İşin açıkçası, Hoca seçim öncesi, “Bu Antkart’ı kaldıracağım” diye seçmene söz vermese, bu mesele bu kadar dallanıp budaklanmayacaktı. Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın, “Kart uygulaması devam edecek. Adı Antkart yerine Halkkart olacak. Bu işi de dışarıdan bir şirket değil, işin sahibi dolmuş ve otobüs sahiplerinin kuracağı şirket yürütecek” şeklindeki sözleri yeni yol haritasını veriyor aslında. Veriyor da yol dikenli tellerle dolu.
Neden mi?
Gelin hep Beraber bir durum değerlendirmesi yapalım.
1. Her ne kadar Bölge; İdare Mahkemesi Antkart ihalesini iptal etmiş olsa da, Belediye Antkart şirketi ile sorunlarını henüz çözmemiştir. Belediye ileride Antkart şirketine tazminat ödemek durumunda kalacaktır. Çünkü mahkeme kararı sistem için değil, ihalenin yapılış şeklindeki eksiklik nedeniyle bir karar almıştır. Bu hatada şirketin herhangi bir dahli yoktur. Belediye bir süre önceki pazarlıkta 29 milyona razı olan Antkart’a daha fazla para ödeyebilir.
2. Dolmuşçularla otobüsçülerin bir arada şirket kurmaları oldukça zor görünmektedir. Çünkü hisse oranı konusunda otobüsçüler, dolmuşçulara göre 3 misli pay isterken, dolmuşçular bunun ancak yarım misli fazla olabileceğini düşünmektedirler. Bu şirketin kurulması, ancak belediyenin de ortak olması ve/veya arabuluculuk yapması ve tarafları ikna etmesi ile mümkündür. Ayrıca otobüsler ayın 30 günü çalışırken, dolmuşçular 20 gün çalışmaktadır. Bu kavganın önemli bir unsurudur. Otobüsçüler son olarak dolmuşçulara, “Avukatımızla görüşün” bile demişlerdir.
3. Otobüsçüler, bir yanda ortaklık kurma çalışması yaparken, diğer yanda İdare Mahkemesi tarafından, dolmuşlar ihale yapılmadan büyütüldüğü için verilen mahkeme kararının uygulanmasını isteyerek, dolmuşçulara göre kötü niyet sergilemektedirler.
4. Şirketin kurulduğunu varsayalım. Bakın başımıza neler gelebilir?
a- Belediye ortak olursa kendi açtığı bir ihaleye katılamaz.
b- İşin; kurulacak otobüscü-dolmuşçu ortaklığına verilmesi zordur. Çünkü belediye bu işi ihale ile vermek zorundadır ve ihaleye Antkart veya başka şirketler girer ve daha iyi teklifler verirse durum ne olacaktır. (Şahsen Antkart’ın yerinde olsa açılacak ihaleye katılır ve sonuna kadar direnir ve ihaleyi inat olsun diye alırım…)
c- Velev ki, ihaleyi dolmuşçu-otobüsçü ortak şirketi almış olsa bile bu işi hangi altyapı ve teknik imkanla yapabilecektir. Bu işin sadece kart bastırıp, onu halka satarak yapılamayacağının bilinmesi lazımdır.
5. Raylı sistem devreye girdiğinde aynı biletle ayrı ulaşım araçları kullanılacağından, sistem nasıl işletilecek, yüzde 11 komisyonu yüksek bulan dolmuşçu ve otobüsçüler, bu ortak taşımada yarıya düşecek bilet fiyatına nasıl razı olacaklardır.
6. Madem biz muhterem halkımızı düşünerek Antkart yerine Halkkart getiriyoruz, eski Antkart’larda kalan paramız ne olacak, bunu kim, ne zaman ve ne şekilde ödeyecektir?
7. Belki de en önemlisi, şirketin aldığı yüzde 11 komisyon toplu ulaşım araçlarını kullanan halkı hiçbir biçimde ilgilendirmemektedir. Halkım komisyon bedeli ne olursa olsun, aynı parayı ödemektedir. Kimi ilgilendirdiğine baktığımızda, bütün bu olup bitenlerin, “Dolmuşçu ve otobüsçü esnafına seçimde verdikleri oyların bedeli mi ödenmektedir?” sorusunu aklımıza getirmektedir.
Evet durum, bundan… bundan ibarettir ve sıkıntıyı çeken; bir kartlı, bir paralı, bir biletli çilesini çeken halkım yine mağdurları oynamakta ve işin garibi hiç sesini çıkarmamayı alışkanlık haline getirdiğinden susmayı tercih etmektedir. Halkım, ayrıca, “Bütün bunlar benim için mi yapılıyor. Benim rahatım için mi?” diyerek te hayıflanıp durmaktadır…
Birilerinin, daha doğrusu sayın Akaydın’ın bu pirince atılan taşları temizlemesi gerekmektedir.