Sözün arasında ''Bunları duygu sömürü yapmak için söylemiyorum'' diyor ama, düpedüz duygu sömürüsü yapıyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın'dan söz ediyorum. Aday adayı olabilmek için gerekli 15 bin lirayı, kardeşleri ile hisseli ortak olduğu evi satarak yatırmış.
Bu sözler ne anlama geliyor sizce;
İlk aklıma gelen siyasetçilerin genel olarak yaptığı seçmenle arasında duygusal bir bağ kurmak, kendine acındırmak, hülasa her ne kadar açıklamasında amacının bu olmadığını söylese de duygu sömürüsü geliyor aklıma. Çünkü kendisinin aday olmasını önce kendisi istiyor. Siyaset yapmak para gerektiriyor ve parası da yoksa o zaman aday olmayacak.. Aday olmak istiyorsa da, sonuçlarına katlanıp, gereğini yapacak. Parasız oluşunu kamuoyuyla paylaşmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Bir de bizim halkımızın parasız adamı sevmediğini de söylemeliyim. Dilim varmıyor ama bu konuda atasözlerimiz bile var.
İkincisi, ''Beş yıldır çalışıyorum. Maaşımın dışında bir gelirim olmamıştır. Aylık aldığım maaş ucu ucuna yettiği için param yok, ev satarak yeniden aday adayı oldum. Mal varlığı gerileyen nadir siyasetçilerden biriyim '' diyerek de dürüst belediyecilik yaptığını söylüyor.
Akaydın Hoca'nın dürüst belediyecilik yaptığına ben de eminim. Daha doğrusu bu konuda kendisine inanıyorum. Ancak siyaseti bilimi açısından çok başarılı olduğunu söylemeliyim. Açıklamalarını da bu öğretinin gereği olduğunu düşünüyorum.
Bu nedenle o'nun siyaseti bilmediğini söyleyenlerin anlını karışlarım.
Siyaseti bilmese 40 küsur yıllık politikacı Deniz Baykal'ı devre dışı bırakıp, aday belirleme sürecinde suspus olmasını sağlayabilir miydi?
Siyaseti bilmese; ''Ben yoksam Devrim var'' diyerek başından beri sıkıntı yaşadığı teşkilatla sarmaş-dolaş olabilir miydi? Devrim Kök'ü seçimde desteklemeyen Süleyman Evcilmen'in yerine Muratpaşa Belediye Başkanlığı için Devrim Kök'ü lanse edebilir miydi?
Siyaseti bilmese; Kendisini garantiye almak adına ilçelere istediği adayları genel merkeze empoze edip, özellikle AK Parti kurucularından Erdal Öner'i tabanın tepkilerine rağmen Kepez adayı olarak kabul ettirebilir miydi?
Siyaseti bilmese ; kendi partililerinin bir bölümünün çekimser oy kullanarak, bir bölümünün de meclise gelmediği Konuksever AVM Faciasından, olumsuz oy kullanarak tereyağdan kıl çeker gibi sıyrılabilir miydi?
Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkün.
Akaydın Hoca kendine güveniyor ama!
Siyasette kendine güvenin önemi çok büyük. CHP'de kendisinin aday açıklanacağından çok emin görünen Akaydın, Menderes Türel için her ne kadar ''Kolay rakip'' gözü ile baksa da, son seçimde kararsızların büyük bir bölümü ile merkez sağdaki oylarla başkan seçildiğini, Türel'e karşı tepki oylarını da topladığını hiç bir zaman unutmamalı.
Ayrıca bu seçimde bütünşehir için tüm Antalya seçmeninin oy kullanacağını da unutmamalıyız. Kent merkezi ile denge içinde olan ilçeler ve kırsal kesimin oyları, sonucu değiştirebilir. Tanınan adayların bu anlamda şanslı olduğunu söylemek gerekir. Kim ne derse desin, son iki dönemin başkanları Akaydın ve Türel'e kızanlarla, kararsızlar ve merkez sağın oylarının MHP'de toplanacağını da düşünebiliriz.