Hala kulaklarımda çınlıyor şu sözleri:
- 81 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım…
Erdoğan’ın 24 Haziran gecesi balkon konuşmasında söyledikleri bu sözler, kendisine oy veren ve vermeyen herkesi mutlu etmeye yetti. Bu ülkenin insanı, eninde-sonunda Milli İrade’nin sesini sandığa yansıtıyor. Bu kez de Referandumla sistem değişikliğine giden, herkesin ilk turda kazanması çok zor dediği seçimi de alarak sistemin ilk başkanı olan, ardından da ;
- Ben 81 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım. Bana oy veren ve de vermeyen herkese teşekkür ederim
Dedikten sonra karşımızda bambaşka bir Başkan göreceğimizi umduk.
Yeni görevine başladıktan sonra yayımladığı bazı kararnamelerle, örneğin Devlet Denetleme Kurulu’nun görev ve yetkilerini yeniden düzenleyen 5 numaralı kararname ile Yasalarla kurulmuş, Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, yani Türkiye Barolar Birliği ve her ildeki Barolar,
Türkiye Mimar ve Mühendisler Odaları ve illerdeki Şube ve temsilcilikler, Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisler Odası, Mali Müşavirler Odası v.b gibi kurumlar,
Her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, yani Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve bunların illerdeki şubeleri ve federasyonları
Bakanlar Kurulu kararı ile Kamuya yararlı işler yaptıkları için kendilerine verilen tapu gibi bir mülkiyet belgesi ile Kamu Yararına Dernekler ve Vakıflar…
Ve son olarak Yargı dışındaki, Silahlı Kuvvetler ve Üniversiteler dahil tüm kamu kurumları
Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığı tarafından istendiği zaman, inceleme, araştırma ve soruşturmalarla Başkan ve seçilmiş yöneticileri yargılanmadan görevden alınabilecekler.
Bu kararnameye tepkiler var. Daha işin başındayız. Demokrasi varsa tepki de olacaktır. Şayet sözü edilen kurumlarda suç işleyen yönetici varsa bugüne kadar da yargılandılar yine yargılanırlar. Ceza alırlarsa çekerler. Ama seçim öncesi, bazı söylemleri hatırlayınca;
- 81 milyonun Cumhurbaşkanı olmak isteğini arıyorum. Ve istiyorum
**
Bir karikatür paylaşılmış sosyal medyada…
Başkanımıza saygısızlık yapılmış. Katılıyorum. Benzetmeden hiç ama hiç haz etmedim. Bu paylaşımı paylaşanları da kınıyorum. Ama başka bir şey daha düşünüyorum;
Ben 81 milyonu kucaklayacak ve hiçbir kimseyi ayırt etmeden hepsinin Cumhurbaşkanı olacaksam, tabii ki, ben de etten, kemikten bir insanım kızacak ve üzüleceğim, ama o kadar.
Hiçbir kimse halkında Savcıları göreve davet etmek, ya da onlar hakkında suç duyurusunda bulunmak söz konusu olmamalıdır. 81 Milyonunun Cumhurbaşkanı böyle olursa, babanın oğlunu mahkûm ettirmesine benze olay. Bir baba evladına kıyar mı? Verilecek cezanın önemi yok, insanlar bu suçtan dolayı mahkûm da olabilirler, cezalarını çeker, çıkarlar, ama nereye kadar?
Hani Demokrasi?
Hani hoşgörü?
Biz bırakın sosyal medyayı gazetelerde rahmetli Süleyman Demirel’in ne karikatürlerini gördük. Eşine ve kendisine olmadık zulümleri gördük. Ama o hep güldü geçti, hep hoşgörülü oldu ve şimdi de rahmetle anılıyor…
Baki’nin dediği gibi…,
zülf-i siyâhı sâye-i perr-i hümâ imiş
iklim-i hüsne anın içün pâdişâ imiş
bir secde ile kıldı ruh-i âftâbı zer
hak-i cenâb-ı dost aceb kîmyâ imiş
âvâzeyi bu âleme dâvûd gibi sal
bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş