Eskilerin dilinden düşmeyen bir deyimdir bu. Sözlük anlamına bakarsanız; “İşi düzelteyim, bir iyilik yapayım derken büsbütün bozmak ve büyük bir zarar vermek” anlamına geliyor. Tabii ki burada iyi niyet söz konusu. Ancak görünen o ki, bu tarif tam tamına da bizim yeni ulaşım sisteminde yapılan hatalarla örtüşüyor ve de benzeşiyor.
Tepkilerin bu kadar yoğunlaştığı bir ortamda, halkın şikayetçi olduğu, birkaç kez para ödemek zorunda kaldıklarını söylediği taşımacı esnafının da isyan bayrağı çekip, zarar ettikleri gerekçesiyle yeni sisteme onların da bayrak açtığını duyunca şaşırdığımı söylemeliyim.
***
Bu yüzden de işin başına dönüp bu günlere nereden geldiğimizi çözmeye çalışalım.
Bizzat sayın Akaydın’ın ağzından işi özetlemek ve aksayan yönlerini de parantez içinde söylemek gerekirse:
- Antalya’da 20 Ağustos tarihinden itibaren ve kentin tarihinde ilk kez 24 saat kesintisiz toplu ulaşım başlatıldı.
- Bu sistemle vatandaş aldığı bir biletle 45 dakika içinde (Sonra bir saate çıkarıldı) iki toplu ulaşım aracı kullanacak, ancak tek üCret ödeyecek.
(Maalesef başarılamadı, vatandaş eskiden tek ücretle gittiği evi ya da işine bu kez 2 ya da 3 kez ücret ödemek zorunda kaldı. Çünkü verilen süre içinde araç gelmediği için bu haktan yararlanamadı)
- Toplu ulaşımdaki önemli yeniliklerden birisi hat sayısının düşürülmesi oldu. 71 hat üzerinde çalışan 663 AB plakalı midibüs ile 66 hat üzerinde yolcu taşıyan 161 özel halk otobüsünün 137 olan hat sayısı 81'e düşürüldü. Böylece aynı koridordaki fazla araç sayısı da düşürülmüş oldu.
(Bu işi başımıza musallat eden, onca üniversite varken Hoca’nın ihalesiz işi verdiği Ulaşım ve Şehir Plancısı, Mimar Erhan Öncü; planı Antalya’nın mevcut yolcu kapasitesini dikkate alarak değil, zaten fazla olan araç sayısına göre yaptı. Toplu ulaşımda devrim yaptığını söyleyen Hoca, sayıları 663’ü bulan ve daha küçük olmalarına rağmen büyük otobüslerle aynı hakları kazanan minibüslerin sayısını yarıya indirme cesaretini gösteremedi)
- Kırsaldan gelen toplu taşıma araçları, Toplu Taşıma Aktarma Merkezlerine yolcuları indirecek. Yolcular bu merkezlerden standart kent içi toplu taşıma otobüslerine 2’nci binişleri ücretsiz yaparak kent merkezine istedikleri noktaya ulaşabilecek. Raylı sistem besleme hattı, Antray, raylı sistem besleme hatlarını ‘aynı yönde’ kullanan bir yolcu 3 araç değiştirmesine rağmen sadece 1,70 TL ödeyecekti.
(Bu hiç ama hiçbir biçimde mümkün olmadı. Çünkü ne tramvay, ne aktarma araçları zamanında sözü edilen aktarma merkezine gelemedi. Oysa planlayıcı hatlarla bu kadar oynamayıp sadece raylı sistemle aynı güzergahta çalışan minibüs ve otobüsleri kaldırsa ve yolcu kapasitesi düşük tramvayı da biraz hızlandırsa sorun kendiliğinden çözülecekti)
AKAYDIN: TOPLU ULAŞIMDA DEVRİM YAPTIK
- Yeni düzenlemeyi toplu ulaşımda 'devrim’ olarak sunan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, “Antalya ulaşımında önemli sorunlar yaşanıyor. Ulaşımda disiplinsizlik var. Geçiş aşamasında mutlaka sıkıntı olacaktır. Bu süreçte Antalyalılardan anlayış bekliyoruz. Antalya’nın yüzünü güldürecek bir model olduğuna inanıyoruz” dedi.
(Tamamen katılıyorum. Ulaşımda disiplinsizlik var. Disiplini, hatta sistemi bozan da sayıları Antalya’ya göre çok olan sözde toplu taşıma araçları, onların kaba-saba sürücüleri. Ulaşım Belediye’nin asli görevi ise neden bu işi kökünden halledip ya kendisi yapmıyor, ya da özelleştirerek karşısında sadece tek bir muhatap bulmuyor? Neden ‘Seni biz seçtik, Menderes’i biz devirdik’ naraları atarak ikide bir rest çeken, kesinlikle küçümsemiyorum ama bir avuç dolmuşçu ve otobüsçüye siz de bir rest çekmiyorsunuz, Antalyalıya işkence çektirmeyi göze alıyorsunuz?)
‘HALK KARTLA HUKUKİ BAĞIMIZ YOK’
Evet bu sözler de değerli Hocam’a ait. Bir gazetecinin sorusu üzerine Mustafa Akaydın, Antalya 1. İdare Mahkemesi’nin 2 Haziran 2011 günü ‘açıklık ve rekabet’ ilkesine aykırı bulduğu için iptal ettiği Halk Kart’la ilgili bir soruyu şöyle yanıtladı: “Şu an için Büyükşehir Belediyesi ile Halk Kart arasındaki ilişki hukuken sonlandırılmıştır. Halk Kart sistemini kullanmaya talip olanların, yani validatörleri kullanmaya talip olanlarla yapılan kişisel sözleşmelerle devam etmektedir. Hukuka saygılıyız, gereklerini yerine getirmek zorundayız” diyor.
Ben de “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” derim o zaman. Aynı mahkeme kararı ile iptal edilen Antkart’ı yok sayıp Halkkart için yeni ihale açan ve o şirketi milyonlarca zarara uğratan siz değil miydiniz? Halkart’ı neden yok saymıyorsunuz? Yarın, sözünü ettiğiniz kişisel sözleşme ile Validatörlerden ben de alıp kart işine talip olabilir miyim?
SON SÖZ
Büyükşehir’in verdiği rakamlara göre; Antalya’da günlük minibüsler 160 bin, halk otobüsleri 60 bin, belediye otobüsleri 25 bin yolcu taşıyor. Antray olarak adlandırılan raylı sistemle ise günlük 12 bin yolcu taşınıyor. Bu resmi rakamlara göre toplam yolcu sayısı 257 bin…
Bugün en büyük sorunu ulaşım olan İstanbul'da, nüfusun yüzde 42'si toplu taşımayı tercih ediyor. Günlük ortalama 9,8 milyon yolcu taşınıyor. İstanbul’da belki sıkış-tıkış ama kimse Antalya’da yaşananları yaşamıyor. Bu kentin halkı bu işkenceyi hak etmiyor. Kaş yapayım derken çıkardığınız gözü geri istiyor…