Şu doğruyu artık hepimizin kabul etmesi lazım. Eğri oturup, doğru konuşalım Başbakanımız eli öpülecek adam… Memleket ekonomik kriz yüzünden inim inim inliyor, esnaf siftahsız kepenk açıp kapatıyor, çekler, senetler protesto oluyor, bizimki günden değiştirme konusunda uzmanlığını ortaya koyup, ya türbanı atıyor ortaya, ya herkesin memnun olmadığı medyayı… Arada bir de küfürle cilalıyor işi, “delikanlı adam” olarak geleceğe yatırım yapıp ünleniyor. Muhalefet derseniz, onları önce yarattığı gündeme, sonra da istediği yöne lastik top gibi çekip, çeviriyor.
Bu adamın eli öpülmesin de kimin öpülsün?
Bütün bunlar olup biterken millet suskun… Halkın hali perişan, esnaf toz-duman, işsiz sayısı artıyor, ortalık yangın yerine dönmüş, kriz büyüyor. Görünen o ki, borsadaki yabancı sermaye de çekilirse daha da büyüyecek.
Millet neden susuyor acaba?
Hafta sonu dostlarla birlikte olduğumuz kahvaltıda bunları tartışıyoruz. Esnaftan, tüccardan, siyasetten dostlar. Aklın yolu bir. Teşhiste herkes hemfikir. Hatta ortak bir kanı daha var. Kemal Derviş’in hazırladığı program düne kadar başarı ile uygulandı. Ama bu program ömrünü tamamladı. Devamı gerekiyor, ama devamını yapacak ve uygulayacak iktidar yok. Bir de iktidar partisinde yangından mal kaçırırcasına bir takım çalışmalar herkesin dikkatini çekiyor artık. Adamına göre ihale ve iş yaratma, ballı ocaklar, yağmalanan orman alanları, tahsisler, kadrolaşmalar ve en önemlisi de sivil toplum örgütlerini ele geçirme politikaları… Halk bir yanda sıkıntı çekerken, diğer yanda AKP’nin yerel seçimlerden galip çıkma planları dikkat çekiyor.
Millet suskun, çünkü seçimde vekalet verdiği suskun…
Millet suskun çünkü meslek örgütü susuyor…
Ve millet; her şeyi başka bir güçten beklemeye alıştırıldığı ve her on yılda bir onları beklediği için susuyor.
Ya sivil insiyatif?
Hadi bizim millet vurdumduymaz diyelim. Ya sivil toplum örgütlerimize ne oluyor? Onlar niçin susuyor? Esnaf kan ağlarken Esnaf Odaları Birliği ve ona bağlı 50’nin üzerinde oda başkanı niye susuyor. 40 bine yakın üyesi ile Antalya siyasetini her dönemde yönlendiren, zaman zaman cılız çıkan açıklamaları ile ekonominin iyi gitmediğini söylemekle yetinen tüccarımızın, ülkenin orta direği KOBİ’leri bünyesinde barından Ticaret ve Sanayi Odası ile o’nun her meslekten temsilcilerini barındıran 100’ün üzerinde Meclis üyesi nerede? Onlar niçin susuyorlar? Ülke kalkınması için ellerini taşın altına soktuklarını söyleyen diğer dernek, cemiyet, oda temsilcileri neredeler? Bunlar yer yarıldı, içine mi girdiler?
Hayır hepsi buradalar, bu ülkede yaşıyorlar ama sessiz kalmayı, ya da başbakanımızın belirlediği gündemi izlemeyi tercih ediyorlar…
Bunun da açık ve seçik iki sebebi var.
Birincisi istikbal beklentisi, daha doğrusu siyasi gelecek… Yaklaşan seçimlerde acaba bir yerlerden aday gösterilebilir miyim beklentisi.
İkincisi ise başbakandan zılgıt yememek. Bugüne kadar çok örneğini yaşadık. Birileri çıkıp başbakanın düşüncesinin tersine bir şey söylerse, aldığı cevap kesin ve net:
“Sen kimsin kardeşim. Sen kimsin de bunları söylüyorsun…”
İşte bu minval üzre gidiyoruz. Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete…
GÜLMECE
Sohbet
Uçağın havalanmasını beklerken yanda oturan yolcu, dönmüş ve, “Biliyor musunuz, bir yerde okumuştum, eğer yolculuk esnasında yanınızdaki ile sohbet ederseniz, seyahat süresi daha kısa geliyormuş insana.”
Kucağındaki kitabı okumak üzere yeni açmış adam, kitabı yavaşça kapatmış ve adama;
- Hangi konuda sohbet etmek istersiniz?
- Bilmem ki, nükleer enerji konusunda konuşmak ister misiniz?
- Olabilir, bu ilginç bir konu olabilir, ancak nükleer enerji konusuna girmeden önce size başka bir soru sorayım. Bir at, bir inek ve bir keçi, üçü de ot yiyerek beslenmelerine rağmen, keçi misket şeklinde, inek sıvı şeklinde, at ise kurutulmuş ot şeklinde dışkılar. Sizce neden?
Sohbet etmek isteyen adam, hayretle bakmış;
- Hiçbir şey aklıma gelmiyor, bilmiyorum.
Kitabını okumak isteyen adam;
- Hiç bir bok hakkında bilgin yoksa ne demeye nükleer enerji konusunda sohbet etmek istedin öyleyse?
Günün Sözü
Başkalarının güç buldukları şeyi kolayca yapmak yetenek, yetenekli insanların yapmayı imkansız buldukları şeyi yapmak da dehadır.
(HENRİ FRE)