Her şeyi ve herkesi eleştirmenin kendi görevleri olduğunu sandıkları için ustaca eleştiriler yapan biz gazeteciler, acaba eleştirilmekten neden hiç hoşlanmayız? İşinin sadece eleştirmek olduğuna inandığımız için de başkalarının bizim hakkımızda yaptıkları eleştirilere ya görmezden, ya da duymazdan geliriz.
Bir Kızılderili Atasözü; “Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi çarığının içine bak” der. Belki şu atasözü de biz gazeteciler için söylenmiş olabilir:
“Kusursuz olsaydık, başkalarının kusurlarını bulup çıkarmaya bu kadar meraklı olmazdık”
***
Dün Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya gazetecilere kahvaltı ikram etti. Kahvaltı bahaneydi aslında sohbet etmek, bilgi vermek ve kendi ifadesi ile gazeteciler nezdinde hizmet vermek durumunda olduğu halka hesap vermekti amacı. Baştan sona da öyle oldu. Rakamlar verdi bolca, işlenen suçlar, suçluların aklanmasında elde edilen başarı, terörle ve özellikle uyuşturucu ile mücadele, trafik sorunu ve istatistikler…
Aklımda iki önemli husus kaldı…
Birincisi polisin yaptığı işte güvenlikle, özgürlük arasındaki bıçak sırtı…
İkincisi de, hem polisin, hem de gazetecilerin işlerini yaparken dikkat etmesi gereken sorumluluk duygusu…
Uzunkaya’ya göre; polis görevini yaparken şüphesiz bireyin özgürlüğüne dikkat etmeli, bireyin özgürlüğüne özen gösterirken aynı bireyin güvenliğini de kendisinin sağladığını unutmamalı. Bu durumu bıçak sırtı benzetmesi de insanların hem güvenliğine ve hem de daha fazla özgürlüğüne verdiği önemden kaynaklanıyordu…
Ama bizi ilgilendiren, daha doğrusu bazı arkadaşlarımızı kızdıran ikinci görüşü ise, 10 yıl Kadar önce, trafikten sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevinde bulunduğu sırada, o yıllarda daha da yoğun olan gazetelerin kanlı 3. Sayfa haberleri ile ilgili verdiği örnekti. O dönemde gazetecilerle sohbeti sırasında 3. Sayfa haberlerini eleştirdiğini hatırlattı. Bu 10 yıl önceydi, ama günümüzle ilgili olarak gazete başlıklarındaki benzerliği, her gazetede aynı haberlerin yer aldığını söylemesiydi. Ancak bu durumu eleştirmedi. Aslında nedenini merak ediyordu.
Bir başka amacı ise içinde bulunduğumuz sıkıntılı süreçten biran önce çıkabilmemiz için polis kadar gazetecilere de görev düştüğünü, bu anlamda da her kesimin yaptığı işle ilgili olarak daha duyarlı olması gerektiğini anlatmak istemişti.
Biz bunu eleştiri olarak algıladık, hatta gazete başlıklarının aynı olmasının söylenmesini de aşağılanmak olarak değerlendirdik.
Şahsen çok üzüldüm. Beni iyi tanıdıklarını sandığım, yıllarca emek verdiğim arkadaşlarım benim sözlerime daha büyük tepki göstererek, bir de apolet takmamı önerdiler. Sözlerimi, doğru ya da yanlış bulan hepsine teşekkür ederim. Çünkü hiç biri hakkında ön yargılı değilim, onlara kızmak gibi hakkım olmadığını da biliyorum. Çünkü 47 yılını doldurduğum mesleğim bana o kadar çok gerçek öğretti ki anlatamam.
Ama şu kadarını söyleyeyim ben de yönettiğim internet gazetesinde, Ajanstan gelen haberleri aynen yayınlıyorum. O ortak başlıkları atanlardan biri de benim. Sizler gibi gittiğim toplantılarda sadece köşe yazım için not tutuyor, haberi ajanstan kullanıyorum. Bu konuyu açıkladığım için bu yaştan sonra bana kızan arkadaşlarımdan da özür dilerim… Beni affedin…