ANTALYANIN KAHYASI

Gazetecilik zor zenaat, hele yazarlık…

Geçen hafta sevgili kardeşim Ahmet Dökdök de dile getirmişti. Öyle zor zanaat haline geldi ki şu gazetecilik. Menderes Türel’le ilgili yazarsın hemen damgayı vururlar: “Ne zaman AKP’li oldun?”

Ertesi gün Prof. Mustafa Akaydın veya Kemal Çelik’ten bahsedersin; CHP’li ya da MHP’li damgasını hemencecik yersin…

Bir dostum arıyor. Yarım yamalak değil tam sitem:

“Usta gazeteciler soruyor, başkan cevaplandırıyor” programında gazetecilerin olmasına gerek yoktu ki... Türel’in eline bir güzel sazı verdiniz...”

Böyle eleştiriler gelince sevinirim açıkçası. Çünkü o programda gazeteci kimliğimle varım... Bu köşelerde ise yazar kimliğimle...

Tarafsızlık budur aslında... Hepsinden söz etmek. Doğruyu, eğriyi ayırt etme görevini de kamuoyuna bırakarak... Özellikle habercilikte gazeteci tarafsız olmalı. Yorumu kamuoyuna bırakmalı. Ancak yazarlara gelince bir konu ile ilgili kendi görüşlerini yansıtacağı için, taraflı olmayabilir. Çünkü her yazar kendi doğrularını yazar...benim doğrularım; pekala bir başkasına göre yanlıştır.

Hele bir de seçimle ilgili yazıyorsanız, bazen “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsem bıyık” moduna giriverirsin. Aslında gazetecinin hesap vereceği tek bir makam vardır o da,  okuyucudur.

Ancak medyada tekelleşme olgusunun iyiden iyiye yerleşmesi ile işler değişti tabi. Şimdi okuyucu yerine önce medya patronuna hesap vermek durumundasın. Bazı gazeteler var ki; yazı müdürlerinin ardında, “Aleyhinde yazı yazılmayacaklar” yaftası asılı.

Durum böyle olunca dabu bilgi çağında medya halkı ve okuyucusunu doğru bilgilendiriyor mu? Ya da medyanın güvenilirliği ne durumdadır? Bu iki sorunun cevabını bu işten ekmek yiyen her gazetecinin elini vicdanına koyarak önce kendisini, sonra mesleğini sorgulama zamanı gelmiştir.

 

 

 

Son tura girdik…

 

Tıpkı otomobil yarışlarına döndü bu seçim. Bugün son tura giriyor adaylar. Son kozlar ortaya konuyor. Şüphesiz adaylar son turda bazen belden aşağıya vurmayı, bazen yalan-yanlış dedikodular çıkarıp, ardından bizzat “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” yaygarası patlatmayı, bazen ellerinde sakladıkları gizli belgeleri, hele hele günümüzde yaygınlaşan dinleme kasetleri ve görüntülerini bu hafta ortaya çıkarabilirler.

Naçizane benim adaylara tavsiyem; salt kazanmak uğruna yalan ve dolana başvurmamaları, insanların özel hayatına girmemeleridir.

Örneğin CHP’nin en çok satan gazeteye verdiği, ancak kimin tarafından verildiği henüz belirlenemeyen ilanda Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel için; “Eskiden bir yetmişlik rakı içerdi. Şimdi ayran içiyor” içerikli ilanı hiç de etik bulmadığımı söylemeliyim. Şimdi Türel de ortaya çıkıp “Erkek adam rakı içer” derse ne olacak?

O yüzden bu kentin en mim adamı olarak belediye başkanlığına oturacak bu kişilerin, o akamı hak ettiğini şimdiden göstermesi lazım…

 

 

BİRAZ DA GÜLELİM

 

Pilot Temel

Pilot Temel telsize var gücüyle bağırıyordu :

- "Ula, sağ motor pozuldu. Düşeyrum, düşeyrum. Meydey düşeyrum. Kule düşeyrum."

Kule hemen cevapladı :

- "Mesaj anlaşıldı. Yerinizi bildirin, yerinizi bildirin."

Temel gayet ciddi :

-"Pilot kabini, öndeki sol koltuk, pilot kabini, öndeki sol koltuk."

 

 

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanoğlunun yapacakları, hayal ettikleri ile sınırlıdır. 

Macar Atasözü

Yayın Tarihi
23.03.2009
Bu makale 624 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!