların yürüdüğü her yerde soğuk su veren Sebiller konulmuş. İsteyen hijyenik sebillerden ağzını dayayıp su içiyor, isteyen başka bir musluktan şişesini dolduruyor.
Tramvay yolları açık
Bizdeki kadar hızlı değil ama tramvaylar adeta cirit atıyor. Tramvay yollarından hem yayalar, hem de diğer araçlar yararlanıyor. Hafif raylı sistem üzerinde genellikle sinyalizasyon bile yok. Bizden bir farkı daha böyle boş gidip gelmiyor tramvaylar… Tabi oralarda bu kadar insan yoğunluğu yok. Çünkü gündüz saatlerinde herkes işinde gücünde, caddelerde gezen eliboş insan sayısı çok az…
İster inanın ister inanmayın
Almanların azınlıkta olduğu Sünnet düğünündeyiz. Anlayacağınız çoğumuz Türk. Sözleşme gereği salonda hizmeti düğün sahibi veriyor. Salonu teslim ederken de aynen aldığı gibi. Sandalyeleri bile üst üste yığarken 12 sıra olması gerekiyor. Almanya’nın bence en önemli farklılıklardan biri çöplerin evlerde ve işyerlerinde ayrıştırılması. İşte bu düğünde de tüm çöpler aynı torbaya konmuş. Salondan ayrılık zamanı geldiğinde durum fark edildi. Düğün sahibi kayınbiraderim tabloyu görünce derinden bir “Eyvah” çekti. Ve ertesi sabah ilk iş salona yeniden gelip arkadaşları ile beraber 400 kişinin çöpünü o koca çuvallardan tek tek kağıdı, plastiği, camı ve yiyecek artığını ayırdılar ve çöpe öyle götürdüler.
Siyaseti soracak olursanız. Almanya’daki Türkler bizden daha çok konuşuyor ve “Ne olacak bu ülkenin hali” durumunu daha çok seslendiriyorlar. Türkiye’de olup bitenler konusunda bizden daha duyarlı gibiler. Endişelerini dile getirip, merakla yeni seçimi ve kimin iktidara gelebileceğini tartışıyorlar. Kavga etmeden, kırıcı olmadan medeni ölçülerde fikirlerini dile getiriyorlar.
Aslında oralardan anlatacak o kadar çok şey var ki. Bunları bizim yerel yöneticilerimiz adına yaptığım araştırma ve bedelsiz danışmanlık için yazıyorum. İnşallah ilgilenirler…