Muhabir arkadaşımız Dilan Eray’ın hazırladığı Buğday Raporu’nu sizler de okuyacaksınız. Bu yıl yağışların yetersiz oluşu ve ekim alanlarının azalması nedeniyle buğday üretiminin azalacağı ve patates ve soğandan sonra buğday ithal edeceğimizi ben değil, bu işin uzmanları söylüyor. Bu da gösteriyor ki, artık ekmek zammı kapıda…
Ekim alanlarının azalması ve tarım ürünü rekoltesinin, daha doğrusu üretimin de buna paralel olarak azalması kaçınılmaz bir son. Tek çare ithalat yaparak ülke ihtiyacını karşılayacaksınız.
Soğanı, patetesi ithal ettik, pazardaki yangın sönmedi. Eti ucuzlatmak için et ithal edip, belli marketlere verdik et de ucuzlamadı.
Bu konuda anlaşılamayan bir durum da var. Bir yanda üretimimiz azalıyor, bunun için ithalat yapıyoruz, ancak daha düşük ve ucuz rakamlarla Irak ve Suriye’ye aynı ürünü ihraç ediyoruz. Bu geçenlerde et fiyatlarının artması nedeniyle kamuoyu ile paylaştığımız haberde de dile getirdiğimiz gibi; Türkiye bir yandan et fiyatlarını düşürmek için canlı hayvan ve et ithalatı yaparken, Tarım bakanlığı elde kalan, daha doğrusu ihtiyaç fazlası canlı hayvanları satabilmek için Pazar arayışına girmişti. Hem de ithalat için ödediğimiz canlı hayvan fiyatının çok altında sattığımız ortaya çıkmıştı.
Sadece ben söylemiyorum. Geçenlerde bir tarım yazarı arkadaşım; “Bu tarım ve Ormancılık Bakanı gitmeden, tarımda girdi fiyatları düşmez, üretim artmaz ve her şeyi ithal eder duruma geliriz” diye yazmıştı.
Yazdı ama değişen bir şey yok…
Şimdi sıra buğdayda. Buğday ithalatımız yeni değil. Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası’nın hazırladığı 2018 yılı buğday raporuna göre; 2000 yılında 92 milyon dekar alanda buğday ekibi yapılırken, 2017 yılında bu rakam 77 milyon dekara düşmüş… Bu dönemde 49 milyon ton ithalata karşı 13 milyar dolar ödemişiz. Bunun karşılığı 3,5 milyon ton da un ihraç etmişiz.
Bu rakamlara da bakınca, bu konudaki politikaları hazırlayanların bu işi gerçekten bilmedikleri ya da hata yaptıkları ortaya çıkıyor.
Ayrıca konu sadece et ve buğdayı da ilgilendirmiyor. Şeker Fabrikaları kapandı, Devlet; üreticinin elindeki şeker pancarını. Bu sene pancar da ekilmedi. Sonuç ne, şeker tümüyle ithal edilecek. Biz bu konuda sadece paketleme yapmakla yetineceğiz.
O zaman nerede kaldı bizim tarım ülkesi olmamız. Ya da “nasıl bir tarım ülkesiyiz?” diye soran da yok…
İşte ekonomimiz böyle batağa sürükleniyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi biz de üniversitede biraz ekonomi okuduk. (İTİA-Eskişehir İşletme)… Üretmeyip her şeyi ithal ederseniz, ne cari açığınız kapanır, ne paranız değerlenir, ne de büyüme sağlayabilirsiniz. Karşılığı enflasyon ve faiz yükselir, cari açık artar, büyüme durur, döviz de fırlar gider…
Bu durumda Türkiye’nin ortak akla ihtiyacı var. Bu işin çözümü de burada görünüyor. Tasarruftan vazgeçtik, inadı bırakın Milli Seferberliği bir an önce ilan edin…