Gazetelerde boy boy fotoğraflar.... Antalya’daki esnaf ve sanatkar odaları, ardından da Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (AESOB) Adayları belediye başkanlarını ziyaret ederek adeta icazet alıyorlar. Aslında onların ziyaret edecekleri kişi ya da kurumlar belediye başkanları değil, dükkanını siftah etmeden açıp kapatan, birlik ya da odasına aidatını bile ödeyemeyen, akşam da evine ekmek götüremeyen esnaf olmalı.
Oda seçimlerinin hemen tümünde aynı şeyler yaşandı. Rakibi CHP’yi ya da CHP’li başkanı ziyaret etmişse, o da rakip AKP’yi ziyaret ederek bir anlamda destek istedi. Bu durum giderek yaygınlaşıyor. Korkarım yakında “AKP’li odalar”, “CHP’li odalar” gibi ayırımcılık başlayacak.
Peki bu destek arayışı neden siyasi partilerde odaklanıyor? Bu sorunun cevabı; iktidarın halen yürütmekte olduğu her şeyi, her kurumu ele geçirme planında yatıyor sanırım. Bırakın odaları meslek örgütlerinin seçimlerine bile karışan, kendi adamlarının bu seçimlerini kazanabilmesi için çalışan siyasi erk, durumu bu hale getirdi.
Ya sırtını siyasetçilere dayayıp seçim kazananlara ne dersiniz?
Yarın o siyasi hareket; “Ben sana seçim kazandırdım. Yap şu istediklerimi” diye karşısına dikilince ne olacak? Ya da binlerce kişiyi temsil eden bir oda ya da birlik başkanının, “Şu partinin, ve bu partinin adamı” damgasını yemesi çok mu iyi? Bu nasıl bir sivil insiyatif anlayışıdır?
***
Milletin vekilliğine erken soyunanlar!
Yeni bir moda daha gelişiyor. Kimi partiler erken seçin istiyor ya, o yüzden genel seçim hazırlığına başlayan siyasilerin sayısı da artıyor. Söylendiğine göre bunlardan biri Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen, biri de Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek…
Kendileri iddiaya göre, koltuklarını bırakacakları veliahtlarını bile belirlemişler.
Milletin görüşünü soran yok ama…
Yarın çıkıp ta, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal; “Seçilmişlerin Milletvekili adayı olmasını yasaklıyorum” diye bir karar alırsa ne olacak?
Ya da bu halk enayi mi?
“Kardeşlim ben sizi belediye Başkanı olarak seçtim. Bu işte başarılısınız ve her ikinizi de 3 dönemdir bu görevce getiriyorum. Milletvekilliğine aday olursanız oyumu vermem” diye tutturursa ne yapacaksınız?
Aday olup seçilemediğiniz taktirde Başkanlık koltuğuna geri döneceğinizi sanıyorsanız, bu da etik olmaz.
Rahmetli Yener Ulusoy belediye başkanlığı görevi devam ederken, bakan olmak sevdası ile Milletvekilliğine aday olurken, belediye başkanlığı görevinden istifa ederek aday oldu. O günkü uygulamadaki yasalara göre istifa etmeyebilir, izin alabilir ve seçimi kazanamazsa da görevine geri dönebilirdi, ama o, bunu etik bulmadığı için istifa ettiğinden geri dönemedi.
***
Bu söylediklerim sakın ola ki yanlış anlaşılmasın, siyaseti tu-kaka göstermek için değildir. Tam aksine siyasetin de bir meslek kabul edilip, ülkesine hizmet etmek isteyen herkesin siyasete bulaşmasını isteyenlerdenim. Ancak siyasetle de uğraşsalar herkesin kendi işine bakmasından yanayım. Bu görüşleri söylemem de ondandır. Bir süreden beri devam ettiği üzere Yasama; yürütmenin, yürütme; yargının, belediye başkanı; oda başkanının, milletvekili; dernek başkanının işine karışırsa ülkenin durumu nice olur?
Sivil toplum kuruluşları siyasi parti olmadığına göre bırakın kendi sorunlarını kendileri çözsünler? Kendi yöneticileri kendileri seçsinler… Demokrasi de bu değil midir?