Şimdi nereden çıktı bu başlık demeyin. Tüm yetkili ve de ilgililere ihbarda bulunuyorum. Adı bir emrivaki ile konan Antalya Eğitim ve Uygulama Hastanesi’nde doktorundan, hemşiresine, hastabakıcısından idari personele kadar herkes korsan olarak çalıştırılıyor. Bu yetmez burada çalışan kişiler gerçek kadrolu oldukları işyerlerine gitmedikleri için de suç işliyorlar.
Aslında hikaye çok basit.
Bugünlerde adına ister devlet hastanesi deyin, ister uygulama hastanesi bu hastanemizin personeli diken üstünde görev yapıyor. Nedeni ise bana sorarsanız siyaset.
1920'den beri devlet hastanesi olarak andığımız ve 12 eylül döneminin hemen ardından hizmete açılan 400 yatak kapasiteli devlet hastanesinin, başta deprem tehlikesi olmak üzere taşıyıcı kolonlarında meydana gelen tehlike nedeniyle boşaltılması kararlaştırıldı. Sağ olsun hükümetimizin Antalya'ya verdiği önem çerçevesinde bir yandan göçme tehlikesi yaşayan hastanede sağlık hizmeti verilirken bahçesinde de yeni hastane yapımına başlandı. 2008'de inşaat bitti ve asıl sorun o zaman başladı.
Önce yeni hastaneye bazı personel atamaları yapıldı. Atamalarla birlikte hastanenin statüsünün değişeceği dedikoduları çıktı. Antalya Tabip Odası’nın konu üzerinde yaptığı araştırmalardan sonra, ek bina inşaatına Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 400 yataklı Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak onay verdiği ortaya çıktı. Hemen ardından aynı bakanlığın Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğü’nün de Antalya Devlet Hastanesi’ne “Genel dal eğitim ve ara eğitim ve araştırma hastanesi” yetkisi verdi. En son olarak da Sağlık Bakanlığı, eski devlet hastanesinin yeni binaya taşınmasına, bu binanın Kepez'deki Aşur Aksu Hastanesi ile birlikte 950 yataklı eğitim ve araştırma hastanesi olarak faaliyet göstermesini kararlaştırdı.
Ancak Antalya Devlet Hastanesi’nde görevli hekim ve diğer personelin kadroları aradan 3 aya yakın bir zaman geçmesine rağmen yeni hastaneye aktarılamadı. İşte o yüzden diyorum ya, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorları korsan olarak çalışıyorlar. Aslında bu personel Devlet Hastanesi’nin personeli…
İşte bu nedenle çalışanlar ve Antalya Tabip Odası bu dönüştürmenin hukuki yapısı oluşturulmadan gerçekleştirildiği için işin oldu-bittiye getirildiği inancında. Hükümetin "biz yaptık oldu" anlayışına tepki koyuyorlar...
Bir de benim merak ettiğim, eğitim ve araştırma hastanesinde hangi öğrenciler eğitim görüyor, hangi öğretim üyeleri araştırma yapıyor?
Antalya Tabip Odası’nın bu konularda yargıya yaptığı yürütmeyi durdurma ve alınan kararların iptali yolunda açtığı davalar kimin haklı kimin haksız olduğunu da gösterecek.
Vakıf Zeytinliği ihalesi
Antalya ve Antalyalılar için çok büyük önem taşıyan Vakıf Zeytinliği yarın ihale ile 49 yıllığına kiraya verilecek.
Antalya Mimarlar Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve bünyesinde 30’a yakın sivil toplum örgütünü barındıran Antalya Platformu öncelikle Antalya’nın tek parça en büyük yeşil alanının kiralanmasına karşı çıkıyor.
Ancak “dediğim dedik” diyerek ihaleden vazgeçme niyeti olmayan iktidar, tüm itirazlara rağmen Vakıf Zeytinliği’ni birilerine kiralayacak.
İşte bu noktada Antalya Ticaret Borsası ortaya çıkıyor. Borsa Başkanı Ali Çandır, Borsa olarak vakıf zeytinliği ihalesine katılma ve ihaleyi kazanarak antalya'ya kazandırma kararı aldıklarını açıkladı
Son adımda başta Antalya platformu olmak üzere birçok örgütlenme önce vakıf zeytinliğinin ihaleye çıkarılmamasını, çıkarılacaksa da Antalya Ticaret Borsasının arkasında yer almayı karaşlaştırdı.
Tabii bu arada, siyasi gücü arkalarına alan rant avcıları da devrede...
peki Antalyalılar adına vakıf zeytinliğine sahip çıkan Antalya Ticaret Borsası'nın çiçeği burnunda başkanı Ali Çandır ve yönetimi ihaleye giren diğer kişilerden farklı olarak burada neler yapacaklarını bir proje ile açıkladı.
Proje, “doğayı bölgesel değerlerle kent içine sokma çabası” olarak özetleniyor. Antalya'nın oksijen kaynağı zeytinlik; zeytin fidanlık ve bahçeleri, kentsel değerler sergi alanı, Akdeniz meyve bahçeleri koleksiyonu, rekreasyonel birimlerden oluşuyor.
Haydi Antalya, haydi Antalyalı Vakıf Zeytinliği’ni ne Arapın rezidansına, ne de rantçının emellerine kurban etme...
BİRAZ DA GÜLELİM
Estetik ve azrail
Kadının biri, 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor. Ameliyat masasındayken, ölüme yakın, birden bir Hayal görüyor, daha doğrusu Azrail’i görüyor ve soruyor:
'Benim saatim geldi mi?'
Azrail cevap veriyor:
Hayır, senin daha 43 sene, 2 ay ve de 8 günün var'.
Narkozdan uyandığında, estetik yaptırmaya karar veriyor. Yüzünü gerdirtiyor, dudaklarını doldurtuyor ve de Göğüslerini düzelttiriyor. Kısacası: 'Yeniden doğuyor… Daha uzun bir süre yaşayacağını bildiği için şimdi, o kadar ameliyatın değdiğini düşünüyor . Son ameliyattan sonra, hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor.
Tam karşıdan karşıya geçiyor ki, bir ambülans çarpıyor. Ölüyor. Kadın cennette Azrail'e soruyor:
'40 seneden daha fazla yaşayacağımı sanıyordum! Neden o zaman bana o ambülansın çarpmasını sağlayıp, öldürttün?'
Azrail cevap veriyor:
Kız, ben seni tanıyamadım...
GÜNÜN SÖZÜ
Hiçbirşey ayağınıza gelmez; en azından iyi olan hiçbirşey. Herşeyi gidip almanız gerekir
Charles Buxton