Her zaman dilim döndüğünce söylüyor ve kalemim elverdikçe yazıyorum. Bu kentte yaşayan herkesin, bu kente borcu vardır. Bu kentte ayrıcalıklı olarak yaşayan herkes de borcunu ödemekle mükelleftir. Borç ödemek için de illaki bir görevde bulunmanın gereği de yoktur. Evinin önünü temiz tutarak, kenti kirletmeyerek, kişisel menfaatleri ikinci plana atarak, konu-komşuya saygı, küçüklere sevgi göstererek de bu borç ödenebilir.
Demokrasilerde sadece iktidar yoktur.Muhalefetin olmadığı bir demokrasi nasıl ki olmazsa, eleştirmeyen muhalefet, işbirliğine yanaşmayan iktidar da olmaz.
Bu girişten sonra Antalya gündemine oturan mafya tartışmasından söz etmek istiyorum.
Büyükşehir Belediye başkanı menderes Türel, muhalefeti yaptığı veya yapacağı işlere engel olmaya çalışmakla suçladığı muhalefete “mafyavari” yakıştırması yapıyor. Başka bir ifade ile Menderes Türel, “Ben çalışmak istiyorum. Bugüne kadar yapılmayanları yapmak istiyorum ama muhalefet yasal olmayan illegal yollarla, mafyavari bir yöntemle bana engel oluyor” diyor. Hatta daha da ileriye gidip “muhalefete rağmen yaptığımız eserlerden en çok da onlar yararlanıyor” demeyi de ihmal etmiyor. Türel, muhalefeti öyle bir suçluyor ki, belki kavgada bile söylenmeyecek sözlerle, muhalefeti belediyenin ihalelerine girecek kişilere mani olmakla suçluyor. Mafya sözü de burada yerine oturuyor galiba…
İktidar cephesinden durum böyle iken Türel’in sözleri muhalefetin kızgınlık oranını daha da artırıyor. Zaten, “Biz yaptık oldu. Biz ne dersek o olur” mantığı ile işlerin yürüyemeyeceğini her ortamda dillendiren ve Türel’i yaptığı işlerde kimselere danışmadan projeleri hayata geçirmekle suçlayan muhalefet bu kez oldukça kızgın. Neden mi? Mafya benzetmesinden bence. Kimi Türel’i seviyesizlikle suçluyor, kimi yapılan işlerin AKP’li müteahhitlere uygun hale getirildiğinden dem vuruyor, kimi de “Biz mafya isek, senin bakanın da mafya” diyor. Kimileri de Türel’in çocukluk arkadaşlarını koruduğunu söylüyor.
Genel olarak baktığımızda her iki taraf ta sözlerini mantık süzgecinden geçirse, kendilerine şu soruyu sormak durumunda kalacaklardır:
“Biz siyaset mi yapıyoruz, çelik-çomak mı oynuyoruz?”
Şüphesiz bazı görevlere talip olan kişilerin temel amacı o görevle ilgili hizmet etmek olmalı. Bu konuda hiç kimsenin şüphesi yok. Ama bu hizmeti götürürken de etik kurallar çiğnenmemeli, belden aşağı vurulmamalı ve kimse kimseyi aşağılamamalı. Aksi halde yapılan iş ne siyasete, ne demokrasiye ne de Antalyalılığa yakışır. Kavga etmek istiyorsanız meclislerinizde yapın bu kavgayı. Siyasi rant uğruna ne vatandaşın duyguları ile oynayın, ne de birbirinizi üzmeyin. Antalya için çalışın Antalya…
Olmuşken hızlısı olsun.
Bir zamanlar dönemin ANSİAD Başkanı şimdinin milletvekili Sadık Badak ile Antalya’ya, tren yolunun ulaşması konusunda çok çaba harcamıştık. Milletvekillerine ulaşmak, konunun meclis gündemine taşınmasını sağlamaktı en büyük hedefimiz.
Zaman geçti Sadık Badak Milletvekili oldu. Hem de bir zamanlar sesini duyurmaya çalıştığı iktidarın milletvekili… Yani gönül verdiği bu demiryolu işi o’nun ellerinden öper.
Bunları söylerken Badak’ın bu konuda başlattığı çalışmaları da anlatmak lazım. Sevgili Badak, gördüğüm kadarıyla tren yolundan vazgeçmiş Antalya’ya hızlı tren istiyor. Ehh olmuşken hızlısı olsun. 1944’den beri bekliyoruz, bir-kaç sene daha bekleyelim…
Biraz da gülelim
Kıyamet kopsa medyamız bunu nasıl duyururdu?
Sabah: Biz öldük!
Anadolu ajansı: Kıyamet koptu (A.A)
Zaman: Biz demiştik, böyle olacağı belliydi!
Dünya Gazetesi: IMKB' de endeks bir daha yükselmeyecek.
Hafta Sonu: Ayhan Işık ile Hülya Avşar gizlice buluştular
Erkekçe: Ayın hurisi
Fanatik Gazetesi: Bu maçın galibi yok!
Cumhuriyet: Sonunda Atamıza kavuştuk.
Star Gazetesi: Şok! Kandırıldık, Şeytan aslında iyiymiş!
Şey: Sevaplar ve ısıya dayanıklı elbise
Auto Show: Sırat köprüsünde saniyede 100 km’ye ulaşan son model arabalar
Arena Uğur Dündar: Cennete rüşvetle kaçak giren günahkarların tüyler ürperten dosyası
Hürriyet Ertuğrul Özkök: İyimserligi elden bırakmayalım, hiç olmazsa cehennemde ısınmak için yakıt parası yok!
Milliyet Meral Tamer: Zebaniler, delik kazanların üreticisini Seytan'a şikayet etti.
Show TV Reha Muhtar: Sayın Zebani, kazanların yanında terlemiyor musunuz?
Kanal 6: İzliyorsunuz sayın seyirciler, kazanların içi bir volkan gibi, insanlar bağrış çağrış yanıyor, kızarıyor...
Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı: Devletimiz, bütün yaraları saracaktır. (Teşekkürler Hande…)
Günün Sözü:
İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.
Victor Hugo