ANTALYANIN KAHYASI

Dışarıda bakınca nasıl görünüyor?

Aslında benim merak ettiğim DP’nin nir önceki Genel Başkanı Mehmet Ağar ile ANAP’ın bir önceki Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun yataklarında rahat uyuyup uyumadıklarıdır. Her iki muhterem de bir zamanların iktidarı partilerini aday çıkaramayacak duruma getirdiler. Siyasette bunu başarabilmenin adını koyamıyorum ama en basit şekli ile “ihanet” demenin doğru olduğuna inanıyorum. Bunu becerirken elde edilen rantı da sayarsanız konuşulacak başka bir şeyin olmadığını fark edersiniz zaten…

Nereden çıktı bu iki lideri sorgulamak demeyin. Antalya Gazeteciler Cemiyeti ile Alanya Gazeteciler Cemiyeti’nin Basın Akademisi etkinlikleri çerçevesinde Alanya’da düzenledikleri Medya Paneli için Antalya’ya gelen iki usta gazeteci ile sohbet ettik.

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Nazmi Bilgin ve de özel yayıncılıktan kamu yayıncılığına transfer olan başarılı ve usta  televizyoncu Tayfun Talipoğlu ile bir araya geldik. Tabii ki konu siyaset ve Ergenekon… Onlar bize soruyor, “Antalya’da Menderes yine seçimi alır mı?” Biz onlara soruyoruz “Ne olacak bu Ergenekon’un sonu…”

Aslına bakarsanız Ağar ve Mumcu konusunda Ankara ve Antalyalı gazeteciler aynı fikirde. Sohbet de böyle başladı zaten. Bir zamanlar AP ve DYP’nin kalesi olan Antalya’da DP’nin aday bile çıkaramadığını duyan iki usta gazeteci bu sonu hazırlayan Ağar ve Mumcu konusunda hemfikirdiler. Üstelik, DYP ile ANAP’ın birleşme sürecinde işin içinde olan Nazmi Bilgin’in anlattıklarını tarih yazacak.

 

Türel ve piyano (!)

Uzaktan bakınca objeler belki biraz daha net görünür. İki gazeteci dostumuz da AKP’nin kurucusu olan Erdal Öner’i neden yeniden aday göstermediğini merak ettiler. Hele bir de Öner’in bu kararın ardından yaptığı açıklama ile partisinin bu kararına saygı duyduğunu söylemesi için de, “Erdoğan o zaman Öner’i milletvekilliğine hazırlamak için kampa alıyor” yorumunu yaptılar. Aslında vermek istedikleri ikinci bir mesaj, yerel seçimler sonrası bir erken seçim sinyaliydi. Bir de Öner’in yeniden aday gösterilmemesinin Kepez’de AKP’yi zayıf düşüreceği konusu vardı ki, bu konuda riski yüklendiği alenen görünen Menderes Türel için, “bir bildiği vardır” yorumunu getirdiler.

Söz Türel’den açılmışken, Nazmi Bilgin, Türel’le aynı uçakta Antalya’ya geldiğini ve biraz da sohbet ettiklerini hatırlatarak, “Türel baba dostudur. Kendisine de söyledim. Piyano sayesinde başkan oldun. Ama bunu iyi kullandın ve becerdin. Şimdi tam bir siyasetçi” dedi.

Şüphesiz şunu da hatırlatmak lazım Menderes Türel ilk seçildiğinde kimse o’na AKP’liliği yakıştıramamıştı. Piyano çalışı, renkli kişiliği, siyasetçi bir aileden gelişi, adının hiçbir şaibeye karışmaması, yeni evli oluşu, yakışıklılığı ve daha sayamadığım birçok özelliği nedeniyle AKP’nin vitrinini değiştirdi. Sonradan çıkışları ve sağladığı başarı ile Başbakana bile, “Her il’e Menderes gibi bir başkan lazım” bile dedirtti. Ve geçen 5 yıllık sürede AKP’ye yakıştırılamayan Türel şimdi tam bir AKP’li oldu.

Siyasette erken konuşmak insanı yanıltabilir ama, konuklarımız Antalya’da Büyükşehir seçiminin AKP ile CHP arasında bir yarışa dönüşeceği ipi Türel ya da Akaydın hocanın göğüsleyeceği konusunda fikir birliğine vardılar. Masada oturanların ilçeler için genel kanaati ise Muhittin Böcek Konyaaltı’nı, Mehmet Atay Kepez’i alır, Muratpaşa ve Döşemealtı CHP-AKP arasında, Aksu da MHP ile CHP arasında yarışa dönüşür şeklindeydi. Konuşmak mutlaka çok erken. Bakalım bekleyip göreceğiz. 

Son olarak masaya yatırdığımız Ergenekon’la ilgili olarak Tayfun Talipoğlu’nun söylediği, “Bekleyin bakın daha neler çıkacak? Şubat sonunu bekleyin.” Sözlerine bir gazeteci arkadaşımızın, “daha ne çıkacak ağabey, 11. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer kaldı gözaltına alınmayan o’nu mu alacaklar?” sorusu ile sohbeti noktaladık. Daha doğrusu her zaman olduğu gibi yine Antalya’ya rötarlı inen Anadolu Jet’in geç gelişi sohbeti kısa tutmamıza neden oldu.

 

 

İki rica

Evet iki ricam var bugün. Siz değerli okurlarım ve kendim için. Biri GSM operatörlerinden, ikincisi de bankaların yöneticilerinden. Sizi bilmem ama ben sabahın köründen başlayarak, geç saatlere kadar süren cep telefonuna bu iki güzide kuruluşumuzdan gelen mesajları bırakın okumayı silmekten bıktım. Ne 0.99 faizli kredi istiyorum, ne de operatörümü değiştirmeyi… Benzinimi hangi akaryakıt şirketinden alacağıma siz niçin karışıyorsunuz? Ya da tatilimi nerede ve nasıl yapacağıma… Sanki topyekün yurt dışına alışverişe çıkıyoruz da, oradaki avantajlardan tüm ülke halkını haberdar ediyorsunuz.  Bizi tüketime meyletmek ve para harcamamız için elinizden geleni arkanıza koymuyor, bir de üstelik isteğimiz dışında gönderdiğiniz mesajlarınızla rahatsızlık veriyorsunuz. Lütfen biraz “mola” verin. Çünkü milletin harcayacak ne gücü ne de parası kaldı.

 

 

Biraz da Gülelim

 

Heykel

 

Kadın yatakta sevgilisiyle birlikteyken kocasının eve girdiğini duyar ve

 - "Çabuk! Köşeye geç ve bir heykel gibi davran..." diyerek adamın

her yerine bebe yağı sürerek bebe pudrası serper,

- "Sakın kımıldama ve bir heykelmişsin gibi davran" der.

 Kocası gelir,

- "Bu nedir hayatım?..." diye sorar.

- "O mu? Sadece bir heykel hayatım. Smith' ler yatak odaları için bir  tane almışlardı çok beğendim bizim için de bunu ısmarladım." der Kadın...

Kimse o andan itibaren heykel hakkında konuşmaz ve daha sonra yatarlar.

Gece saat iki sularında adam kalkar ve doğruca mutfağa gider. Sonra elinde bir sandviç ve bir kutu bira ile geri döner ve heykel gibi duran adama

dönüp:

-         "Al bakalım, bir şeyler ye, ben 3 gün boyunca Smith'lerde salak gibi dikilirken kimse bana bir bardak su bile vermemişti!"

-          

GÜNÜN SÖZÜ

 

Bize cazip gelen kavgadır, zafer değil.

(Pascal)

Yayın Tarihi
22.01.2009
Bu makale 840 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!