Parti içi demokrasinin varlığı konusunda en iddialı parti olan CHP’de son günlerde olup bitenleri izlerken, “Hangi demokrasi?” demek geliyor içimden.
Gelin hep birlikte konuyu enine boyuna tartışalım, kararı ben değil siz verin.
Özer Ülken seçimle il başkanlığına geldi. Kendisinin tercih ettiği 20 arkadaşı ile birlikte… Henüz bir yılını bile doldurmadan parti içinde yönetimden kaynaklanan kavgalar başladı. Yönetim; Kongre sonrası ortaya çıkan kavgaları barış yaparak çözmek yerine, kendi kendine muhalefet yaratarak teşkilatı toparlayamadı. Partiye önceki dönemlerde küsen, kırılan, bir kenara çekilen üyelerini yeniden kazanmak yerine, “Biz bize yeteriz” mantığı ile yüz vermedi, tam tersi dirsek çevirdi. İlçe başkanları ile diyalog kurmak yerine, “O bunun adamı, şu o’nun adamı” diye yeni küskünler yarattı. Antalya merkezdeki Büyükşehir ve 5 ilçeden 4 belediyeyi kazanarak teslim aldıkları yerel yönetimleri de toparlayamadı, kavga etmelerini engelleyemedi, Döşemealtı belediye Başkanının iktidar partisine gidişini durduramadı ve Belediye Başkanları ile birbirlerini kovmalara kadar varan diyaloglara girildi.
Bütün bunları da bir kenara koyalım. İşe bir de bu orkestranın şefi, yani İl başkanı açısından bakalım:
Sen; birlikte, omuz omuza mücadele vererek seçim kazandığın 20 arkadaşından, yedekler hariç 15’i istifa ediyorsa Hacı Bektaşi Veli’nin dediği gibi suçu önce kendinde aramalı, “Ben nerede hata yaptım?” diye önce kendini sorgulamalısın. Bu teşkilatın ve en önemlisi de dava arkadaşlarının seni neden istemediklerinin cevabını bulmalısın.
Eğri oturup doğru konuşalım. Sayın il başkanı bunları yapmak yerine, CHP içindeki klasik yöntemleri kullanarak ilgili makama başvurmuş ve kısa süreli de olsa yönetimin kendiliğinden düşmesini engellemiştir.
Baykal Faktörü
Hepimiz şunu iyi biliyoruz. CHP’nin yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi Antalya söz konusu olduğu zamanlarda son sözü önceki Genel Başkan Deniz Baykal’a bırakma centilmenliğini bugüne kadar hep gösterdi. Bu istifalarda da aynısı oldu. Teşkilattan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in istifaları onaylamasına rağmen Baykal’ın genel seçimler nedeniyle “Dere geçerken at değiştirilmez” sözleri ile müdahalesi sonucu operasyon durduruldu. Karar bugün toplanacak MYK’nın vereceği karara kaldı. Ancak MYK’ya rağmen Baykal ne derse o olacaktır. İstifalar kabul edilse bile Baykal’ın istediği yeni bir İl Başkanı atanacaktır diye düşünmekteyim. Nitekim Baykal’ın Genel Merkez Yönetimine, “İl Başkanının düşmesi” durumunda Yıldıray Sapan’ı nişaret ettiği de söyleniyor.
Milletvekili adayları meselesi
CHP’de bir de önümüzdeki genel seçimlerde kimlerin aday gösterileceği meselesi var. Eski Baykal muhalifleri ön yoklama istiyor. Çünkü biliyorlar ki, ön yoklamasız liste belirlenmesi halinde Baykal’ın müdahalesi ile listeye giremeyecekler.
İkinci alternatif olarak Baykal’a bazı sıraların kontenjan olarak verileceği söyleniyor. Bu kadar yıl CHP’de emek vermiş, Genel başkanlık yapmış Baykal’ın böyle bir teklifi kabul edeceğini sanmıyorum.
Son alternatif ise Baykal’ın belirleyeceği bir merkez yoklaması yönetimidir ki; gidişat bu formüle doğru görünüyor.
Ve CHP’de bütün bunları üst üste koyduğumuzda tüm bu kavgalardan kişilerin değil, CHP’nin zarar gördüğünü söylemek yanlış olmayacaktır.