Hani “sözüm meclisten dışarı” denir ya, onun gibi sevgili hocam bu sözlerim kesinlikle sizinle ilgili değil. Bir sistemin eleştirisi olarak kabul edin. Sizin demokrasiye ve Atatürk ilkelerine düşkünlüğünüzü, demokrasiye inancınızı ve engin tarih bilginizi bilen ve bu özellikleriniz nedeniyle saygı duyanlardanım. “Sözde Ermeni soykırımı” konusunda yaptığınız özverili çalışmalara tanık oldum. Atatürk çizgisinde gençler yetiştiren Akdeniz Üniversitesi’nde mevcut çıtayı daha üst düzeylere çıkaracağınıza da, ürettiği bilim ve ürünle dünya üniversiteleri arasında bir marka haline gelen AÜ'yü daha ileriye taşımak için gayret ve çaba göstereceğinize de eminim.
Bu yönü ile Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanmanıza sevindim. Tebrik ederim.
Sevgili hocam ancak üniversitelerdeki rektör seçimlerinde olup bitenlerin demokrasinin bir gereği olduğunu düşünemiyorum.
Söylediğim gibi eleştirim sistemedir.
Şimdi işi baştan alalım. Üniversitede rektörlük seçimi için hepsi birbirinden değerli 8 öğretim üyesi aday olarak ortaya çıktı. Tamamen demokratik kurallar içinde öğretim üyeleri kendilerini yönetecek rektör için oy kullandılar. Buradaki oylamada en yüksek oyu mevcut rektör Prof. Mustafa Akaydın aldı.
Bu seçimde en yüksek oyu alan 8 kişiden 6 öğretim üyesinin isimleri Yüksek Öğrenim Kurumu’na (YÖK) bildirildi.
YÖK önce bu adaylar ile tek tek ilk kez bu yıl başlayan bir uygulama ile sözlü mulakat yaptı. Bu karşılıklı söyleşide rektör adayları kazandıkları takdirde neler yapacaklarını anlattılar.
Daha sonra YÖK’de 20 üyenin kullandığı oylarla ilk üç aday belirlendi. Başka bir ifade ile önce Cumhurbaşkanı’na bildirilecek 1. adayın kim olacağı oylandı. Mustafa Akaydın burada da birinci oldu. İkinci turda Prof. İsrafil Kurtcephe 2. oldu. Son turda ise Prof. Mehmet Baykara üçüncü oldu. Ve YÖK diğer 20 üniversite ile birlikte atama yapılmak üzere ilk üç ismi Cumhurbaşkanı’na sundu.
Buraya kadar her şey demokrasi kuralları içinde gerçekleşti. İtirazı olan kimse de yok.
Ancak atama kararları açıklandığında ortaya çıkan siyasallaşma gerçeği birçok kesimi rahatsız etti.
İntikam mı alındı?
Cumhurbaşkanı’na gönderilen listede ilk sırada yer alan ancak atanmayan AÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın, atamaya ilişkin üzüntüsü olmadığını söylüyor. Söylüyor da atama konusunda mantıklı hiçbir gerekçe olmadığını belirtip o da bu işin altında bir tek siyasi gerekçenin varlığından söz ediyor.
Değerli eşi türbanlı olan bir Cumhurbaşkanı, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı misyonu ile türbanın üniversitelere girmemesi için mücadele eden bir kişiyi yeniden rektörlüğe atar mı?
Oysa tarafsız bir Cumhurbaşkanı’nın böylesi konularda tarafsız olmasını beklemek herkesin hakkı değil mi?
Şimdi “Önceki Cumhurbaşkanı da aynı şekilde bu tür atamalarda hissi davrandı” diyenleriniz olacaktır. Her ikisinin de yanlış olduğunu söylemeliyim.
Her ortamda ayrışmaya, kavga etmeye, bölünmeye hazır yapıda bir toplumda böylesi ayırımcılık eylemlerinden, önce devleti yönetenlerin vazgeçmesi lazım. Aksi halde bu toplum; laik-laik olmayan, Atatürkçü-Atatürkçü olmayan, türbanlı-türbansız, dinci-dinsiz, Sünni-Alevi, Türk-Kürt ayırımcılığına sürüklenmek isteniyor.
Her şeyden önce demokrasinin kurumları ve kuralları ile işleyebileceğine inanmak zorundayız. Birbirimizi dinlemeyi, düşünceye saygı duymayı, vatan ve millet söz konusu ise ortak akılla hareket edip, egolarımızdan kurtulmayı öğrenmeliyiz.
GÜLMECE
Bizim eski Başbakanlardan biri Çin'e ziyarete gidince Çin Başbakanı’na sormuş:
'Çin'de senden nefret eden kaç kişi var?'
Fazla değil, yaklaşık 60 milyon'
'Eh, bizde de benden nefret edenler yaklaşık o kadar'... (Teşekkürler Deniz)
GÜNÜN SÖZÜ
Kimse korku duyduğu insanı sevmez.
Aristo