ANTALYANIN KAHYASI

Gazeteci çıkar peşinde koşmaz...

Bugüne kadar yazdıklarım yüzünden eleştirildiğimde hiç üzülmedim.

Neden derseniz; birincisi çok az eleştirildim, ikincisi ise eleştirilmenin gazeteciliğin kaderi olduğunu iyi bilirim. Çünkü 47 yıllık meslek hayatımda, hakkında iyi şeyler yazdığınız insanlardan teşekkür aldığımı hiç hatırlamıyorum, ama zülf-i yare dokunursanız, en basitinden eleştirilir, küfür yer, kötü gazeteci olur, bazen de hakim karşısına çıkarsınız.

Oysa gazeteci de insandır, o da duygu yüklüdür, onun da kalbi vardır, ete-kemiğe bürünmüştür: kim yaptığı iş için iltifat beklemez? Kim övülmekten hoşlanmaz? Ya da kim eleştirildiği zaman durup durup göbek atar, zevkten dört köşe olur?

Özetle gazeteci iyi yazdığı zaman görevini yapmıştır, kötü yazdığında ise (Kime göre kötü o da tartışılır) tu-kakadır, sahtekardır, üç kağıtçıdır…

***

Oysa gazeteci eleştiri yapacaktır. Rahmetli, Sedat Simavi derdi ki; “Yarın, ya da yeri geldiğinde aleyhinde yazı yazabileceğiniz hiçbir devlet görevlisi ya da siyasetçi ile samimiyet kurmayın. Yoksa gazetecilik yapamazsınız”  Ne kadar doğru söylemişti, biz de yetiştirmeye çalıştığımız gençlere aktardık bu öğüdü.

Evet  gazeteci eleştirir. Sorgular.  Kendine göre doğru görmediği bir şeyi toplum adına düzeltilmesi için yazar. Halkın bilgi edinme ve haber alma özgürlüğpünü gazeteci kullanır. O yüzden Anayasa’da olmamasına rağmen basın 4. Kuvvet olarak anılmaktadır. Kişisel bir çıkarı yoktur bundan. Bir kurumda yolsuzluk varsa ve halk kendi arasında konuşuyor ve fısıltı gazetesi ayyuka çıkmışsa bu daha tehlikelidir. Yanlış kişiler suçlanır, oysa gazeteci doğruyu yazarsa kamuoyunu doğru bilgilendirme görevini yerine getirmiş olur.

***

Neyse biz konumuza gelelim.

İnternet adresine bir fotoğraf gönderildi.  Halen firarda olan FETÖ/PDY Çetesinin Antalya Sorumlusu (İmamı) Avukat Hasan Tarık Şen’in (Davetin yerini sonradan öğrendim)  Danışma Kurulu Üyeliği ve Yönetim Kurulu Koordinatörlüğü’nü yaptığı, PDY kontrolünde Antalya'daki yabancılara yönelik faaliyet gösteren Antalya Kültürlerarası Diyalog Merkezi Derneği (AKDİM)'nin açılışı nedeniyle gruplar halinde verilen kahvaltıda çekilmiş.

Şimdiki iki Milletvekilimiz fotoğrafta FETO/PDY Terör Örgütünün Antalya İmamı Hasan Tarık Şen’in konuğu…Yazımızda;

  • Sizin FETO’cularla ne işiniz var? Demiyoruz.
  • Ya da bu fotoğrafta neden yer aldıklarını da sormuyoruz.

Aslında bu derneğin Fettullah Gülen grubunun yönetiminde kurulduğunu 7 yaşındaki çocuk da biliyor, protokol gereği de olsa kamuya mal olmuş kişilerin, oraya gidip gitmemesinin kararını da herhalde kendileri vereceklerdir.

Bizim yazımızda belirtmek istediğimiz üç husus vardı.

Birincisi başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ak Partililerin Fettullah Gülen tarafından kandırıldıklarını ve bu nedenle de halktan özür diledikleri için, CHP’lilerin de kandırıldığını anlatmak,

İkincisi ise kaldırılanların siyasetçi olmasına rağmen, gözaltına alınanlar arasında hiç siyasetçinin olmamasına dikkat çekmek;

Üçüncüsü de zaman zaman kurunun yanında yaşların da yandığına dikkat çekip, anne ve babaları göz altına alınan çocuklara bir travma yaşatılmamasıydı…

Son olarak da halen firarda olan Antalya İmamı Av. Hasan Tarık Şen hakkında tüm bilgileri vererek yakalanmasını sağlamaya yardımcı olabilmekti…

 

 

Çok yakından tanıdığım, Çetin Osman Budak’ın gönderdiği açıklamadaki (Ki yayınladım ve sosyal medyada da tarafsız gazetecilik ilkesine uyarak paylaştım) bir cümle beni çok üzdü:

“Geçmişte de ‘çamur at izi kalsın mantığıyla’ kurgulanıp servis edilen ve yanıtları kamuoyuyla paylaşılan;  ATSO Başkanı olarak katıldığım yemek fotoğrafının, bugün yeniden gündeme getirilmesinin, habercilik kaygısı ve etiğiyle bağdaşmadığı, iyi niyetli olmadığı açıktır”      

Çamur atanlarla, ya da çamur atıp iz bırakmaya çalışanlarla hiç işim olmaz. Üstelik bu fotoğrafın daha önce yayınlandığını da görmedim. Yani biz yeniden gündeme getirmiş olmadık. Bir siyasetçi olarak şunu bilmelisiniz ki Türkiye bu gündemi konuşuyor. Başarısız darbe girişimini ve FETO ilişkilerini.

FETO’nun oyunu alabilmek için etrafında fır dönenler şimdi dışarıda, hatta meclislerde, onlara verilen kontenjanları onay verenler de…

İyi niyetimizi sorgulamaya gelince;  Bizim ne çıkarımız var dersiniz? Ülkemizi, memleketimizi, bayrağımızı sevmekten başka…

Üstelik kahvaltıya giden de, fotoğrafı çektiren de ben değilim… Mesela bir ikbal beklentim olmasa Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığım döneminde ben gitmezdim…

Gazetecilerin de sizin ve sizlerin gibi kamu görevi yaptığını, gazeteciliğin de bir meslek olduğunu  bir gün olsun kabul edemez misiniz?

Bir sosyal demokrat olarak, hiç değilse bu konuda demokrat olamaz mısınız? Basın özgürlüğüne, bilgi edinme ve haber alma özgürlüğüne saygı gösteremez misiniz?

Son olarak size şunu söylemeliyim ki;

Bu mesleğe 47 yılını vermiş, mesleği ile hep onur duyan, gazetecilikten başka da bir işe yaramayan, politikacılığı bile beceremeyen bir vatandaş olarak oy verdiğim vekillerime hakkımı helal etmiyorum…

 

Yayın Tarihi
08.08.2016
Bu makale 4071 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!