Bize oldukça yabancı bir kelime olan Hanutçuluğun ve hanutçunun ne anlama geldiğini artık hepimiz biliyoruz. Bu sektörün önemli bir misyonu var; o da turizmimize büyük oranda zarar verdiği… Zarar verdiğini bile bile de, dil bilmeyen esnafımızın sözde “dil biliyorlar” diye bu insanları çalıştırmayı sürdürmesini anlamak mümkün değil. Ya da "Komşu esnaf hanutçu çalıştırıyor, ben de çalıştırırım" düşüncesi ile hareket ederek, bindiği dalı kesmesini de anlayamıyorum...
Turisti kazıklatarak para kazanmayı meslek edinen bu insanların büyük bölümü de yabancı. Özellikle Rus turist sayısının çoğalması ile birlikte Rusca bilen hnutçular tercih edilir hale geldi. Bu dili bilenler arasında da en çok Azeriler ve Ermenileri görüyoruz.
Adı demokratik ama kime açılıyor?
Adına “Demokratik açılım” dedi ya büyüklerimiz… Öncelikle sınır komşularımızla aramızdaki sorunları çözecektik. Ardından “Kürt Açılımı” adı altında yeni bir açılımla da terörü sona erdirecektik. Bu çerçevede de başta Ermenistan sınırını açacaktık. Sınırı; Azeri kardeşlerimizin, Karabağ sorunu çözülmeden böyle bir girişimde bulunmamıza üzüldükleri, hatta kızdıkları için Allah’tan henüz açmadık. Açsaydık başımıza neler gelirdi bilemiyorum, ama Antalya Kalekapısı’nda Kuyumcular Çarşısı arkasındaki sokakların birinde (408) turistlere yönelik satış yapan bir dükkanımızda meydana gelen ve Türk müşterilerle satıcı bayan arasındaki diyaloğu ben duyunca küçük dilimi yutuyordum, siz sakın ola ki benim gibi açılım lakırdılarına yürekten inmanan biriyseniz hazırlıksız olmayın…
Bakın şu Ermeni’nin yediği naneye?
Dükkanın kapısında bekleyen ve olası ki, yabancıya benzettiği turisti apar-topar içeriye alan ve Rusca konuşan bayan hanutçu, bayanlı-erkekli grubun Türk olduğunu anlayınca yüzünü buruşturdu önce… Sonra da sordukları bir giysinin fiyatını misli misli söyledi. Fiyatın bu kadar yüksek oluşuna Türk müşteriler tepki gösterince de bakın yarım-yamalak bir Türkçe ile ne küstahlıklar etti:
“ Zaten benim patron tembih etti. ‘Kuyruklu Türkler gelirse fiyatı yüksek söyle seni uğraştırırlar’ dedi. Size mal satmıyorum. Gidin nereden alırsanız alın. Bu dükkanda size pahalı fiyatı kabul etseniz de mal yok”
Hepsi şaşkınlık içinde Türklüklerine yapılan hakaret karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar. Hanutçu bayana ilk tepkiyi gruptaki bayan koydu:
“Sen ne diyorsun kardeşim. Türklere hakaret edemezsin, hem benim memleketimde benim ekmeğimi yiyeceksin, hem de bana hakaret edeceksin. Senin memleketinde böyle bir şeye izin verirler mi?” diyerek çıkıştı.
50 yaşlarında, beyaz saçlı, mavi gözlü Hanutçu bayan daha da hırçınlaşarak bağırıp- çağırmaya başladı. Oradaki Türk esnafın yanında da, “Kuyruklu Türkler” ifadesini tekrar kullandı. Çevredeki esnaf kadını sadece susturmaya çalıştı.
Alışverişe çıkan aile çareyi şikayet etmekte buldu kadını. Kalekapısı Esnaf Derneği’nden gelen bir yetkiliye durumu aktardılar. Şimdi dernek temsilcisinin de üyesi bulunduğu Antalya Valiliği bünyesinde kurulan “Hanutçulukla Mücadele Komisyonu” na konuyu taşıdılar.
Sözü edilen hanutçunun bir Türk’le evlilik yaparak Türk vatandaşı olduğunu öğrendim.
Aslında bir Ermeni…
Kendisi ile ilgili olarak bu tür daha önce de şikayetler yapılmış. Bakalım komisyon şimdi nasıl bir karar verecek, merakla bekliyorum…
Bu olay bir gerçeği daha ortaya koyuyor: Açılım kimin için acaba?