Dostlarım siyaset söz konusu olduğunda beni, siyaseti bilmemekle suçlarlar. Fethi Avşar bunların başında gelir. Kendisi ANAP'da İl Başkanlığı yapmış ya, kendine göre siyaseti iyi bilir. Siyaseti iyi bilenlerin öngörüleri vardır, pek tutturamazlar sonucu, iki laf söz konusu oldu mu, mangalda kül bırakmazlar. Her şeyi onlar iyi bilirler... Ama bilmezler ki, her şeyi bildiği sananlar her zaman yanılırlar... Oysa bilmezler ki, basında 45 yılını dolduran bir kişinin de siyaset konusunda söyleyebilecekleri vardır. Aslında siyaseti iyi bilenlerle bizim aramızdaki fark, bizim son söylememiz gerekeni, işin başında söylememiz... Ya da cesaretle dobra söylememizdir.
***
Hasan Subaşı'nın bağımsız adaylığı sürecinde 4 ayı aşkın süre birlikte olduk. Belki biraz duygusallık, belki arkadaş ve dostluğun verdiği heyecanla çıktığımız yolda siyasi partilerden çok daha iyi bir seçim kampanyası ortaya koyduk. Gittiğimiz her ilçede, her mahallede insanların Hasan Subaşı'na gösterdiği ilgi, sevgi hepimizi heyecanlandırdı. Heyecan adrenalini yükseltiyor, yorgunluk bile duymuyor insan.
Hele eski Demokratların heyecanı patlamaya hazır bombaya benziyor. İktidar heyecanını yaşayıp, şimdilerde iktidardan uzak olmak onları şaşkına çevirmiş. Kurtarıcısını bekleyen mahkumlar gibi, demokratların dirilişini bekliyor. Merkez sağda yeni bir parti özlemi ile yanıp tutuşuyorlar.
Her gittiğimiz yerde, Subaşı'nın adaylığı konusunda duyduğu sevinci dile getiren; 'İyi ki aday oldun başkanım, yoksa sandığa gitmeyecektim', 'Antalya'ya verdiğin hizmetleri biliyoruz, vekillik senin hakkın', 'Batı ilçeleri 20 yıldır ihmal ediliyor, adayımız sensin', 'Partiler Alanya'dan kimseyi aday göstermedi, bağımsız aday Subaşı Alanya'nın adayıdır', 'efsane geri dönüyor' sözlerini hala duyar gibiyim.
***
Ancak seçim yaklaşırken değişen bir tablo, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sahaya inerek taraf olması, HDP'nin barajı aşıp aşamayacağı tartışması seçimlere damgasını vurdu. Seçmen sonunda HDP'ye baraj geçirmek ve Cumhurbaşkanına Başkanlık sevdasından vazgeçmesi için düğmeye basma kararı aldı.
Bir başka darbe de Yüksek Seçim Kurulu'ndan geldi. Tüm bağımsız adayları "Paralelci" sayan YSK oy pusulalarında bağımsızların isimlerini 4-5 punto yazarak normal insanların bile okuyamayacağı bir hale getirdiler. Bağımsız ibaresini hiç koymadılar. Antalya'daki 27 bini aşan iptalin büyük bölümü Hasan Subaşı'na oy verenlerin...
Sonuçta;
* İktidar partisinin Deniz Feneri Davası'nda Kanal 7'nin sahibine olan Vefa borcunu kızını milletvekili seçen Antalya ödedi.
* Antalya'da Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini son dakika adaylar değiştirerek kaybeden ve birlikte hareket eden CHP'nin o dönemdeki İl Başkanı ve Büyükşehir Belediye Başkanı Milletvekili oldu.
* MHP'de Genel merkeze en çok parayı ödeyerek, en çok araç giydirenler Milletvekili oldu.
***
Bazen kendime soruyorum.'Nasıl bir kent bu Antalya' diye. Vefasız, kendi yetiştirdiği evladını sevmeyen, 'Benim olmadı, o'nun da olmasın' diyen... Acımasız, dedikoduyu seven, ama komşusunun, arkadaşının ve de dostunun arkasından konuşan. Bu kentte yaşayıp, bu kentin ekmeğini yiyip Antalyaspor'u tutmayan başka bir kent var mıdır?
***
Üzgünüm, kendim kaybetmiş kadar üzgün. Aslında kaybedenin Antalya olduğunu bile bile üzüntüm ... Bu sözleri 'Hasan Subaşı'na neden oy vermediniz?' diye yazmıyorum, ama iki yüzlü bir tavır sergileyerek davranış bozukluğu yaşayan yalancıların, riyakarların, yalakaların, sahte yüzlü, maske takmış insanların, rant ve menfaat peşinde koşanların, Allah'tan bile korkmayan samimiyetsiz, kimliksiz ve omurgasızların bir gün "Elim kırılsaydı da oy vermeseydim" diyeceklerini biliyorum. Ve onları yüce Allah'a havale ediyorum...
**
Hasan Subaşı'na gelince. Öncelikle siyaset sisteminde arızayı görerek fedakarlık yapıp siyasi partileri eleştirerek bağımsız yola çıkan Subaşı'nı hepimizin kutlaması lazım. Aslında o seçim kaybetti, ama siyasette zirve yaptı. Benim için o liderlerin hazırladıkları listelerle milletvekili seçilenlerin hepsinin üstünde. Benim gönlümdeki gerçek vekil o. Yakın tarih bu konudaki haklılığımı gösterecektir.
Ben ve arkadaşlarım dün yanındaydık, bugün ve yarın da yanında olacağız.