Gün geçmiyor ki polis ve jandarma asayiş bültenlerinde kaçak içkiye ilişkin bir haber olmasın. Son olarak Kemer’deki bir beş yıldızlı otelde binlerce şişe kaçak içki ele geçirilirken, hemen ertesi günü polis sahte içki imal eden iki çeteye eş zamanlı baskın düzenledi ve 12 kişiyi suçüstü yakaladı, 26 bin şişe de sahte içki ele geçirildi… Üstelik kentin göbeğinde… Bunlar işi öylesi ilerletmişler ki; imalathanede 4 dolum ve 3 kapak basma makineleri bile bulundu. Ayrıca dolumu bekleyen binlerce şişe ve rakı, viski, şarap ve votka etiketlerine de el kondu.
Durum bu….
Üstelik vahim…
Üstelik daha dün gibi; çocuk yaştaki 3 Alman’ın bu içkilerden zehirlenerek ölümü…
Bu olay Yüz karası,
Üstelik gaflet, dalalet ve de ihanet…
Üstelik yarın bunlar cezaevinden çıkacaklar, yine imalatın başına geçecekler. Geçenlerde gazetede okudum, Jandarma tarafından basılan bir imalathanede, iki kardeş güvenlik güçleri ile silahlı çatışmaya girerek ancak yakalandılar.
Anlayacağınız polisten, jandarmadan korkuları yok…
Adeta çete değil, terör örgütü gibiler… “Ülkeye turist gelmesin” diye onları öldürme andı içmişler…
İmal eden tamam da!
Peki bunlar ürettikleri içkileri kime satıyorlar? Ya da en çok alıcıları kimler? Tabii ki turizm sektöründeki işletmeler bu kaçak ve sahte içkileri bilerek, gönül rızası ile ve ucuz olduğu için alıyorlar. Çünkü “Her şey dahil” denen illet uygulama yüzünden maliyeti düşürmek ve kar etmek zorundalar.
Evet şimdi durum bu?
Ne yapmalıyız?
Örneğin; Mardan Palace otelinin muhterem sahibi Azeri asıllı Rus İşadamı Telman İsmailov’a 1,4 milyar dolar yatırıp, kaçak-göçek yaptırdığı otelin açılışına milyonlar harcayarak ünlü yıldızları getirdiği için, Türkiye’nin ve Antalya’nın tanıtımına katkı verdiği için teşekkür eden turizmci yazarlarımız, “turizm konusunda üfüren (!) beylik ve bildik köşe yazarlarını eleştirirken” bu içkileri alıp müşterilerinin ölümüne yol açan otelleri de kendi köşelerinde kınasınlar…
Örneğin; sadece bu otellerin genel müdür ve satınalma müdürlerini tutuklamayıp oteli de kapatalım… Kapatalım ki, bu suçu bir daha bilerek ya da bilmeyerek işlemesinler.
Örneğin; bu şuçu işleyen çete mensuplarını, suç sabit olduğuna göre, Ergenekon’da nasıl insanlar hakim karşısına bile çıkmadan, üstelik suçunun ne olduğunu bilmeden yıllarca yatarken, bunları hemencecik hapisten çıkarmayalım…
Örneğin; gözlerini para hırsı bürümüş bu tür insanları, şayet düzeleceklerse, bir sistem üretip vicdanları ile baş başa bırakalım… Ya da cezaları caydırıcı hale getirelim…
Örneğin; en çok tüketici konumundaki turizm işletmelerinin içkilerini legal imalatçılardan almalarını, bunu faturaları ile belgelendirmeleri halinde ödedikleri ÖTV, ya da KDV’yi iade edelim…
Ya da bu insanları, her sorunumuzu, hatta Antalya Arena meselesini de çözeceğine inandığımız Telman İsmailov’a teslim edelim o gereğini yapar…