Antalya Valiliği’nin Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Güzide Örmecioğlu telefonun ucunda “Vali bey yarın sizlerle bir bardak çay içmek istiyor” dediğinde, “Vali Bey eskiden kahve ikram ederdi, ne oldu acaba?” diye meraklandım önce. Sonra makam dışındaki adresi verdiğinde çay içmenin daha uygun olacağını ben de kabullendim.
Antalya hizmete aç bir kent. Özellikle hükümetlerin yaklaşık 20 yıldır yatırımlara çok az pay ayırması yüzünden, Antalya’nın bu açlığı neredeyse yoksulluk sınırını aştı. Ama öyle dönemler yaşadık ki bu güzel kentte, öyle belediye başkanları, öyle valiler geldi geçti ki, hükümetlerden ödenek beklemeden büyük işlere imza attılar, yatırımlar yaptılar. Kimileri de vardı ki, çalışmadan, uğraşmadan şan şöhret sahibi oldular, medyayı yanlarına alarak kendilerini alkışlattılar.
Bugün konumuz onlar değil. Bugün sizlere Antalya’nın çağdaşlık simgesi bir valisinden söz etmek istiyorum…
Göreve başladığı günden itibaren önce kenti tanımaya çalışan, bunu yaparken de devlet adamlığı tecrübesi ile meseleleri bir bir belirleyerek, onların çözümlerini sıraya koyan, bu kentte varolan, ancak duyguları bastırılmış sinerjiyi tek tek bularak, onlardan adeta patlamaya hazır birer bomba imal eden, bu kentte yaşayan her bireye kentli ve Antalyalı olma bilincini aşılayan, insan haklarına saygılı, laik, Atatürkçü, ülkesine ve milletine bağlı ve bürokrasinin tam tersine her şeyde öncü ve yenilikçi bir adam sessiz sedasız görev yaptığı beş yıla yakın sürede yüzlerce işe imza attı.
Sözünü ettiğim kişi Antalya Valisi Alaaddin Yüksel...
Onun çay davetini verdiği kısaca “112” olarak adlandıracağımız Acil Çağrı Merkezi’nde Antalya’nın çağdaşlaşma yolunda attığı adımları bir bir gördük. Belki beş yıl önce, Avrupa’da görüp de hayal bile edemediğimiz, Antalya’yı baştan başa kontrol altına alan kamera sisteminin çalışır hale geldiğini görmek beni çok mutlu etti. Uzak değil, daha bir yıl önce birçok Antalyalının “Bu işe yatırılacak para bizi aşar. Bu yatırımı devlet yapsın. Biz gerçekleştiremeyiz” diyerek işin içinden sıyrıldığı MOBESE sistemi artık çalışıyordu. Ve bu dev proje için harcanan 11,5 trilyon liranın sadece 2 trilyonu devletten, Türkiye’yi Tanıtım Fonu’ndan alınmıştı. Diğer bölümü başta Özel İdare olmak üzere Vali Yüksel’in İl Genel Meclisi ile birlikte el ele verip yarattığı yerel kaynaklardan sağlandı. Bu dev eserin Antalya’da yaşayan herkese güvenli bir kentte yaşamanın huzurunu vereceğine inanıyorum, sizler de inanın. Vali Yüksel’in önce ülkesini ve Antalya’yı çok sevdiğine ben inanıyorum siz de inanın...
ART’de güzel şeyler oluyor.
Hepiniz tanırsınız. Osman Altınışık. Antalya medyasında kısa bir sürelik aradan sonra yeniden döndü. Şimdi ART Televizyonu’nda genel koordinatörlük yapıyor. ART değişim içinde. Osman kurduğu yeni ekiple gelişim ve değişime imza atıyor. Kutluyorum. Bir de bürokrasi engelini aşıp kablolu yayın hakkını alabilirlerse Antalya VTV’den sonra ikinci kablolu televizyonuna kavuşacak.
Benden sizlere br şiir:
Sen benim rengimsin…
Yüreğim nöbette seni bekler,
Bir ışık bekler, bir mavi deniz…
Bir ben beklerim seni,
Bir de yüreğim…
Kırmızı rengi sevmem,
Mavidir benim rengim,
Hem deniz, hem seni anımsatır
Bir de yüreğim…
Beyaz düşleri severim,
Beyazı sevmem ondandır,
Hem seni, hem tenini anımsatır,
Bir de yüreğim…
Kırmızı hasreti anlatır,
Hep seni özlediğimi hatırlarım,
Yüreğim seni nöbette bekler,
Bir ışık bekler, bir mavi deniz…
Yeşili çok severim aslında,
Sen sevdiğin içindir sevmem,
Yeşil murattır, yeşil sensin,
Sen bütün renklerden güzelsin…
Günün Sözü
Hiç kimse senden iyi değildir. Ama bir şeyler yapmaya cesaret edemezsen, sen de kimseden iyi değilsin.
Donald Laird