Aslında “iptal edileceğini biliyordum” diye bir iddia ile ortaya çıksam bana kimseler inanmazdı. Ama edildi işte. Antalya'da tartışma konusu olan Muratpaşa Vakfı Zeytinlik Çiftliği (Vakıf Zeytinliği) ihalesi, başladıktan kısa süre sonra, ihale komisyonu başkanına gelen telefon sonrası iptal edildi.
Şimdi herkesin aklında “komisyon başkanına kim telefon etti? Hazır alıcılar varken neden iptal edildi? Asıl ihaleyi kazanmasını istedikleri kişi ya da kurum, bu kadar çok alıcı rakibi ve kamuoyunun tepkisini görünce itiraz ettiği için mi iptal edildi?” benzeri birçok soru var.
Ama bunların içinde en önemlisi de Antalya kamuoyunun gücü.
Önceki yazımda da dile getirdim. Kimse Antalya kamuoyunun ve sivil insiyatifinin gücünü küçümsemesin. Bu tepkinin gücü öylesi büyük ki, Antalyalı tek yeşil alanının iktidar yanlısı bazı kişilere peşkeş çekilmesine izin vermez.
Bu konuda peşin hükümlü olduğumuz söyleyebilirler, o zaman ben şunu sorarım Vakıflar İdaresi’nin değerli yöneticilerine:
1- Koskoca bakanlığı, Genel Müdürleri, daire başkanları, bölge ve il teşkilatları olan bir kurum, üstelik hayır yapmak üzere kurulan bir kurum siyasete nasıl alet olur?
2- Bu kurumun onlarca memuru ve işçisi varken, bir çiftliği kaderine terk ederek idare edemeyecek kadar da mı beceriksizler?
3- Vakıflar Bölge Müdürlüğü bünyesinde bulunan 2860 dönüm büyüklüğünde, tarihi ve birinci derece doğal sit alanı olan ve zeytinlik bulunan Muratpaşa Vakfı Çiftliği’ni ihale etmek yerine, gerçek sahipleri olan Antalya’daki bazı kurumlara bu işi yaptırmak üzere herhangi, bir teklifte bulundular mı?
Hayır… Hayır… Hayır…
Üstelik önce bir kamu kurumu olan Antalya Ticaret Borsası’nın, ardından Antalyalı işadamlarının kurduğu ve bugüne kadar başarılı işlere imza atan Güçbirliği Holding’in ihaleye girmesine ve bu işe talip olmalarına rağmen…
O zaman ne istiyorlar? Ben hemen söyleyeyim. Sistem böyle işliyor, çark böyle dönüyor. İhale işaret edilen kişilere verilecek. Verilemiyorsa, kamuoyunun tepkisi varsa da iptal edilecek. İptal gerekçesi mi? O da kolay. Nasıl ihale şartnamesinde ihalenin kime verileceği ortaya konan şartlarla belli ise, “minareyi çalan kılıfını hazırlar” misali, iptal gerekçesi de hazırdır.
Ya birileri artık cep icat oldu, anında telefonla talimat verip iptal ettirir, ya da eften-püften bir gerekçe bulunur… Tıpkı bu ihalede olduğu gibi; ihalenin üçüncü maddesinde yer alan 'Vakıf Çiftliğinin turizme tahsis edilmesinin' kamuoyunda yanlış anlaşılmalara yol açtığı gerekçesiyle iptal edilir.
Ancak bunlar vazgeçmezler. Bunların hırsları ve de kinleri vardır. Ne SİT tanırlar, ne de Yasa… Zamanı ve zemini kollarlar ve yeniden ihaleye çıkarırlar, istediklerine de verirler…
Ama bu kez böyle olmayacak.
Bir yanda Antalya’dan “madem kiraya verilecek Vakıf Zeytinliği Antalya’nındır Antalya’da kalacaktır” diyerek ihaleye giren sivil toplum örgütleri, diğer yanda başta Mimarlar Odası olmak üzere çevreye duyarlı sivil insiyatif…
Ama en önemlisi Vakıf malı yiyen ve göz dikenlerin, bırakın öbür dünyayı bu dünyada çekecekleri var.
Burnumuzun dibinde Konya’da satışa çıkarılan Vakıflar’a ait apartman daireleri emsallerine göre çok ucuzdur. Vakıf malı almanın, yetim hakkı almak olduğuna inandıkları ve bu nedenle kimseler almadığı için ucuzdur. Buna yüzden yılardır bilirim satılmaz…
Bu kıssadan hisseden sonra Vakıf Çiftliği ihalesine kimlerin katıldığını da söyleyelim, bu isimlerin yorumunu sizlere bırakalım… Antalya Ticaret Borsası adına Başkan Ali Çandır, Antalya Güçbirliği Holding adına Ahmet Acar, Faruk Altıkardeş, Çiftçi Muammer Hekimoğlu, UTM İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi ile Metin Özkan katıldı.
Vali bey’i dinleyen zararlı çıkmaz…
Antalya Valisi Alaaddin Yüksel’den uzun süredir söz etmediğimizi fark ettim. Adam harıl harıl çalışıyor oysa… Hatta geçenlerde DİM Barajının açılışı sırasında paltosuz canlı yayına çıktığı için zatürreden son anda kurtardı. Bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, dün AA’nın bültenine düşen Vali Bey’in enerji konusunda söyledikleri dikkatimi çekti.
Yüksel, İl Koordinasyon Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, önümüzdeki dönemde dünyayı tehdit edecek enerji sıkıntısına dikkat çekiyor ve bu konuda halkı tasarrufa çağırırken, iki önemli alternatiften söz ediyor:
Güneş ve rüzgar…
Bakın Valimiz Alaaddin Yüksel neler söylüyor:
''Antalya'da güneşin bütün nimetlerinden yararlanacağız. Enerji konusu ülkemiz ve Antalya için çok önemli. Enerjinin yenilenebilir ve sürekli olması bakımından güneş ve rüzgar enerjisi alternatif olmalı. Bu yüzyıl adam gibi yaşayacaksak, güneş enerjisinden çok iyi yararlanmalıyız. Güneş enerjisinden ısrarla ve inatla yararlanacağız. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarda yılın 365 günü güneş alan Antalya'da bu enerjiden yararlanmamız gerekir.''
BİRAZ DA GÜLELİM
TOPRAK bir gün aynaya dedi ki:
“Ay ayna! İmreniyorum sana! Çünkü kim sana baksa, kendini görür; bana bakanlar ise, sadece beni görür!”
Ayna toprağa şöyle cevap verdi:
“Ey kara toprak, ne beyhude bir dert ile dertlenmişsin. Bilmiyor musun? Ben bana bakanların bugününü gösteririm. Oysa sen, sana bakanların yarınından haber verirsin....”
Bu cevap, toprağın beğenisine gitse de, tekrar dedi:
“Belli ki içimi rahatlatmak içindir sözlerin. Söyler misin bana, sana bakanlar, hiç dönüp bakar mı bana?”
Ve ayna toprağa acı bir gülümseyişle şunları söyledi:
“Merak etme! Bana bakacak yüzü kalmayanların gözü, hep sana döner!”
GÜNÜN SÖZÜ
Bilmek; sevmek kadar güzel değildir. Sevmek te zevk almak kadar…
Konfüçyüz