Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk kökten eğitimci, Eğitim Bilimleri Fakültesi mezunu, yüksek lisansı Gelişim Psikolojisi alanında, doktorası psikolojik danışmanlık ve rehberlik üzerine… Anlayacağınız çok donanımlı bir zat. Milli Eğitim’deki sorunları çok iyi bildiği ve çözüm üreteceği için bu göreve atandı.
Kendisini yakından tanıyan bir dostum, Selçuk’un görev teklif edildiğinde, “Teklifi kabul ederim ama işime kimsenin karışmasını istemem” demiş. O zaman bu tavrı nedeniyle taktir etmiştim. Ancak siyaset bu, “yanlarında dura dura ya huyundan ya suyundan” derler ya… O’nun gibi…
**
Ziya Selçuk hoca, aradan geçen bunca zamana rağmen şu görev bekleyen öğretmenler meselesine bir çözüm bulamadı. Bulamadığı gibi, yedek öğretmenlik söz konusu olduğunda bu boşta bekleyenleri değil, başka mesleklerden gençleri yedek öğretmen olarak işe alıyor. Bizim Eğitim-İş Şube Başkanı Fatin İltar da bu yedek öğretmenleri Devşirme Yeniçerilere benzetmiş…
Önceki gün bir açıklamasını okudum, Devşirme dediği öğretmen vekillere ateş püskürüyor. Bence de haklı. Binlerce genç yeterlik sınavında, yeterli puan alamadığı için Devlet kapısında beklerken, yeterlik sınavına bile gerek görülmeyen işletmeci, iktisatçı, ekonomist v.b üniversite mezunları sözleşmeli olarak öğretmen yapılıyor. Beklemedeki öğretmenlerin bir bölümü de asgari ücretin altında bir ücretle özel okullarda çalışmak zorunda kalıyorlar, bu durumu da bilmeyen hiç kimse yok.
Bana göre bir yanlış var bu işte!..
Devlet evlatlarına güvenmiyor. Sen dört yıl süre ile öğretmenlik eğitimi veriyorsun, okulu başarı ile bitiriyorlar, sonra “gel bakalım, yeterince öğrenmiş misin?” diyerek mezun olan öğretmeni bir sınava tabi tutuyorsun. Sen eğitmedin mi bu çocukları, sınav kazanamıyorlarsa bunun suçlusu kim? Sensin…
Bir de şu husus var ki; 20 yıllık öğretmenler; “Bu sınava şimdi bizi alsalar, biz de kazanamayız” diyorlar…
Peki Tıp Fakültesi’ni bitiren Pratisyen hekimi sınava tabi tutuyor musun? Ya da İşletme bitiren, Eczacı olan veya Diş Hekimi için sınav açılıyor mu?
Hayır…
O zaman bu işte bir terslik var!..
O zaman bu öğretmen yetiştiren okulları, “yetiştiremiyorlar” diye kapatmamız lazım gelmez mi? Ya da, sınav kazanamayan çocuklar yeniden eğitine tabi tutulamaz mı? Böyle eli boş dolaşmalarından haz mı duyuyorsunuz? En önemlisi de eğitim konusunda hiçbir liyakati ve bilgisi olmayan diğer okul mezunlarını, inat olsun diye mi vekil öğretmen yapıyorsunuz?
Şahsen ben bu konuyu anlamış değilim…
Sayın Milli Eğitim Bakanımız, hocamızın bu işlere bir çözün aradığını sanıyorum. Ancak diğer bakanlar gibi o da müfredat değiştirmekle meşgul. Yeni bir çalışması var öğrenci ve öğretmenlerin tatilini üçe bölmek… Bir Matematik dersi seçmeli olmuş, ben bu yaşlarda okusaydım Matematik’i seçerdim…
Turizmciler bu karara sevindiler, “bunca eğitim görmüş-geçirmiş bakanımız da bu kararın yararı olmasa herhalde böyle bir uygulamayı başlatmazdı” diye düşünelim…
Eskiden emekli öğretmenler maaşları yetmediği için limon satarlardı, şimdi mezun olmuş ve yıllardır öğretmenlik yapamayanlar her şeyi satıyorlar.
Yapılacak bir şey yok. Biraz daha sabır çocuklar…