Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan krizin faturasını tüm dünya ödüyor. Avrupa Birliği ilk kez bu krizde birlik olmanın sınavını veriyor. Birliğe üye ülkeler kriz ortamından en az zarar görmesi için birlikte hareket ediyorlar. Küreselleşmenin ortaya çıkardığı zararı birlikte daha güçlü olarak göğüslüyorlar.
Küreselleşmenin doğal sonucu tıpkı bir virüs gibi dünyayı saran krizin etkileri bizde de görünmeye başladı. Borsa tepetaklak oldu, bankaların henüz konut kredileri konusunda risk altına girmemesi nedeniyle de bizi 2001 krizinden daha az etkileyeceğe benziyor.
Aslında bugün konumuz globalleşen dünyada ABD’deki kriz değildi. Aslıl konumuz Vali Alaaddin Yüksel’in Akdeniz Üniversitesi’nin açılışı nedeniyle düzenlenen “Bölge Kalkınma Ajansları ve Batı Akdeniz Kobileri” başlıklı panelin açılışındaki konuşmasından söz etmekti. Koca Avrupa devletleri ekonomide başarı ya da başarısızlığa karşı birlikte hareket etmek adına birleşmeyi tercih ederken, bizim batı Akdeniz bölgesindeki dört ilin bir türlü birbirimize ekonomik destek vermememizin mantığını anlayamamanın çaresizliğini sizlerle paylaşmaktı asıl amacım.
Aslında Vali Yüksel anlatmak istediklerimi o kadar güzel özetlemiş ki;
“Burdur, Isparta ve Afyonkarahisar yöneticileri ile bugüne dek birçok kez buluştuk. İnanılmaz koca koca laflar ettik.Ama bölge Ajanslarının kurulması konusunda bir arpa boyu bile ilerleyemedik.Antalyalılar; biz son derece büyük bir şehiriz, şu kadar turist ağırlıyoruz, tarımda ihracat rekorları kırıyoruz. Bize ne gerek Burdur, Ispali’ni geçince Burdurlular başka, Ispartalılar baraja ulaştığında ‘boşver ya bana ne Burdur’dan’ derse bu iş olmaz…bölgedeki illerin her birinin elinde birer altın kalıp var. Ama üzeri tozlu. Tozunu şöyle bir üfleyip gıcırdatma konusunda çok ciddi bir çalışma içinde olmadığımızı itiraf etmeliyim. Bugüne kadar ettiğimiz koca koca laflar hep kağıt üzerinde kaldı.Havza kalkınmasını sağlamamız için Bölge Kalkınma Ajansı’nı biran önce kurmalıyız.”
Bu sözlerin hepsi doğru.
Ama unuttuğumuz bir şeyler var.
Değişime uğrayan yapımız ve insanlığımız…
Türk toplumu olarak kültürümüzü, en önemlisi geleneklerimizi yitirmek üzereyiz. Paylaşma, ortak hareket etme konularında tamamen tükendik. Babanın oğula, kardeşin kardeşe, evladın babaya kazık atmaya çalıştığı, ailelerin dağıldığı günler yaşıyoruz. Komşusu ile çok iyi ilişkiler içinde olduğunu söyleyeniniz var mı? Ayağına kadar gelen müşteriyi, “Kusura bakmayın ben siftah yaptım. Ama komşum henüz siftah yapmadı” diyerek komşuna gönderen esnaf kaldı mı? Bugünlerde insanlar “Benim yoksa komşumun da, hatta arkadaşımın, kardeşimin de olmasın” diyor.
O yüzden merak etmekteyim Vali Bey’in kurmak için dişini tırnağına takarak mücadele verdiği Kalkınma Ajansı ne yapacak?
BAGEV ne oldu?
Aynı umutlarla kurulmuştu Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı BAGEV… Sözü edilen dört ilin özel idareleri, belediyeleri ile oda ve borsalarının ortaklığı ile kurulan BAGEV, Vali Alaaddin Yüksel’in tarif ettiği gibi, her defasında başka bir ilde toplanarak koca koca laflar ediyorlar, hepsi kağıt üzerinde kalıyor. Ellerinde bölgenin bir envanteri bile yok. Büyük bütçelerle bir zamanlar üniversite hocalarına bir kitap çıkarttılar. Kitaptaki bilgiler 5-10 yıl öncesine ait.
İşte size başka bir örnek... Komşunun, komşuyu kıskandığı bu bölgede Afyonkarahisar teşvikli iller arasına girdi. Bu ilde yatırım yapacak işadamlarına Devlet bedelsiz arazi verdi. Antalya’da kesme çiçek üreten bir firma Antalya’nın sıcak ölü döneminde, Afyonkarahisar’da kesme çiçek serası kurmak için arazi istedi, vermediler. 3 yıl uğraştı arazi alamayınca da geri döndü.
“Birlikte kazanalım, kazandığımızı paylaşalım” diyebilen bir toplum yaratmadıktan sonra, her şeyi Devlet Baba’dan bekleyen anlayıştan kurtulmadıktan sonra, kendi çıkarlarını herkesin ve ülkesinin çıkarlarından daha üstün tutan yapımızdan kurtulmadıktan sonra Kalkınma Ajansları’nın gerçekten bu bölgenin kalkınmasına katkı vereceğine inanıyor musunuz? Yoksa bu kurum da, yine iktidara yakın kişi ve kuruluşların yağmasına aracılık etmesin…
GÜNÜN SÖZÜ
Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan yeni okyanuslar keşfedemez
Andre Gide