31 Mart geride kaldı. Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları belirlendi. Ama “Yenilen pehlivan güreşe doymaz” misali mağlup olanlar itirazlara başladılar. Hele Ak Parti İl Başkanı İbrahim Ethem Taş, 19 ilçede birden Büyükşehir oylarının yeniden sayılmasını isteyince; bu iş yön değiştirip polemiğe, ya da siyasi bir taktiğe dönüştü.
Ak Parti İl Başkan Taş, itiraz gerekçesi olarak Kepez’deki çöp konteynerlerinde kendi adayları Hakan Tütüncü’ye ait 2-3 adet mühürlü oy pusulasının bulunmasını gösterdi, hiç bir oyun heba olmasına izin vermeyeceklerini dile getirdi.
O böyle deyince aklıma ya Ak Parti seçimi kazansaydı ne olacaktı, sorusu geldi. Sayın Taş, o zaman kimin oyunun heba olacağını düşünecekti acaba?
***
Siyasette galip gelmek de var, mağlubiyet de… Rahmetli 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel için söylenen bir laf vardır, “7 kere gitti, sekiz kere geri geldi” diye. Bakın Menderes Türel de, iki kez gitti, iki kez geri geldi. Rakibi ile arasındaki oy farkını görerek itiraz bile etmedi, ama hiçbir zaman “pes” de etmedi. Siyasette amacın; seçilip ya da seçilmemek değil, halk bu yetkiyi kime verdiyse o’na düşen görevin bu kente hizmet etmek olduğunu bilerek gitti ve geldi. Yılmadı, çalıştı, çabaladı, mücadele etti. Hepsi Antalya’ya hizmdt etmek ve en iyisini yapmaktı. Türel’in tek bir arzusu vardı. Yarın Belediye başkanı olmadığında yaptıkları ve bıraktığı eserlerle anılmak… Bu ne güzel bir duygudur. Çocuklarımıza, geride kalanlara bırakacağımız kutsal bir miras…
Bir sohbetimizde Rahmetli Yener Ulusoy’a “Başkanım ANAP içinde çok güçlü bir isimsiniz. Antalya Belediye Başkanlığı dışında parti kurucusu ve yönetimde görev alan bir kişi olarak yapamayacağınız hiçbir şey yok. Yarın emekli olduğunuzda Allah’tan ne istersiniz?” diye sormuştum. Derin bir “ohhh” çekip, “Elim arkamda Kalekapısı’nda dolaşmak isterim” diye yanıt vermişti. O günler geldiğinde Yener Ulusoy, kronik astım hastalığı yüzünden Kalekapı’sında dolaşamamıştı.
Çok güzel insandı, iyi niyetli; Vatanını milletini ve Antalya’yı çok seven bir belediye başkanıydı, Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun…
O yüzdendir ki, arkasından herkes güzel şeyler söylüyor. O yüzden bu görevler gelip geçici, bu tür görevlere seçilen insanların art niyetli olduklarını düşünmek bile abes. Her biri birer çivi çakmışlardır. Hepsinden Allah razı olsun.
Biz yeter ki kavga etmeyelim. Seçim olmuş, bitmiş, böylesi yoğun itirazlara gerek var mı? Herkesin gözü önünde hazırlanan tutanaklara itirazın anlamı var mı? Her partiden temsilcinin bulunduğu sandıklarda; tutanaklar hazırlanırken, altına imzalar atılırken niye itiraz edilmiyor da, yenilgi sonrası itiraz niçindir, anlamak mümkün değil…
Hani bir şarkı sözü var ya: “Bu da geçer” diye;
“Böyle kalmaz zamanla düzelir elbet
Bu da geçer arkadaş buna üzülme
yarın başka bir gündür yarını bekle
bu da geçer arkadaş sakın üzülme”