Aslında bu işin uzmanları hep söylüyor: İster şirket olsun, ister dernek bizim spor kulüplerinde futbolcu profesyonel, yönetici amatör olduğu için, Türk futbolu arpa boyu ilerleyemiyor.
Doğru lafa ne demeli. Bakın bizim Antalyaspor’a... Yeni göreve gelen Cihan Bulut yönetimi kulübün mali durumunu ilk kez basınla paylaştı.
Sıkı durun, eski yöneticiler tam tamına faiz ödemesi ile birlikte 320 milyon lira borç bırakıp gitmişler. Yeni yönetim aldığı tasarruf tedbirleri ile bu borcu 303 milyon liraya düşürmüş. Süper ligdeki büyük takımlarımızın durumu da bundan pek farklı değil.
Bizim yöneticiler, parası ceplerinden çıkmadığı için kendi reklamlarını da yapmak adına milyonlar ödeyerek ünlü futbolcu transfer ediyor, borç gırtlağa dayanınca da kaçıp gidiyorlar. Eto'o, Menez, Nasri, Sandro gibi futbolculara ödenen paralar dudak uçuklatırken, başkan Cihan Bulut, bu futbolcuları erken göndererek 42 mnilyon lira tasarruf ettiklerini söylüyor.
Bir de bu pahalı futbolcuları getirdikleri için günahı söyleyenlerin boynuna aralarında yöneticilerin de bulunduğu birilerinin komisyon aldıkları bile söyleniyor.
Gültekin Gencer döneminde sadece Eto’o alınmıştı ve transfer ücretinin büyük bir bölümü de bir turizmci tarafından ödendiği için maliyeti yüksek değildi. Daha doğrusu kulübe fazla yük olmayacaktı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadığı için ilk vurgıunu Eto’o dan yedik. Sonra da bizi yarı yolda bırakıp gitti.
Daha sonraki Başkanı Ali Şafak Öztürk, Avrupa’daki futbolcu pazarını çok iyi bildiği (!) için yeni ünlüler transfer etti ve Antalyaspor’u tam bir bataklığı içine sürükleyerek iflas noktasına getirdi. Sonra da genel kurulda da aklanarak Antalyaspor’a veda etti.
Sonuç Antalyaspor’un 200 milyon ana borcu ve 103 nilyon lira faizi ile 303 milyon lira borcu var. Aslında Antalyaspor önce bir spor kulübü ama şirket biçiminde yönetiliyor. Ananim Şirket. Başka bir ifade ile 303 milyon borçla batmış bir şirket...
Şimdi bu borcu kim ödeyecek? Tabii ki, Antalyalılar, Antalya’dan sağlanacak kaynaklar ve büyük ölçüde de Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı menderes Türel’in desteği...
Biz her seferinde bunu yapmak, kampanyalar açmak , borçlar yüzünden transfer yasaklamasına uğramak zorunda mıyız? Bu işin sorumluları, daha doğrusu borcu yaratanların hiç mi suçu yok. Bu yönetici,ler Devlet Memuru olsa, görevi kötüye kullanmak, kamuyu zarara uğratmak suçlamalşarı ile bu parayı öder veya hapse girer. Ama kulüp başkanı hesap vermediği gibi duygusal millet olduğumuzdan o’nu giderken bir de ibra ederiz ki, sonradan hesap sorma hakkımız da ortadan kalksın...
**
Şirket de olsa, dernek de olsa kulüp yönetimlerine yetki yanında , sorumluluk da getiren bir statü gerektiğine inanıyorum. Sırf ünlü olmak, kendi, işlerini daha rahat yürütmek için başkan ya da yönetici olmak isteyenler hesap vereceğini bilerek bu işin başına gelirler.
Ayrıca transfer ücretlerine sınır getirilmesi ve sözleşimelerin gerçek rakamlar üzerinden yapılarak Devlet’den vergi kaçırılmaması da geremektedir. Normal bir üniversite mezununun ömür boyu çalışsa alamayacağı yüksek bedeller futbolcuları zıvanadan çıkardığı ve profesyopnel davranmadıkları için de, yurt dışından transfer edilen profesyoneller yanında yok olmaktadırlar.
Antalyaspor’umuzu yönetenlerin en az transfer işi kadar kurumsallaşmaya, yeni gelir kaynakları bulmaya, pahalı transferler yerine altyapıya para harcamaları dileklkerimle...