Sanıyorum sizler de sosyal medyadan izliyorsunuzdur. Turizm duayeni Hüseyin Baraner’in sektörün içinde bulunduğu sıkıntı konusunda çözüm arayışlarını ve çabalarını… Sektöre adeta şemsiye olmuş…
Günlerden Pazar’dı ve herkes evinde dinlenirken o Almanya’da uzun süredir faaliyet gösteren ve sahipleri Türk olan seyahat acentaları temsilcileri ile birlikte kurdukları GPTA’nın (German Premium Travel Agencies) 13 kurucu üyesini “Birlikte neler yapabiliriz?” sorusuna yanıt bulmak için Antalya’ya getirdi. Toplantıda GPTA Başkanı Osman Benzer, GPTA Genel Sekreteri Hüseyin Baraner, GPTA Başkan Yardımcısı Önder Sancarbarlaz ile Bentour CEO'su Deniz Uğur konuşmacı olarak katıldı. Pazar olmasına rağmen çok sayıda otel genel müdürü ve sahibi de hazır bulundu.
GPTA, 100 milyon Euro ciro yapan 13 acente tarafından kuruldu!
GPTA Başkanı Osman Benzer, Antalya ‘da ki buluşmanın nedenini anlatırken; “Amacımız bu zor zamanda çıkış yolları bulmak ve çözüm yolları üretmektir. Her şeyden önce kriz bizi bir araya getirdi. GPTA 100 milyon Euro ciro yapan 13 acente tarafından kurulmuştur” dedi.
Aslında sizlere bugün Baraner’i anlatmak istiyorum. Deneyimli turizmci, içinde bulunduğumuz sıkıntıda kurtulabilmek için dünyayı dolaştığını ve Türkiye’yi herkese anlattığını söylüyor. Ve ekliyor; “ Siz güneşsiniz, ben ise şemsiye!. Yağmur yağdığında ortaya çıkarım… Şimdi yağmur yağıyor, hem de şiddetli” dedi.
**
Bu bir avuç insanın Almanya’dan Türkiye’ye satışları artırmak için ortaya koydukları gayreti kutlamak isterim, ancak otelcisiyle, acentesi ile medyası ile biz ne yapıyoruz? Aslında bu soruya cevap aramalıyız.
Örneğin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarihinde ilk kez çıkardığı önlem paketinin aradan geçen aylara rağmen hala uygulanamadığını bilmem biliyor musunuz?
Bizzat sayın Başbakanımız 22 şubat tarihinde açıklamıştı Turizm Eylem Planını, Türkiye’ye turist getiren A sınıfı seyahat acentelerine uçak başına 6 bin dolar verilecekti. İkincisi; Türkiye'ye turist getiren A Grubu seyahat acentelerine kredi garanti fonu teminatı ile kredi kullanma imkânı getirilmişti. En az 400 bin turist getiren seyahat acentelerine 100 bin TL'ye kadar kredi kullanma hakkı çıkmıştı, kullanan var mı acaba?
Oteller kapanmasın diye çalışanların SGK primlerinin bir süreliğine alınmaması öneriliyor. İlgili bakanlık 300 liralık prim yerine 900 liralık işsizlik parasını ödemeyi kabul ediyor, ama “Bunlar farklı fasıl, yapacak bir şeyimiz yok” diye turizmcinin bu isteğini dinlemiyor…
Her gün 13 milyon Euro kabımız var
Yine Baraner’in ifadesine göre, Türk turizmi her gün 13 milyon Euro zarar ediyoruz. Kayıpların toplamını sezona vurduğunuzda 15-2 milyar Euro’yu bulacak.
Peki turistin gelmeyişinin temel nedeni ne? Uçak yok mu var. Otel yok mu, hepsi müşteri bekliyor. Eksik olan can güvenliği korkusu var insanlarda… Çünkü Alman televizyonları ve gazeteleri bangır-bangır Türkiye’de iç savaştan söz ediyor. Türkiye’ye yıllardır gelen Almanlar dışındaki yeni turist gelmeye korkuyor…
Siz olsanız böyle bir ülkeye tatil için gider misiniz?
Peki Alman Televizyonları ile basınına kim bilgi aktarıyor?
Maalesef terör örgütleri. Ve en başta da PKK, medyanın en büyük bilgi kaynağı PKK, abartarak görüntü veriyorlar, yanlış bilgi aktarıyorlar.
*Onlar yetmiyormuş gibi kendi kendimizi vuruyoruz. Ayaklarımıza değil, kalbimize sıkıyoruz. TUİK Türkiye’de güvensiz illeri açıklıyor, Antalya 79. Muğla 80.nci İl… Yapmayın bunu Allah aşkına…
Biz başka ne yapıyoruz bu algı operasyonuna karşı, elçiliklerimiz, konsoloslarımız ne yapıyor? Onların bilgi vermeleri ve basını enforme etmeleri maalesef yasak. Hiç bir şey yapamıyorlar. Türkiye’de kendimiz söylüyor, kendimiz dinliyor, kendimiz çalıp, kendimiz oynuyoruz.
*Avrupa’nın önde gelen gazetecilerini, televizyoncularını, yazarlarını getirmeliyiz. Antalya’da, Muğla’da, diğer turizm merkezlerinde can güvenliği sorunu olmadığını anlatmalıyız, göstermeliyiz onlara… Farklı haberler sunmalıyız, doğru ve abartısız haberler…
*Ünlüleri, sanatçısı, şarkıcısı, film artisti kim olursa getirmeliyiz Antalya’ya, Muğla’ya, Alanya’ya… Bundan iyi tanıtım olur mu? Aspendos’u bilmeyen Avrupalı yok. Şimdi Aspendos’un tam zamanı…
*Tanıtıma gelince; yıllardır olduğu gibi, çok küçük bütçelerle yapılabilecek bir şeyimiz yok. Bir PR şirketimiz bile yok bizi tanıtacak…
*Dünyanın en lüks tesislerine sahibiz, paniğe kapılmadan bu yılı zararına kapatmayı göze alıp, kesenin ağzını da biraz açıp tanıtıma katkı vermeli ve kesinlikle fiyat kırmamalıyız.
Bütün bunlara rağmen;
Dünkü toplantıda Hüseyin Baraner ve yeni oluşturdukları GPTA’nın tüm üyelerindeki o heyecan beni ve toplantıya katılan otelcileri çok umutlandırdı. Turizm değil her iş bir heyecan işidir. Hayal işidir, hayaliniz olmazsa başaramazsınız. Hepsinin hayalleri var, şimdilik bu umut yeter diyor ve Hüseyin Baraner’e Turizm Bakanımızın da kulak vermesini diliyoruz…