Bizi yönetenler bunu hep yapıyor. Rant uğruna güzelim doğa insan eliyle katlediliyor, işin garibi bunu katliama engel olmak, rantın önüne geçmekle görevli olanlar yapıyor. Arkasından da çıkıp, “bir yer el dokunmadan korunmaz” gibi saçma sapan fetvalar veriyor.
Nereden mi söz ediyorum?. Dün maden, taş ve kum ocakları, öncesinde Lara kumsalları, ardından tahsis adı altında Kundu talanı, bugün de Kındılçeşme… Yarın sıra nerede ben bilmem.
Bu yerleri ancak bu tür işleri tezgahlayan, hizmetinin karşılığı komisyon alan, siyasetçilere yakın, ya da siyasetin içinde olan kişiler bilir. Her dönemde parayı verince düdük çalmayı adet edinen birileri de kolaylıkla aportta bekledikleri için sacayağı tamamlanır. En iyi yöntem de belediyelerin başına musallat edilen futbol takımlarına bağış adı altında belgesiz ödenen paralardır. Memleket satılıyormuş, doğa katlediliyormuş, vatanın cennet köşeleri birilerine peşkeş çekiliyor ve talan ediliyormuş kimin umurunda?
Sözü Kındılçeşme’den açtık. Devam edelim. Çevreciler yine tepkili.
Kındılçeşme’de yasalar çiğneniyor, iki bakanlığın izni ile ağaçlar kesiliyor.
Kemer Belediyesi de Çevre ve Orman Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı hakkında; Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 05.01.2009 tarihli Antalya Beydağları Uzun Devreli Gelişim Planı Revizyon tadilatı ile buna bağlı uygulamaların hem iptalini, hem yürütmenin durdurulması istemi ile dava açıyor.
Sizin anlayacağınız ve görünen o ki; yağmacılar yine iş başında…
Önce Kındılçeşme’de yapılan nedir? Halk ve çevreciler neden tepki gösteriyor ona bir bakalım isterseniz…
Efendim; Kındılçeşme Beydağları Milli Parkı sınırları içinde. Burası Türkiye’nin her yerinden olduğu gibi Antalya bölgesinden gelen çadırcılarla, günübirlikçilerin denize girebildikleri eşsiz güzellikte bir yer.
Yıllardır Orman Bakanlığı tarafından işletilen bu alan daha sonra Antalyalı bir işadamı- müteahhide tahsis ediliyor. Tahsis gerçekleşiyor ama, mevcut hali ile bu alanda yapılaşmaya gitmek mümkün değil. Daha doğrusu rant yok. O zaman bakanlık, Kındılçeşme’nin de içinde olduğu Beydağları Milli Parkı’nda bir plan tadilatına gidiyor. 15 Ocak tarihinde onaylanan bu tadilata göre, Kındılçeşme içindeki çadırlı kamp alanı günübirlik kamp alanına dönüştürülüyor.
Ne var bunda demeyin.
Birincisi, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 14. Maddesi çok açık. Bakın Yasa ne diyor:
“Bu Kanun kapsamına giren yerlerde Tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değeri bozulamaz, Yaban hayatı tahrip edilemez, Bu sahaların özelliklerinin kaybolmasına veya değiştirilmesine sebep olan veya olabilecek her türlü müdahaleler ile toprak, su ve hava kirlenmesi ve benzeri çevre sorunları yaratacak iş ve işlemler yapılamaz, Tabii dengeyi bozacak her türlü orman ürünleri üretimi, avlanma ve otlatma yapılamaz… Onaylanmış planlarda belirtilen yapı ve tesisler ve Genelkurmay Başkanlığınca ihtiyaç duyulacak savunma sistemi için gerekli tesisler dışında kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk bulunmadıkça her ne suretle olursa olsun hiçbir yapı ve tesis kurulamaz ve işletilemez veya bu alanlarda var olan yerleşim sahaları dışında iskan yapılamaz.“
Bu maddeye rağmen çevreyi korumakla görevli bakanlık bu plan tadilatını yapıyor. Ancak iş bununla da kalmıyor…
İşte burada Kültür ve Turizm Bakanlığı devreye giriyor. Çünkü bölge aynı zamanda Turizm Merkezi ilan edilmiş. Tahsisi alan müteahhit tesis yapmak istiyor ve onun talebi doğrultusunda, “48 adet kır evi, 27 adet 76 metrekarelik, 28 adet 109 metrekarelik 3 adet de 196 metrekarelik inşa edilecek yapılarından söz ediliyor” 1/1000 ölçekli uygulama İmar Planları, Turizm Merkezi olması sebebi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca onaylanıyor.
Şu anda orada yapılan çalışmalara bakılırsa, tel örgülerle çevrilen, halkın içeriye alınmadığı Kındılçeşme’de Günübirlik Kamp Alanı adı altında yapılacak tesislere yer açmak için ağaç kesimine başlanmış bile.
Bu arada benim merak ettiğim başka bir şey var. Bütün bu olup bitenler yeni değil. O dönemin Kemer Belediye Başkanı Hasan Şeker, rakibi Mustafa Gül’ün, “Kındılçeşme’yi kimseye peşkeşi çektirmem” söylemlerine karşı neden hiç sesini çıkartmadı, ya da yargıya başvurmadı? Siz de merak etmiyor musunuz?
Şüphesiz bu uygulama da yargıdan dönecektir. Tüm sivil inisiyatifin vereceği destek ve ortak hareket Kındılçeşme’yi kurtaracaktır. Bu olay; kıyılarımızı rant kapısı gören siyasilere ve gözü doymaz para babalarına ders olur...