Kadınlara göre, erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda 1857’den beri savaş veriliyor. Bir görüşe göre de hak dağıtımı söz konusu ise, kadın hakları daha ön planda. Ancak erkeklerin bugüne kadar bir hak arayışı içine girmedikleri için olsa gerek kutlayabilecekleri bir günleri bile yok…
İnternet’te Birleşmiş Milletler tarafından kadınlara yönelik yapılan bir araştırma ilgimi çekti. Sizlerle paylaşmak istedim.
Bu araştırma gösteriyor ki; 1857 yılında New York’lu dokuma işçisi kadınların daha insanca bir yaşam isteyerek, eşitsizliklere ve ayrımcılığa karşı sürdürdüğü mücadele ile başlayan süreç aradan geçen 1,5 asra rağmen bazı şeylerin değişmediğinin kanıtı…
BM tarafından yapılan araştırmada kadına karşı şiddet; tüm dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçların başında geliyor. Bu araştırmada elde edilen ilginç bazı sonuçlar da var. İşte bu sonuçlardan bazıları:
“* Tahminlere göre 113 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak “kayıp” (yok) görünmektedir. Ya doğar doğmaz öldürülmüşler (erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır.
* Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasındadır. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyon dolardır.
* Küresel olarak, daha büyük oranda on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar erkek şiddetinin sonucu ya da kanser, sıtma, trafik kazaları veya savaşa bağlı olarak sakat kalmakta ya da hayatını kaybetmektedir.
* En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiştir (tecavüz, kötü davranış). Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir.
* Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmektedir (kadın sünneti). Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğudur.
* Sistematik tecavüz dünyadaki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Ruanda’daki 1994 soykırımı esnasında 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.
* Araştırmalar, kadına karşı şiddet ile HIV virüsü arasında yükselen bağlantıyı göstermekte ve HIV bulaşmış kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıklarını, şiddet kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.”
Bu araştırma da göstermektedir ki, sadece bizim ülkemizde değil, dünyada maalesef kadın istismarı, kadın ticareti, kadına şiddet, açlık ve sefalet korkunç boyutlara ulaşmış bulunuyor.
Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası örgütlerle sivil toplumun tüm çabalarına karşı kadınlara yönelik sorunlar çözülmek yerine, daha da çözümsüzlüğe gidiyor.
Kadın hakları tartışılırken, önce ana duygusunun sonra aşkın ve sevginin simgesi kadınlarımızı savunma görevi bizlere, duyguları olan, seven ve sevilebilen erkeklere düşmektedir.
Bu duygularla başta en büyük yarimiz analarımız olmak üzere tüm kadınlarımızın mücadele günü kutlu olsun.
***
Bu türban işi yetti gayri.
Yazmayayım, karışmayayım dedim ama olmuyor. Bakın AKP Genel Başkan Yardımcısı, koskocaman adam “Şu anda üniversitelere çıplak bile girilebilir” diye açıklama yapıyor. Bununla da yetinmiyor, aba altından sopa gösterip, idam edilen Menderes ve iki bakanını hatırlatarak, Anayasa’yı ihlal suçu işledikleri için rektörleri ayni akibetin beklediğini ima ediyor. Bu kadarına sadece bir tek şey söylenir: Pessss…
Aslında türban bahane. Üstelik türban halkın umurunda bile değil. Ortalığı geren siyasiler. AKP türbandan hoşlananların, CHP’de hoşlanmayanların oyları peşinde… MHP’ye gelince onlar ne yaptıklarına henüz karar veremediler…
***
Ağabeylerini örnek alıyorlar.
Gazetelerde boy boy fotoğraflar… TBMM’de kavga olur da bizim Belediye Meclisleri geri kalır mı? Başkan Vekili Meclis üyesini dövmeye kalkıyor, İl Genel meclisinde üyeler belinde silahla boy gösteriyor. Tam bize göre işler bunlar. Konuşmak yerine kavgaya devam edin. Memleket menfaatinedir herhalde bu yaptıklarınız. Nasıl olsa size sandıkta hesap soran ahali de yok. Biz hem küfür yiyip, hem de oy vermesini iyi öğrendik…
GÜLMECE
Temel
Temel’e sormuşlar:
- 17. yüzyıl ressamları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Temel: Hepsi ölmiştur.
Temel bir gün fotoğrafını çektirmek istemiş. Fotoğrafçıya:
- Ben fotoğraf çektirmek istiyorum. Lakin vesikalık olmayacak.
Fotoğrafçı:
- Olur efendim. 24 çarpı 32'ye ne dersiniz?
Temel:
-768 eder de, haçan punin konimuzlan ne alakasi vardur da…! (Teşekkürler Başak)
GÜNÜN SÖZÜ
Doğruluk sonsuzluğun güneşidir. Nasıl olsa doğar.
Wendell Phlllips