Her şey o kadar güzel gidiyordu ki, sonradan söz verildiği her halinden belli muhterem mikrofona gelinceye kadar… TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in medya mensuplarına Uluslar arası Çocuk Festivali’nin sona ermesi nedeniyle verdiği akşam yemeğinde oldu bunlar. Mikrofona gelen kişi ünlü ve şanlı sanatçımız Tarkan’ın vekili olduğunu söyleyen Yunus Egemenoğlu… Elindeki yazılı metni okuyor. Verip veriştiriyor “bir kısım medya” dediği gazete ve televizyonlara… Konukların tamamının medya mensubu olduğu, TRT Genel Müdürü, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, TRT Yönetim Kurulu üyeleri ve en önemlisi Azerbaycan Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürünün de konuk olduğu gecede, herkesin üzerine adeta buz gibi bir su döküyor:
''Televizyonun ana haber bülteni yapımcısı ve sunucusu, sadece duyum üzerine hareket ederek, Tarkan'ın yılbaşı programı için 750 bin dolar, 23 Nisan programı için de 450 bin YTL aldığını iddia etmiş ve TRT'ye de (Tarkan Radyo ve Televizyonu) yakıştırmasını yapmıştır''
Yunus Egemenoğlu, yazılı ve görsel basında yer alan Tarkan'ın yılbaşı program bedeli olarak 750 bin dolar aldığı haberlerinin, ''asılsız ve dedikodudan ibaret olduğunu'' da söyledi ve ardından aba altından sopa göstererek, “Bu gazete ve televizyonlar haberi düzeltmezlerse yasal yollara başvuracaklarını bildirdi.
Peki kaç para aldı?
Bu hakarete varan sözlere dayanamayan gazeteciler de oldu. Gazeteciler sordu. Avukat bey, 750 bin doların gerçek rakamını bir türlü açıklamadı. Madem vekilsin, madem yazılanları yalanlıyorsun, madem gazete ve televizyonlara temsilcilerinin yüzlerine karşı basıyorsun fırçayı, peki tartışmanın odak noktası olan parayı niye açıklamıyorsun?..
Şüphesiz söz hakkı verilse orada bulunan birçok meslektaşım da bu konuda bir şeyler söyleyecekti. Örneğin TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’e:
- Tarkan konseri ile ilgili olarak yazılı ve görsel medyada çıkan haberleri, emrinizdeki hukuk servisinde onlarca avukata rağmen siz neden yalanlamayı ve gerçekleri açıklamayı tercih etmeyerek, bu açıklamayı Tarkan beyefendinin vekili olduğunu söyleyip koskoca TRT kurumunu güç durumda bırakan bir kişiye bıraktınız?
- Bir yanda yerel medya ile TRT olarak işbirliği kurmak istediğinizi söyleyip, diğer yanda “Ulusal” dediğiniz aslında yaygın medyaya kızgınlığınızı bu yolla mı ortaya koymak istediniz?
- En kısa yoldan bunda bürokratlık tecrübenize rağmen Tarkan’a veya vekilinin bir kısım medyaya attığı fırçaya aracılık ettiniz?
Netice olarak, kendi deyiminizle gazetecilerin size soru sormamaları için yemekli planladığınız bu teşekkür toplantısında yediklerimizi de burnumuzdan getirdiniz? O yüzden teşekkür edemeyeceğim.
Tarkan’ın vekili olduğunu saydığım beyefendi… Bunca şöhrete kolay ulaşmayan ve emek sarfeden bir sanatçı veya vekilinin, bir haberle ilgili yalanlama veya cevabını, ya da şikayetini bu şekilde değil de çağdaş insanların yaptığı gibi, Basın yasası’nın kendisine verdiği “Cevap ve Düzeltme Hakkı”nı kullanarak yapması daha doğru olmaz mıydı? Hele hele bir avukata, müvekkili aksini söylese de bu yakışırdı.
Tıpkı Hoca Efendi düşüncesi
Fettullah Gülen’in yurt dışı okullarında hedefini bilmeyen yok. Özetle;”Şimdi çocuk olan bu öğrenciler, 20-30 yıl sonra ülkelerinin yöneticisi olacak ve her biri birer Türk dostu olarak, Türkiye için birer lobi kalesi olacak”
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de, TRT’nin 30 yıldır düzenlediği “Uluslar arası Çocuk 23 Nisan Çocuk Şenliği”ni Fettullah Efendi’nin okullarına benzetti. Gecede yaptığı konuşmada, “30 yıl önce gelen çocuklar, şimdi ülkelerinde yönetici.Bu yıl onlar da geldiler. Hepsi birer Türk dostu. Bu nedenle, şenliği ilk başlatanları ve bu düşünceyi kutluyorum”
GÜLMECE:
*Bir büyük mağazamızın ilk açıldığı günlerde Mağazada anlık indirim duyurularını anons eden kişi şöyle dedi:
'Pantolonları indirdik, orta reyonda sizleri bekliyoruz.'
*Lise yıllarında Milli Güvenlik dersi olan öğretmen subay, sınıfın güzel kızlarından birini kaldırmış ve ondan subay rütbelerini küçükten büyüğe doğru saymasını istemişti. Sıralamayı şöyle yaptı:
'Teğmen, üsteğmen, yüzbaşı, binbaşı, yarbaşı ve albaşı.'
* Bir Kadir Gecesi'nde teravih namazı kılınıyor. Erkekler alt bölümde, kadınlar ise perdeyle ayrılmış üst bölmede hep birlikte namaza duruyor. Kadınlar her defasında secdeye 3-4 saniye geç vardıklarından, üstten gelen ses ile erkekler arasında bir uyumsuzluk meydana geliyor. Bu keyfe keder 'senkronizasyon sorunu' mahalle imamımızın, akıllara ziyan bir şekilde duruma müdahale ederek üst kata seslenmesi ile son buluyor:
'Bayanlar! Geç kalmayın, erkeklerle yatıp, erkeklerle kalkın!'
*İki bayan arkadaş Balık Pazarı’na gidiyor. Biri, kovanın içinde yüzüp çırpınan balıklara bakıp satıcıya;
- 'Bunlar taze mi?' diye soruyor.
Balıkçı da cevap hazır:
- 'Yok abla, pil takıp oynatıyoruz'
GÜNÜN SÖZÜ
Yirmi yaşındaki bir insan, dünyayı değiştirmek ister. Yetmiş yaşına gelince, yine dünyayı değiştirmek ister, ama yapamayacağını bilir.
Clarence S. Darrow