ANTALYANIN KAHYASI

Halkkart’ı tartışmalıyız…

Belki bugünlerde, özellikle ulaşımda bunca kargaşa varken “Halkkart meselesini yeniden gündeme getirmenin bir anlamı yok” diyenleriniz çıkacaktır. Ama aynı fikirde değilim. Halkkart meselesi başından beri soru işaretleri taşıdığı için tartışılmalı. Halkkart meselesi Antalya 1. İdare Mahkemesinin verdiği iptal kararının sessiz sedasız geçiştirilmeye çalışıldığı için tartışılmalı, Büyükşehir Belediyesini yönetenlerin Halkkart’ı sürekli savunma durumunda olduğu ve de en önemlisi belediyeyi zarara uğrattığı için tartışılmalı…

 

Gelin en baştan alarak başlayalım;

1.      Antkart ihalesi Türel döneminde mahkeme tarafından ihale; belediye meclisi yerine, yetkilendirdiği Belediye Encümeni tarafından yapıldığı gerekçesiyle iptal edildi. O sırada yönetime gelen Akaydın, bu karara itiraz etmeyi tercih etmeyerek, mahkeme kararını gerekçe gösterip Antkart’ı iptal etti.

2.      Yeniden yapılan ihale eskisine göre bazı değişikliklerle (Özellikle firma lehine) 21 günlük Akent firmasına ihale edildi. Bir ay sonra sözleşme imzalanırken, daha önce ihaleye katılan ve demo hazırlamadıkları gerekçesiyle elenen Minübüscüler Odası’nın Akent’e ortak olması ve ortak olarak sözleşmeye imza atması; ihaleye fesat karıştırmaktan başka bir şey değildi. İhaleyi yapanlar sessiz kaldı.

3.      Akent firmasının “Demo” sunumunda “Validatör” aleti olarak taktim ettiği (Yutturduğu) cihaz; aslında kapalı mekan marketlerde müşterilere bilgilendirme kiosk’u diye üretilen bir cihazdı. Validatör’den çok daha ucuz Taylant Malıydı. Bunu cihazın kendi üreticisi kendi web sayfasında açıkça belirtiyor zaten, bu cihazın bir validatör olduğu ile ilgili bir iddiası falan da yok, üstelik web sitesinde cihaz için ürün açıklaması aynen şöyle:

Ürün Açıklaması: Bu cihaz okuma / tarama, bilgilendirme ve müşteri ile etkileşim için tasarlanmıştır. NQuire 500 hasıraltı kiosk okuma / tarama, bilgilendirmek ve bir dokunmatik ekrana sahip customer.As ile etkileşim, ürün / hizmet bilgi veren, kontrol için bir fiyat interaktif kiosk olarak kullanmak, self-servis check-in, sipariş terminali, müzik / video tarayıcı ve daha fazlası ... http://www.computex.biz/ChannelProducts_ProductDetail.aspx?pdt_id=34455&com_id=5789

4.      Antkart’ın kazandığı ihalede “Ciro üzerinden %11+kdv pay kesilir, 2+kdv doğrudan belediyeye aktarılır. Ayrıca cirodan bağımsız olarak senede 100.000 TL’den az olmamak kaydı ile belediyeye sabit bir ödeme de yapılır” şeklindeydi.   Ve Antkart ihaleyi muhammen bedelin tam 25 katından fazla (2.540.000+KDV) bir bedelle kazandı.

5.       Belediyenin Akent’e verdiği ihalede ise belediye bu sabit giderden vazgeçti; pay oranı, 2si belediyenin, 3ü şirketin olmak üzere %5’indi; ancak burada çok önemli bir fark var, belediye işletme gideri yaratıp firmanın kazancını doğrudan etkileyecek birçok işi de kendisi üstlendi; buna en temel örnek çağrı merkezidir. Bütün bunlar Akent lehine belediyenin yarattığı kamu zararı pahasına yapılmıştır.

6.     Gelelim sonra doğan hukuki sonuçlara; Ankart’ın sözleşmesini iptal etmek için dayanak gösterilen kararda ( ki Antkart davan ın tarafı bile değilken) encümenin, meclisin verdiği yetkiyi aştığı, iddia edildi. Buna rağmen belediye, atabileceği hiç bir somut adımı atmayarak “yargının kararına saygı duymak gerekir” diyerek “idari” bir karara dayanarak “özel” sözleşmeyi iptal etti. Bunu da kamuoyuna “antkart’ı yargı iptal etmiştir” diyerek duyurdu. Oysa şimdi 1. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararda, yukarıdakine ilaveten, “ihalenin rekabet ve açıklık ilkelerine uyulmadan” yapıldığı gerekçesi ile “ihalenin onay kararı” da iptal edilmiştir. Bu, yargı kararı ile bu ihalenin şaibeli olduğunun tespitinden başka bir anlam taşımamaktadır! Değerli Başkanımız Mustafa Akaydın bu kez;  bu sefer “Bence hukuki bir sorun yok” diyerek “yoluna devam edeceğini” açıklamıştır. Buna rağmen Danıştay’dan nasıl bir tepki geleceğini kestiremeyen belediye, her ihtimale karşı firma ile Akent ile “hukuki bağlarını” kopartmıştır, bu bizzat Akaydın’ın ifadesidir! Şimdi sıkı durun, bu kararla belediye Halkkart’dan aldığı yüzde 2’lik pşayı da almamaktadır.

7.      Artık bu işin yapılabilirliğinin bir hukuki zemini kalmamış ve işin asıl sahibi belediye bu işten taraf olarak çekilmiş olmasına rağmen firma halktan takır takır para toplamaktadır. Hatta işin sahibinin görüşünü bile almaya gerek görmeden, sanki işin sahibi gibi ortağı olduğu Minibüsçüler Odası ile taşıma ile ilgili sözleşme imzalamışlardır. Ihale gereği firmanın verdiği teminatın durumu belli değildir! Firmanın teknik anlamda yetersizliği ve de beceriksizliği ve belki de bilemediğimiz ilişkiler yumağı nedeni ile vatandaşın kartındaki paralar buhar olmaktadır ve bunu sorgulayacak, hesap soracak bir merci bile kalmamıştır! Artık vatandaşın şikayetinin tek muhatabı bugüne kadar hiç konuşmayan Akent’tir ve kimse şikayetlerine çözüm bulamamaktadır!!

8.      Akent’in ortağı olarak bir bakıma bu işim muhataplarından olan Minübüsçüler Odası Başkanı Mustafa Gönenç, belediye ile yaptıkları görüşmelerden olumlu sonuçlar aldıklarını söylüyor. Bunun sebebi de zarar ettikleri öne sürülen minübüslere yeni imkanlar sağlayacak düzenlemeler. Birincisi hat sayısının minibüscüler lehine artırılması ki, hat sayısı 83’den 107’ye çıktı, İkincisi de Besleme hatlarında çalışan minibüsler senaryoya göre yolcunun kartından 1,7 lira çekecek, 60 dakika içinde ikinci olarak bineceği tramvay ise “0” lira çekecek. Bu anlaşma da yapılmış bugün yarın uygulama başlayacak. Siz aktarma yapmadan yolculuk ederseniz fazladan para ödemiş olacaksınız, varsın olsun ne diyelim, vatandaş ödesin minibüscü esnafımız yeter ki mutlu olsun…

9.      Bir de Türel’e maledilen bir açıklama var. “Aslında Türel’ de aynı projeyi uygulayacaktı” diye… Hoş Türel bunu yalanladı ve sadece tramvay hattı üzerindeki lastik tekerlekli araçları kaldıracağını söyledi. Velevki Türel’de aynı projeyi uygulayacaktı. O uygulayacaktı diye yanlıştan dönmeyecek miyiz? Türel bu işi daha iyi bilse yeniden seçilirdi, size de ihtiyaç kalmazdı.

Aslında vatandaşın asıl meselesi bu yen i ulaşım sisteminden şikayetleri. O konuya bu hafta giremedim. Şikayetler azalmıyor, tam tersi artıyor. Bir dostum; “Hoca seni sever Allah aşkına –Hoca vazgeç bu inattan- diye yaz dedi. Yazdım işte ama vazgeçmeyeceğini de söyledim…”

“Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz gazeteciyiz…”

Basın İlam Kurumu Genel Müdürlüğü bizzat Başbakan’ın talimatı ile İstanbul’da yerel olarak yayın yapan 3  Ermeni Gazetesine 250 bin lira karşılıksız yardım yapmış. Gazetelerin haberine göre ikisi günlük biri haftalık bu gazetelerin Ermeni sahipleri Başbakan’a çıkarak sıkıntıda olduklarını söyleyip yardım istemişler.

Anadolu’da gazetelerin durumu bu Ermeni meslektaşlarımızdan farklı değil. İnim inim inliyorlar. Ama onların Başbakanının huzuruna çıkıp sıkıntılarını anlatacak güçleri yok. O yüzden bundan böyle tıpkı Hrant Dink kardeşimiz öldürüldüğünde nasıl birlik-beraberlik sergilemişsek aynını yapacağız: “Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz gazeteciyiz…”

Yayın Tarihi
12.09.2011
Bu makale 13707 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
kart güzel fakat ihale neden taşıma esnafına verilmedi de 20 günlük şirkete verildi . Neden hocam. İhale iptal oldu bu firma nasil devam ediyor . belediye resmi kurumsa taşıma odalarıda resmi. Esnafın kesintilerini geri ödemek zorunda şu anda suc işliyorlar

adnan tırak 17.11.2011

evet, görünen o ki gerçekten tartışmalıyız. dün meclis toplantısında "akentin bilişim altyapısındaki sorun" gibi bir şeyler söylemiş hoca, durum gerçekten berbat yani.

erdem arsunan 15.09.2011

Kalemine kelamına sağlık abi...

Gazeteci Şükrü AĞIRMAN 14.09.2011

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!